Müftülük gelen tepki ve sorulara ilişkin yeni bir açıklama yaptı.

Yapılan açıklamada; “Yapımı tamamlanan Kur'an Kursumuzun “Ebussuud Efendi Erkek Kur’an Kursu” ismiyle hizmet verecek olmasıyla ilgili müftülüğümüze gelen sorular üzerine bir açıklama yapma zarureti hâsıl olmuştur.

ŞEYH MUSLİHİDDİN ATTAR (ÇAKMAK DEDE)
Halkımız tarafından Çakmak Dede adıyla bilinen Şeyh Muslihiddin Attar, Akşemseddin Hazretlerinin önemli halifelerden biridir. Binlerce müridi olan Şeyh Muslihiddin’in bugün Müftülük binamızın bulunduğu yerde mescidi, medresesi ve tekkesinin olduğu bilinmektedir. Kabrinin nerede olduğu tam olarak bilinmeyen bu âlimin hatırasına son dönemde Müftülük binamızın arkasında bir makam yapılmış ve daha sonraları bu makamın kabir olduğu zannedilmiştir.

ŞEYHULİSLÂM EBUSSUÛD EFENDİ
Ebussuûd Efendi Müftilenâm, Muallim-i Sânî, Sultânü’l-Müfessirîn, Allâme-i Kül, Ebû Hanîfe-i Sânî gibi lakaplarla anılan İskilipli büyük âlim ve Osmanlı Şeyhulislâm’ıdır. Şeyh Muhyiddîn-i Yavsî’nin oğludur. Kanûnî Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murad ve III. Mehmed devirlerinde toplam, 17 sene müderrislik, 6 sene kadılık, 8 sene kazaskerlik 30 küsur sene şeyhülislâmlık yapmış, dolayısıyla 60 küsur yıl Osmanlı ilim, kültür ve hukuk hayatında etkin rol oynamış büyük bir şahsiyettir. 23 Ağustos 1574 tarihinde vefat eden Ebussuûd Efendi, Eyüp Camii civarında kendisinin inşa ettirdiği sıbyan mektebinin hazîresine defnedilmiştir. Haremeyn’de de gıyabında cenaze namazı kılınan Ebussuûd Efendi için birçok mersiye yazılmış, ölümüne tarihler düşürülmüştür.

Ebussuûd Efendi’nin İskilipli olduğu maalesef İskilip dışında pek fazla bilinmemektedir. Yapımı tamamlanan yeni kursumuz kendisi İskilipli olan ve Müftilenâm, Muallim-i Sânî, Sultânü’l-Müfessirîn, Allâme-i Kül, Ebû Hanîfe-i Sânî gibi lakaplarla anılan büyük âlim ve Osmanlı Şeyhulislâm’ı Ebussuûd Efendi’nin ismiyle hizmet verecektir. Yeni kursumuzun istişareler sonucu belirlenen bu isimle hizmet verecek olması, Ebussuûd Efendi’nin tanınmasına önemli katkı sunacaktır.

‘KONUNUN ÇAKMAKDEDE’NİN İSMİNİN SİLİNMESİ İLE HİÇ BİR ALAKASI YOKTUR’

Şeyh Muslihiddin Attar da Ebussuûd Efendi de İskilip’imizin çok önemli değerlerindendir. Fakat Şeyh Muslihiddin’in ismi müftülük binamızın olduğu yerde daha anlamlıdır. Nitekim onun mescidi, medresesi ve tekkesi buradaydı. Hâlihazırda müftülük binamızın üst iki katında eğitime devam eden erkek öğrencilerimiz yeni kursumuza taşındıktan sonra burası kız kursuna dönüştürülecek ve buraya “Çakmak Dede Kız Kur'an Kursu” ismi verilecektir. Konunun Çakmakdede’nin isminin silinmesiyle hiçbir alakası yoktur. Bilakis Şeyh Muslihiddin Attar’ın (Çakmak Dede) hatırasını canlı tutmak ve daha çok tanınmasını sağlamak için Müftülük binamızın arkasında dört duvar arasına mahkûm edilen makamının ortaya çıkarılması gerektiği hususu her ortamda dillendirilmiştir. Bunun için Müftülük olarak her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olduğumuz ilgililerce bilinmektedir.

‘KAYNAKLARDA ŞEYH MUSLİHİDDİN ATTAR ÇAKMAKDEDE LAKABIYLA ANILMAMIŞTIR’
Öte yandan yapılan araştırmalara göre yakın zamana kadarki hiçbir tarihi kaynakta Şeyh Muslihiddin Attar, Çakmak Dede lakabıyla anılmamıştır. Bu lakabın Şeyh Muslihiddin’e ne zaman ve niçin verildiği konusunda herhangi bir bilgi yoktur. Şeyh Muslihiddin’in vefatından yaklaşık yüz yıl kadar sonra İskilip’e gelen Evliya Çelebi de Seyahatnamesinde kendisinden Çakmak Dede olarak değil Şeyh Muslihiddin olarak bahsetmektedir. Son dönemde yazılan kitaplarda, Çakmak Dede lakabının daha sonraları o makamda oturan bir şahsa ait olabileceği değerlendirilmiştir.

‘ÇAKMADEDE İSMİ MÜFTÜLÜK BİNAMIZIN BULUNDUĞU YERDE YAŞATILACAKTIR’
Sonuç olarak Şeyh Muslihiddin Attar da Ebussuûd Efendi de İskilip’imizin çok önemli değerlerindendir. Büyük bir heyecanla açılışına hazırlandığımız kursumuzun, istişare sonucu belirlenen ismiyle ilgili, ikisi de İskilip’in olan âlimlerin karşılaştırılması doğru değildir. Her ne kadar lakabının kendisine ait olmadığıyla ilgili ortada önemli bir kanaat olsa da Şeyh Muslihiddin Hazretlerinin hatırası, halkımız tarafından benimsenen Çakmakdede lakabıyla bizzat kendisinin mescidinin, medresesinin ve tekkesinin olduğu yerde yani Müftülük binamızın bulunduğu yerde yaşatılacaktır. 

Editör: Haber Merkezi