Hacca gidebilmek, bütün müslümanların en büyük arzularından biridir.
Eskiden deve kervanı ile hacca gidilirken, şimdi uçak ile üç saatte mübarek topraklarda olunuyor.
İskilip'te hacca gitmek insanlara ayrıcalık kazandırıyordu. Ahmet-Hacı Ahmet, Emine-Hacı Emine adını alıyordu.
Mübarek yerleri görmenin, toprağına yüz sürmenin, Arafat'a çıkmanın, tavafın, sayın hürmetine binaen kendi adı başına hacı adı da takılıyordu.
Hac ibadetini yapmak için hacca gitmeye karar vermek ayrı bir konu, hacca müracaat edip listede adın çıkması veya hacca gitmenin kesinleşmesi ayrı bir konudur.
Bizim küçüklüğümüzde 5’ten fazla otobüs ile hacca gidilirdi. Buda en az 150-200 kişiye tekabül ederdi. Şimdi ise hacca giden insan sayısı 50 kişiyi buluyor mu bilmiyorum.  
Hacca gitme konusu kesinleşince, hacca hazırlık safhası başlar. Hac sırasında kullanılacak malzemeler temin edilir, eş dost ile helalleşmeye başlanırdı.
Bu helalleşme, gidip de gelinemeyen bir yolculuğun başlangıcıdır sanki.
Bu haccın zahiri manası ile hayata geçirilişidir. İhramını giyip, tabut yerine taşıyıcı vasıtasına binip, mahşer gününü yaşamaya gidiş gibidir. Bu dünyadan ayrılmadan hakkı olandan hakkının helalleşilmesidir. 
Hacca gidenin evinde eşe dosta hac daveti verilir. Hac daveti hacca giderken veya hac dönüşü verilir. Davete çağrılacak insan sayısı herkesin maddi gücüne göre değişir.
Hacca gitme günü yaklaştıkça tatlı bir buruklukta aileyi sarar. Sevinç ve ayrılık üzüntüsü yan yanadır. Diller bunu söylemese de gözler bunu gizlemez. 
Konu komşu hacda benim sevabıma sadaka olarak dağıt diye para getirip verir.
Hacca gitme günü gelip çatar. Tüm akraba, konu komşu, eş dosttan helallik alınmıştır. Hacca gidene "Peygamber efendimize selam götürmesi, kendileri içinde dua etmesi" söylenir.
Hacı Karani'de toplu olarak dua ederek, hacılar otobüsler ile yola çıkarlardı. 
Mübarek yolculuk başlamıştır artık. İskilip'ten Ankara'ya gelinir. Ankara'da Hacı Bayram Camii'nde bir öğün namaz kılınıp, Hacı Bayram Hazretleri ziyaret edilerek dua edilir, daha sonra otobüsler yoluna devam ederdi.
Hacılar gittikten sonra, eş dost Allah kavuştursun diye hacı evine ziyarete gelir, hacı evinden de "Allah dileyene o mübarek yerlere gitmeyi nasip etsin" diye cevap verirlerdi.
Hac dönüşü başlar. Artık hacı yolu gözlenir. Hacıları gelsin, mübarek yerlere değen elinin içi öpülsün, üzerine sinen mübarek yerlerin kokusunu onlarda koklasın.
Hac daveti verilecek evlerde, davet hazırlıkları başlar. İskilip Dolması’nı yapacak dolmacı, dolma kazanları, et, ak çeltik pirinci, tereyağı temin edilir. Bu malzemelerin miktarı çağrılacak kişi sayısına göre hesaplanarak belirlenir.
Hacdan gelecek zemzemi davetlilere ikram edebilmek için zemzem fincanı bulunur.
Hacılar İskilip'e gelince, Hacı Karani'de otobüslerinden inerlerdi. İskilip halkı oradadır. Sevinç gözyaşları ile hacılar karşılanır.
Hacılar İskilip'e geldikleri gün kendi evlerine gitmezlerdi. Bu İskilip'te bir gelenekti. Önceden bunun niye böyle yapıldığına mana veremez, merak ederdim.
Daha sonraki zamanlarda- "Peygamber efendimizin sefer dönüşünde direk evine gitmeyip, ordusuyla Medine'nin dışında konaklamışlardır. Ertesi günü sabah namazından sonra Medine'ye girerek evine gittiğini" öğrendim. İskilip'te hacıların hacdan geldikleri gün evlerine gitmemelerinin nedeni Peygamberimizin bu sünnetini sürdürmek içinmiş.
Yakın akrabalarından (kardeşi, amca, dayı, hala vs.) hacdan geldiği gün hacıyı evlerine davet ederdi. Hacının davet edildiği eve, kendi eşi gelmezdi. Hacı diğer akrabaları ile birlikte olurdu.
Ertesi günü sabah namazına camiye gidilir, cami çıkışı hac ilahileri söylenerek cami cemaati ile birlikte hacı kendi evine getirilirdi.
Bundan sonra evde davet sofraları kurulur, mevlit ve kuran okunur, davet yemeği başlar. Hacı evine gelenler hacıdan büyük olsun, küçük olsun hacının elinin içine öperlerdi.
Günümüzde bu geleneklerin bir çoğu İskilip'te kalkmıştır. Şimdiki kuşak bu yazılanları ilk defa okuyor olabilirler. Ama güzel geleneklerin sürdürülmesinde yarar vardır. Geleneklerimizi kaybederek sonunda kaybedecek bir şeyi kalmayacak hale gelebiliriz.
Güzelliklerin sürdürülmesi, yaşatılması dileği ile.