Birleşmiş Milletler'in 2015 yılında açıklanan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında "Sıfır Açlık" (Zero Hunger) yani dünyada açlığı sonlandırmak hedefi ikinci sırada yer almaktadır. BM sözü edilen hedefe yani gıda güvencesinin sağlanmasına 2030 yılına kadar ulaşmayı öngörmekteyse de 2014 yılından beri açlık sınırı altında yaşayanların sayısı artmaya devam etmektedir. Özellikle yaşadığımız 2020 yılında ortaya çıkan KOVID-19 salgınının ortaya çıkardığı küresel gıda sistemindeki kırılganlıklar ve zayıflıklar ekonomik durgunluğa yol açmıştır. Bununda etkisiyle 2020 yılında dünya genelinde 83 ile 132 milyon insanın açlıkla baş başa kalabileceği tahmin edilmektedir. Söz konusu küresel salgın tehdidinin de etkisiyle yaşanan olumsuzluklar ikinci sırada yer alan Sürdürülebilir Kalkınma Amacı'na yani "Açlığa Son" hedefine BM'nin ulaşamayacağı konusunda önemli veriler sunmaktadır.
Gelecek için çözüm nerede?
Artan dünya nüfusu, tarım topraklarının tehdit altında olması ve iklim değişikliğine bir de küresel virüs salgınının eklenmesi önümüzdeki dönemde gıda güvencesi konusunu dünya gündeminde ilk sıralarda tutacağı kesindir. Eski normalde yani koronavirüs salgını öncesi dahi Dünya Gıda ve Tarım Örgütü'nün 2050 yılında gıda ihtiyacının %70 artacağı tahmininden hareket edildiğinde yeni olası tehditlerin tarım ve gıda sektörünü nereye taşıyacağını tahmin etmek zor olmasa gerektir. 
Bu veriler ışığında her halükarda stratejik bir sektör olarak tarımda verimliliği artırıcı teknolojilerin gelecekte daha büyük öneme sahip olacağı açıktır ve önümüzdeki süreçte kaynakların sürdürülebilir kullanımını da gözetecek yeni teknolojilerin ve yaklaşımların özellikle dijital teknoloji (akıllı tarım) uygulamalarıyla hayata geçirilmesi öncelikler arasında olacaktır. 
Bugün ne yapılmalı?
Özellikle gelişmekte olan dünyadaki yoksulların çoğunluğunun kırsal alanlarda yaşamakta olması, tarım sektöründe kaynak kullanım etkinliğini artırıcı çalışmaları dolayısıyla teknoloji kullanımını öne çıkarmaktadır(Özçatalbaş, 2017). Bu durumda bugüne müdahale etmek için  mevcut teknolojilerin etkin kullanımını sağlayacak önlemler almak gerekmektedir. Bu amaçla araştırma-geliştirme ve yayım eşgüdümünü sağlayacak kapsayıcı politikaların hızla harekete geçirilmesi gereklidir.  Kısaca Ar-Ya dediğimiz araştırma ve yayım politikalarının tüm sektörlerde olduğu gibi tarımsal ve kırsal alandaki kalkınma hareketine ivme katacak şekilde düzenlenmesi ve uygulanması gerekmektedir. 
Birey olarak ne yapmalıyız?
Açlık bugün hala insanlığın en önemli sorunu olduğuna göre kurumsal ve makro ölçekte yapılması gerekenler dışında bireysel olarak neler yapmak gerekir? Sorusuna da cevap aramak gerekiyor. Çünkü insanlığın ortak geleceği için her bireyin bir görevi olmalıdır, durumdan görev çıkarmalıdır ve buna göre alması gereken sorumluluklar bulunmaktadır. 
Pekala birey olarak Açlığa Son hedefine ulaşmak için nasıl katkı vermeye başlayabiliriz, neler yapabiliriz?
 İlk olarak, kendimize tükettiğimiz gıdaların enerji değerini dikkate alan bir özgörev tanımlayarak başlayabiliriz ve buna göre gıda israfına son vermeyi başarmak yönünde kararlı olmak yönünde bir tutum benimsemeliyiz. Bu çerçevede Türk toplumunun kadim bir özelliği olarak paylaşım ve yardımlaşma kültürü üzerine odaklanmak uygun olacaktır ve söz konusu paylaşım kültürü başarı için yardımcı ve hızlandırıcı olacaktır. 

Sonuç itibariyle açlığı dünyadan kaldırmak için bireysel olarak her birimize görev düştüğünün bilincinde olarak; 
* İlk adımı; gıdamızı koruyarak ve israf etmemekle atmaya başlayalım, 
* İkinci adım olarak ise; gıdayı korumak ve israfı önleme bilincini yaygınlaştırmak üzere çalışalım, 
* Üçüncü adım olarak ise; bireysel, kurumsal veya Dünya Gıda ve Tarım Örgütü gibi küresel oluşumlarla güç birliği yaparak gücümüzü alanda hakim kılmaya odaklanalım...
Ve konuyla ilgili olarak son sözümüzü söyle ifade edelim: en kısa zamanda gıda güvencesini sağlamak insanlığın ve insanlık değerlerinin korunması ve yaşatılması için mutlak gereklidir. Aksi halde "gıda güvencesini sağlayamayan bir dünya, bilim ve teknolojide uçsa ne olur uçmasa ne olur?"