Hayat öyle bir şey ki, kimi zaman insana huzur çeşmelerinden ikramlar sunarken, kimi zaman ise çile ırmaklarının köpüren sularında ruhunu boğmaya çalışır. Her şartta yaşamak zorunda olduğumuz şu dünyada, zihnimizin ve gönlümüzün dingin denizlere yelken açması için her neyle ilgilenmekten hoşnut kalıyorsak, ona dair bir hobimizin olması gerekir.
Hobi diye tarif ettiğimiz huzur verici uğraşlar elbette kişiden kişiye değişir. Kimi çeşitli koleksiyonlardan hoşlanır, kimi doğadan toplayıp kitaplarının arasında kuruttuğu çiçeklerden, yemek yapmaktan, fotoğraf çekmekten, örgüden, doğa yürüyüşünden… Tıpkı parmak izinin her insana özel oluşu gibi hobiler de bazen ortak, bazen de tamamen kişiye özel olabilir. 
Varsa eğer yapmaktan mutluluk duyduğumuz hobimiz, bu vakte kadar ertelemiş olsak bile hemen hayata geçirelim. Özellikle çocukların hobilerine değer verip, destekleyelim. Eğer geleceğimizi gönlü huzurla dolup taşan gençlerimize bırakmak gibi bir hayalimiz varsa, yaşı kaç olursa olsun ve her neyi yapmaktan huzur buluyorsa, yanında yer alıp en büyük destekçisi olalım.
Hayatta en şanslı insanları say deseler, hobisini geçimi haline dönüştürmüş insanları sayarım. Herkes sevdiği işi yapmak gibi bir şansı bulamasa da herkes yapmaktan, takip etmekten veya ilgilenmekten huzur bulduğu hobisini yaşatabilmeli. 
Bugün içinde bulunduğumuz hayatta, akla hayale gelmeyecek ve insana asla yakışmayacak canilikleri, hayasızlıkları, kötülükleri görmemek için kendimizden başlayıp çocuklarımızı da teşvik ederek, bize iyi gelecek uğraşlarla hemhal olalım. Tabi ki bu hobinin, ahlâk ve topluma saygı çerçevesinde kalmasına özen göstererek. 
Yani mutlu olmak için ulaşamayacağımız şeylerin hayalinde kavrulmak yerine, elimizdeki ulaşılabilir imkânlarla kendimizi mutlu etmeye bakalım. İnsan mutluysa toplum mutlu, çocuklar mutluysa geleceğimiz sağlam demektir.