Kurban olayında Hz. İbrahim, Allah'ın emirlerine karşı olan teslimiyet ve itaatın zirvesine ulaşmıştır. Hz. İsmail ise çocuk yaşta Allah'a teslimiyette tarihe geçmiştir.
Onun içindir ki Peygamber Efendimiz (sav), "Ben, iki kurbanlık zatın oğluyum" demiştir. Bunlardan birisi dedesi İsmail Aleyhisselam'dır. Diğeri ise babası Abdullah'dır.
Peygamber Efendimizin babası Abdullah'ın kurbanlık olması şöyledir: Babası Abdülmuttalip, Cenab-ı Halek'a şöyle bir adakta bulunmuştur. Abdulmuttalip, Zemzem kuyusunu kazdığı ve Kureyş'in muhalefetiyle karşılaştığı sırada, "Eğer Allah bana on oğul verir ve onlar kendilerini koruyacak çağa erişirlerse, içlerinden birini Kabenin yanında Allah'a kurban edeceğim" diye adakta bulunmuştu.
Çocuklarının sayısı onu bulup hepsi de gençlik çağına ulaşınca bir koç kurban etmişti. Ama rüyasında sürekli daha büyüğünü kurban et deniliyordu. Daha büyüğünü sorduğunda oğullarından boğazlamayı adadığın birini kurban et, denilmişti.
Oğullarını çağırıp onlara durumu anlatıyor. Kimin kurban olmak istediğini soruyor. Oğullarının içinden en sevdiği Abdullah idi. O, beni kurban et, diyor. Abdülmuttalip, o ciğerparesine kıyamıyor. Bir rivayette de on oğlunun ismini yazıp Hübel putunun önünde oklarla kura çekildiğinde Abdullah ismi çıkıyor.
Abdulmuttalip, geleneğe uyarak oğlu Abdullah'ı kurban edecekti. Akrabaları ve Kureyşliler, buna karşı çıktılar. Çare aradılar. Kabe'ye gidip fal oklarından çekerek "On deve mi, Abdullah mı?" çıkacak diye ok çektiler. Dokuz defasında Abdullah çıktı. Onuncusunda oklar, deveyi gösterdi. Böylece 100 deve karşılığında Abdullah kurtulmuş oluyordu. Babası Abdülmuttalip, 100 deveyi Safa ve Merve tepelerinin arasında kesip Mekke halkına ve Kabe'yi ziyarete gelenlere dağıttı. Adak kurbanı olduğu için o develerin etlerinden ne Abdülmuttalip ailesi, ne de oğulları tatmadı.
Bu olay, insan diyetinin 100 deve oluşuna da dayanak teşkil etti.
Hz. İsmail'in ilahi kudretle affedilişi gibi Peygamber Efendimizin babası Abdullah da putlara kurban edilmekten 100 deve diyetiyle kurtulmuş oldu.