İnanmak, genelde bir hedefe varacağını olası görmektir. Mesela bir sınavdan yüksek not almayı düşünmek ve bunu olası görmek, buna inanmaktır. Bildiğiniz gibi beş duyu organımız vardır. Bunlar duymak, koklamak, hissetmek, görmek ve tat almaktır. Bence duyularımız beş ile sınırlı değildir. Bana göre inanmak gibi altıncı bir duyumuz vardır. Ve bence inanma duyumuz ya da içgüdümüz, diğer beş tanesini gölgede bırakır.
Belki farkındayızdır belki de değilizdir ama yaşantımızda aldığımız anlık kararlarda inancımızın büyük bir yeri vardır. Mesela, odanızda uçan ve zaman zaman sizi rahatsız eden bir sinek; dışarıya açılan pencereyi görür, tabi camın farkına varamaz. İlerler ve cama çarpar ama bu olay görme duyusuna çok terstir. Bir yandan orada bir şey olduğunu hissederken bir yandan da orada bir şey olmadığını görür. Kısaca görme ve hissetme duyuları çelişir. İşte tam burada inanç devreye girer; gözüne inanırsa tekrar tekrar cama çarpar, hissetme duyusuna inanırsa " bir şey var" der. Sinekler belki gördüklerine inandıklarındandır belki de inanma içgüdüleri olmadığındandır ama orada bir şey olmadığına inanır ve defalarca o cama çarpar. Eğer bir insan cama çarparsa inanma içgüdüsü ile orada bir şey olduğunu fark eder ve bunu tekrar etmez. Bunun gibi hayatımızda inancımızın verdiği bir sürü karar var.
Sonuç olarak beş duyu organımızı bile gölgede bırakabilecek olan inanma içgüdümüz, sizce de hedeflerimize ulaşma yolunda büyük önem taşımaz mı? 
Sevgiyle kalın.