Tarih boyunca hak ve batılın, zalimlerle mazlumların mücadeleleri hep devam edegelmiştir. Hiçbir kutsalları olmayanlar, ellerine fırsat geçtiği zaman, durumdan vazife çıkararak, zulüm çarkları arasında mazlumları buğday taneleri gibi öğütmekten geri durmamışlardır ve halada durmuyorlar.  
Nice yiğit dava önderleri, âlimler, isimsiz kahramanlar, ilahi kelimetullah uğrunda canlarını feda ederek, ilahi övgüye nail olmuş ve şehadet kervanına katılarak, âlî makamlara yükselmişlerdir. O mazlumlardan biriside, İhvanı Müsliminin kurucusu, Mısır'da ki müslümanların öncülerinden olan, merhum şehit Hasan el Benna'dır. O ömrünü müslümanları bilinçlendirmek, bilhassa gençleri manevi değerleri ile buluşturmak, haksızlıklara dur demek, hakkı ve adaleti hayata hâkim kılmak için mücadele etmiş ve 12 Şubat 1949 tarihinde de şehit edilmiştir. Özellikle şubat ayında birçok Allah erleri ve âlimler şehit edildiği için bu ay "Şehadet Ayı" olarak bilinir. İskilipli Atıf Hoca 4 Şubat 1926, Hasan El-Benna 12 Şubat 1949,  İmad Muğniye 12 Şubat 2008, Abbas Musavi 17 Şubat 1992, Metin Yüksel 23 Şubat 1979, Malcolm X 25 Şubat 1965, El Halil katliamı 25 Şubat 1994, Hama katliamı 28 Şubat 1982
El Benna Kahire Ünv. Darul Ulûm Fakültesinden mezun olduktan sonra İsmailiyye şehrinde lise öğretmenliği yapmaya başlamıştır. Yüksek tahsili sırasında kendini ilme ve kitap okumaya veren Benna İslami ilimlerin yanında, İslam ideolojisi dışında ki kitapları da okuyarak, İslam prensipleriyle mukayeseler yapmaya başlamıştır. İslam'ın yanında diğer ideolojilerin sönük kaldığını görerek sımsıkı İslam'a sarılmış, tam olarak da içine sindirerek yaşamaya ve tebliğe başlamıştır. İslam dininin, sahabe döneminde ki yaşanış şekline hayranlık duyarak o günde aynı şekilde yaşanarak o temiz ve berrak hayata tekrar kavuşulmasını canı gönülden istiyordu. İslam'ın özüne dönüldüğü takdirde her türlü problemin çözülebileceğine ve İslam'ı bilen, anlayan herkesinde bu inancı taşıyacağını düşünerek İslam'ı birbirimize öğretmeliyiz diyor. Bunun içinde Müslüman'ları bir araya getirerek güç birliği meydana getirmek istiyordu. İlk iş olarak yakın arkadaşlarıyla birlikte kahvehanelere giderek oralarda vakit öldürenlere hoşgörüyle yaklaşıyor, tatlı sohbetler yapıyor ve çoğunluğunu ikna ederek namaza götürüyor daha sonra da dini konularda eğiterek hak davası kervanına katıyorlardı.
El Benna'nın açtığı çığırı benimseyen ve o yoldan gidenlerin sayısı hızla artınca 1929 yılında, merkezi İsmailiyye şehrinde olmak üzere "İhvan'ı Müslim'in" (Müslüman kardeşler) teşkilatını kurdular. Kendisi "Mürşid'ül-âm" unvanı verilerek bu teşkilatın başına seçildiğinde 23 yaşındadır. Her tarafı dolaşarak konferanslarla, sohbetlerle İslam'ın önemini anlatarak müslümanları bilinçlendirmeye çalışırlar. Özellikle yaşama dönüşmeyen inancın, bir anlam ifade etmediğini vurgularlar. Her yerde şubeler açarak, çocukları, özelliklede kız çocuklarını İslami terbiye ile yetiştirerek bu hizmet kervanına kadınları da katmak isterler. Bu amaçla İsmailiyye'de "Müslüman Anneler Enstitüsü kurarlar. Bu hareketin en önemli amaçlarından 1. Sosyal hayatın tüm alanlarında İslam'ın yaşanılır bir hayat tarzı haline gelmesidir. O İnsanları musibetlerden kurtaracak olan Kur'an'dır.  Boynumuza takılan zillet ipinden, içine düştüğümüz fesattan kurtaracak olanda Kur'an'dır diyerek özelliklede gençlere önem vermiş, onlarla daha çok ilgilenmiş ilgilenirken de iman, ihlâs, hamaset ve salih ameller üzerinde durmuştur.
