İnsanın karakteri farklı biçimlerde ortaya çıkar. Bazen davranışlar, bazen bakışlar, bazen suskunluğumuz, bazen de konuştuklarımız bizim kişiliğimiz hakkında karşımızdakilere kopya verir. Herhalde en çok da dil bizim kimliğimizi aşikâr eder. "İnsan dilinin altında gizlidir" kelamı da buna işaret ediyor olsa gerek.
Şadi Şirazi'den bir hikaye ile başlayalım bugünkü yazımıza. Ancak başlıkta yer alan sözün Mevlana'ya ait olduğu ile ilgili kaynaklara da rastlamak mümkün.
Epey vakitten beri Mısır'da sükût ile meşhur olmuş iyi huylu biri vardı. Eski giyerdi. Yakından, uzaktan birtakım akıllı insanlar ziyaretine gelir, etrafında nur isteyen pervane gibi dolaşırlardı.
Bu adam bir gece kendi kendine düşündü: "İnsan dilinin altında gizlidir. Niçin sükût ediyorum. Eğer böyle konuşmazsam benim âlim olduğumu kim bilecek?"
Şununla, bununla konuşmağa başladı. Başlayınca da dost, düşman onun ne olduğunu bildiler. Anladılar ki, Mısır içinde en câhil birisi varsa odur.
Adamın mahiyeti meydana çıktığı için, rahatı kaçtı, düzeni bozuldu. Mısır'da oturamadı. Başka bir yere gitmeye mecbur oldu. Giderken mescidin kemerine şu mazmunda bir şey yazdı: "Eğer aynada kendimi görmüş olsaydım, câhillikle perdeyi yırtmazdım. Bu kadar çirkin olduğum halde üzerimdeki perdeyi kaldırdım. Çünkü kendimi güzel yüzlü sandım."
Az söyleyenin sesi keskin olur, yani şöhret kazanır. Söyledin mi, revnakın [1] kalmaz; o zaman kaçmalısın.
Ey akıllı insan! Sükût senin için vakardır. Ey bilgisiz insan! Sükût senin için perdedir. Binâenaleyh eğer âlim isen, mehabetini kaçırma! Eğer câhil isen perdeni yırtma.
Gönlünün içindeki sırrı çabuk gösterme. Çünkü ne zaman istersen gösterebilirsin! Fakat bir kere sırrın meydana çıktı mı, çalışmak ile tekrar gizleyemezsin.
Hayvanlar söylemez, insanlar söyler. Fakat saçma söyleyen insanlar, hayvanlardan daha aşağıdırlar. İnsan ya insan gibi âkılâne söylemeli yahut hayvanlar gibi susmalıdır. Âdemoğlu nutuk ve akıl ile mümtazdır. Binâenaleyh tûti[2]  gibi söyle. Fakat tûti gibi nâdân[3]  olma!"
Hikâyeden anlaşılan o ki insanoğlu haddini bilecek. Nerede durup, nerede durmayacağını, bilmeden önce ne olup ne olmayacağını bilecek. Aynaya bakıp halinin pürmelal olup olmadığına bakacak. Dünya nimetleri içerisindeki haline şükredip, dünya güçleri içerisinde ne kadar aciz olduğunu bilecek. "İnsan, dilinin altında gizlidir. Bu dil, canın kapısına perdedir. Bir rüzgâr perdeyi savurunca, evin içindeki sır bize aşikar olur" demesini insanoğlu dikkate almak zorundadır. Aksi halde evin içindeki, kalbin sakladığı sırlar bir rüzgarla (bir sözle) aşikar olacaktır.
"Söz biliyorsan söyle, inansınlar; bilmiyorsan söyleme, seni bir adam sansınlar", "Söz ola kestire başı, söz ola kestire savaşı, söz ola ağulu aşı, bal ile yağ eder bir söz"  atasözlerinin de uygun yaşayıp konuşmaktan ziyade susmanın bir erdem olduğunu hatırlattığını bilmek gerekir. Günümüzde herkesin her konuda bir kelam ettiği bir zamanda yaşıyoruz. Herkesin her konuda bir kelam etmesinden daha vahim olanı da herkesin herkes hakkında konuşmasına inanılmasıdır.
İşte o zaman insan kendini ele verir. Hz Ali'nin dediği gibi "Söz ağızda iken sahibinin esiridir, ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esiri olur" Arkadaşını söyle ki sana kim olduğunu söyleyeyim sözünü bir iki kelam et ki senin ne adam olduğunu söyleyeyim şeklinde çevirsek herhalde yanlış olmayacaktır.
İnsan dilinin altında gizlidir. Neye nasıl baktığını ve kim olduğunu dil aracılığıyla ortaya koyar. Dil kalbin tercümanıdır neye inanır, nasıl düşünüyorsak dil bunu ifade eder ve iyinin de kötünün de tercümanlığını yapar. Dil hakkı söylediğinde sahibini yüceltir, yalanın dedikodunun ve boş malayanilerin sözcülüğünü yaptığında sahibine büyük zarar verir.
Az konuşmak bir erdem olmakla birlikte seni gizlemek gibi bir görevi vardır. Çok konuşmaya başlamakla birlikte hata yapma ihtimali artacak ve gizli tarafın kalmayacaktır. Dilin sadakası doğru sözdür. Öncelikle dilimizi doğru kullanmak ve doğruyu söylemekle sorumluyuz. Yani, çıkarımız için, eğip bükmeyeceğiz, haksızlık yapmayacağımız ve yalana geçit vermeyeceğiz.
"İnsanoğlunun hayatta başına ne geldiyse dilinden gelmiştir" sözünü davranışlarımız için bir köşe taşı görevini yapacağını unutmamak ümidiyle..
Sevgiyle kalın, sevgide kalın…
[1] gözalıcılık, parlaklık
[2] Papağansılardan bir kuş türü
[3] Bilgisiz, cahil