Mahalli seçimleri geride bıraktık.
İşin tabiatı gereği galipler ve de mağluplar oldu.
Ortaya çıkan sonuçta seçimin galipleri sevindi, mağlupları üzüldüler.
Oysa sevinen galip, sorumluluğu ağır bir yükün altına girmiştir. Ancak tebrik ve kutlama faslı geçtikten sonra bunu hissetmeye başlar. Kampanya döneminde çeşitli vaatlerde bulunmak kolaydır zira dilin kemiği yok, icraat işi ise zordur zira imkânlar ve şartlar malumdur/mahduddur.
Eskiye göre şimdilerde daha ayağı yere basan vaatler yapılıyor. Yine de uygulamada imkân dışı, fantezi olanları yok değil. Mesela geçmişte bir başkan adayı, seçimden başarılı çıkması halinde ilk işinin başkanlık kapısını söktürmek olacağını söylemiş, kazanınca gerçekten kapıyı söktürmüş. Ama daha sonra bakmış ki olmuyor, demir/çelik kapı yaptırmış odasına.
Şehrü'l-emin der atalarımız mahalli idarelerin başındakilere.
Farsça "şehr" (kent) ile Arapça "emin" (güvenilen kişi) kelimelerinin birleştirilmesinden oluşur.
Şehrü'l-emin, ecdadımız Osmanlı'nın hem belediye hem de valilik işlerini yürüten kimselere verdiği bir isimdir. İnanılan, güvenilen, kendisine emanet edilen, korkulmayacak, sağlam devlet dairelerinin başkanı, şehrin idarecisi gibi anlamlar içerir.
Şehrü'l-emin, şehri ve içinde yaşayanları emanet bilir, yaptığı işin hesabını önce vicdanına, sonra Allah'a sonra da şehre ve insanına verir. 
Kısaca baki kalan şu kubbede hoş bir seda bırakmak kaygısı taşır.
**
Seçilen belediye başkanlarına tavsiyede bulunmak, akıl vermek, yol göstermek haddimiz değil. Her bir başkan projesiyle geldi, bir bir bunları gerçekleştirmeye çalışacak, halkın gönlüne girmeye, şehrin çehresini değiştirmeye gayret edecek.
Özellikle gönle girmek her idareciye nasip olur mu?
Bilemiyorum.
Hele de bir girilirse dünyalar sizin olmakla yetmez ahiret de yol bekler.
Yunus Emre;
"Gönül Çalab'ın tahtı / Çalap gönüle baktı
İki cihan bedbahtı / Kim gönül yıkar ise." der.
Zira;
Tekkelerde iki soru sorulurmuş:
1. Bugün gönül kırdın mı?
2. Namazını kıldın mı?
Birinciye cevap "evet" ise ikinci soru sorulmazmış.
İşte böyle zordur gönüllerde yer edebilme işi.
Mevlana'ya atfen bir sözde olduğu gibi "bir gönül yapmak gelmiyorsa elinden, bari bir gönül yıkılmasın dilinden" felsefesini şiar edinmek lazım.
Şehrü'l-emin, yukarda tanımını yaptığımız halinin dışında halkın gönlünde yer etmesiyle de daha önemli bir misyonu tamamlamış olur.
**
31 Mart'ta halkımız tercihini yaptı.
Hayırlı olsun.
Artık hizmet vakti.
TEBRİK: Halkımızın teveccühüyle başkan seçilen, "adalet, liyakat ve istişare şaşmaz ölçülerimiz olacak, yanlış bir karara imza atarsam elim kırılsın. Yanlış bir yola girersem ayağım kırılsın ama istikametten ayrılmayayım" manifestosuyla koltuğa oturan şehrü'l-eminimiz Halil İbrahim Aşgın'ı tebrik eder, şehrimize ve ülkemize hayırlı hizmetler dileriz. Mevla mahcup etmesin.