Öğretmenlik görevi Kahire'ye nakledilince, teşkilatın genel merkezide Kahire'ye taşınır. Müslüman kardeş'lerin ihlâs ve samimiyetle başlattıkları bu hak dava Kahire halkı tarafından da büyük bir sevgiyle karşılanır. Bu çemberin hızla genişlemesi o gün için Mısır'ı sömürge gibi kullanan İngilizlerin dikkatini çekmeye başlar. İhvan, İslam'ın ana kaynaklarından doğru bir şekilde öğrenilmesine, toplumun sıkıntılarının ilahi vahyi referans alarak çözümler bulunmasına önem veriyor, Mısır'ın birçok yerinde enstitüler, okullar, hastaneler ve İslam esasları üzerine bina edilen talim terbiye yerleri açarak halka hizmet ediyordu. Günlük gazete çıkararak insanlar bu yolla da eğitilip bilgilendirmeye çalışırlar. Teşkilat hızla büyümeye devam ederek Mısır'ın sınırlarını da aşarak Suriye, Ürdün, Irak, Filistin, Yemen, Sudan gibi birçok Arap ülkelerinde de şubeler açarak, İslam âleminin birçok yerinde de hakkın sesi olan, halka hizmeti şiar edinen gür bir ses getiren en kuvvetli teşkilat haline gelir. 
Teşkilatın büyüyerek filiz salmasından rahatsız olan sömürgeci İngiltere, Fransa, ABD gibi ülkeler, İslam âleminin bu teşkilat sayesinde bir güç oluşturarak bölgede ki Müslüman'ları, Kur'an ve sünnete sarılarak sömürgelerine engel olmalarından korkarlar ve bu teşkilatın kapatılıp dağıtılması için mısır hükümetine baskı yapmaya başlarlar. O günkü mevcut hükümet sudan bahaneler uydurarak, 1949 yılında Müslüman kardeşler teşkilatını fesheder. Mallarına el koyarak önde gelen liderlerini tutuklatır. El Benna kapatma kararını parlamentonun önünde yaptığı 4 saatlik konuşmayla protesto eder. Konuşmasında açık bir şekilde Hükümeti, İngilizlerle iş birliği yapmakla suçlar. El Benna aynı yıl tertiplenen bir suikastla şehit edilir. Şehit edildiğinde daha 43 yaşındaydı.  Şehit edilmeden birkaç gün önce gençlere sohbetinde "Rüyamda 2 sefer Hz Ömer'i görüm. 2. sinde de, yakında şehit olacaksın Hasan! Dedi" Diye nakleder. Şehit prof. Seyit Kutup'lar, M. Kutup'lar, Abdul Kadir Udeh'ler, Sait Ramazan'lar ve daha yüzlerce İslam âlimi onun açtığı çığırdan yürümüşlerdir. Hasan el Benna şehit edilmiştir ama onun mücadelesi hiçbir zaman gönüllerden silinememiş ve çığ gibi büyüyerek günümüze kadar gelmiştir. Mısır'da iktidara gelen Müslüman kardeşler, batı uşağı, İsrail aşığı sisi tarafından bir darbe ile iktidardan uzaklaştırıldılar. Tarihte hiçbir zaman zalimlerin zulmü ebedi olmamıştır. Er geç su mecranı bulacaktır. Rabbimiz mazlumların yâr ve yardımcıları olsun.
İslam bilinci ile zalimler ve sömürgecilerin karşısında duran onurlu insanlara selam olsun. Başta Gara da ki 13 Şehidimiz olmak üzere, geçmişten bu güne kadar hak yolunda mücadele ederek bedel ödeyenlere Rabbimizden rahmet diliyorum. Tüm şehitlerimizin ruhları şâd mekanları cennet olsun.