Hacipiri Mahallesi’nden yıllardır tanıdığım, Mustafa Yolcu abi ile sizler için bu röportajı yaptım. 15.02.2021
İsmail Erişen: Mustafa abi bize kendinizi tanıtırmısınız?
Mustafa Yolcu: Ben 1953 yılında, İskilip'in Hacıpiri Mahallesi’nde Hanönü camisinin yanındaki evde doğdum. Mahallemizde iki halamın, iki dayımın evleri vardı. Sokakta oynarken bile, devamlı onların gözü önünde idim. Bekir dayımın evi de Hotmanlar’ın evinin karşısında, köşe başında bulunan ev idi. Burada 1963 yılında vefat eden anneannem (Ayşa anam) bulunuyordu. Sokağa bakan evin penceresinin önünde oturur, sokağa bakardı. Ne zaman sokağa çıksam "Oğlum Mustafa" diye bağırarak, beni çağırırdı. Pencerenin önüne gidince de "Anan nasıl ne yapıyor" diye annemi sorar, bende bilgi verirdim. Elinin altında tuttuğu mevsimin meyvesini veya parayı bana uzatır, almamı söylerdi. Ayşa anamın geliri yoktu. Ama elinde parası noksan olmazdı. Bu sebeple, ondan para almak istemezdim. Buna rağmen bana zorla para verirdi. Anne annemgil Çorumlol sülalesindendi. Dedem Tabahna camisinin imamı imiş. Babadan oğula bu görevi 200 yıl sürdürmüşler.
Babam Abit Yolcu, annesi ve babası kardeşleri, 1915 yılında Rusların Bayburt'a saldırması ile muhacir olarak Bayburt'tan İskilip'e üç ay yol yürüyerek gelmişler. Ayakkabıcı İsmail (Kirişçi) Uçuran’ın babası dedemgile yardımcı olmuşlar. İki odalı, zemin kat bir eve yerleşmişler. Yatak, yorgan, kap kacak getirmişler. Yani kuru yere ocak yakmışlar. 
Babaannem dermiş ki "BİZE NE ETTİ İSE KÖR URUS ETTİ. BİZİ EVİMİZDEN YUVAMIZDAN ETTİ." Ailemizde bu sözcük hep söylenir, bizde Ruslara karşı kin ve nefret oluşurdu.
1960 ihtilalinin olduğunda yedi yaşında idim. Sokağa çıkma yasağı vardı. Evimiz çarşının kenarında olduğundan, çarşıyı merak edip konağın önüne kadar geldim. Postanenin ve hükümet binasının önünde askerler, nöbet tutuyordu. Beni görünce düdük çaldılar. Korkup evimize kadar koşarak geldim. O zamanlar aileler CHP veya DEMOKRAT Partili idiler. Benim ailem ve akrabalarım, dayımlar hariç CHP idiler. Bizim evde, parti hiç konuşulmazdı. Okulda ise Yurt Bilgisi kitabında Adnan Menderes’i kötü olarak yazar ve bize böyle öğretilirdi. Adnan Menderes hayranı olan, Saraç Bekir dayımın evine gittiğimde 1960 ihtilalinin konusunu açar, Adnan Menderes’i eleştirirdim. Dayım konuşmama kızar, söylediklerimin yanlış olduğunu söylerdi.
İ.E.: Bize okul hayatınızı anlatırmısınız?
M.Y.: İlkokula 1959 yılında Azmi Millî İlkokulu’nda başladım. O zamanlar okulumuz, yıkılan eski lise binasının bahçesinde idi. Okulun yanında hapishane binası, karşısında ise Hükümet binası vardı. İlkokul üçüncü sınıfa geldiğimizde, Azmi Milli İlkokulu’nun şimdiki yerindeki yeni binasının inşaatı başlamış, müdürümüz rahmetlik Mehmet Kaymaz, okulumuzu törenle Misakımillî İlkokulu’na götürmüştü. Burada sabahçı-öğlenci olarak ilkokulu 1965 yılında tamamladık. 4. sınıfta Özden Uzel, 5. sınıfta Ümit Uzel sınıf öğretmenimiz oldu. Ümit hocam benim hayatıma damga vuran birisi oldu. Bizi kasaba çocuğu olmaktan kurtarıp, düşündüğünü söyleyen, alnı açık, başı dik birisi olmamızı telkin ederek yetiştirdi. Grup çalışması ile dersi bize anlattırırdı. 
İskilip Ortaokulu, İskilip Endüstri Meslek Lisesi derken 1973 yılında ADMMA İnşaat Bölümü’ne girdim. Okuduğumuz dönem, sağ-sol hadiselerinin yoğun olduğu zamandı. Sık sık hadise oluyor, evde annem yüreği ağzında beni merak ediyordu. Talebelik dönemimde benim en büyük desteğim, Ankara’da bulunan ablam oldu. Haftada, 15 günde bir olsada ona gidiyor, ev özlemimi gideriyordum. Ablam ana yarısı olmuştu. 
Okuldaki siyasi gerilime rağmen, sınıfımızda hiçbir olay olmuyordu. Bu açıdan şanslı idik. Okulda solcuların ileri gelenlerinden olan sınıf arkadaşım Ömer Faruk Akınbingöl ile halen görüşür, eski günleri yad ederiz. 
İ.E.:-Sizin yetişmenizde kim etkili oldu? 
M.Y.: Benim dünya görüşümün oluşmasını, okuma alışkanlığımı ağabeyim Yaşar Yolcu sağladı. Ta ilkokul yıllarında ağabeyim Ufuk diye bir gazetenin abonesi idi. Haftada bir evimize bu gazete gelirdi. Ağabeyimin üzerinde de mahallemizden İsmail Beşikçi'nin etkisi olmuş. Kendisi bol kitap okur, okuduğu kitabı ağabeyime anlatırmış. Babamın çarşıda dükkânı vardı. Evimizde dükkâna yakın olduğundan, sık sık dükkâna gider, büyüklerimin yaptığı sohbetleri dinlerdim. Dükkanımızın karşısında Aşçı Nuri'nin lokantası vardı. Burada kuyu kebabı, İskilip helvası yapardı. Bunları yaptığı günlerde beni gördüğünde çağırır, ekmeğin arasına koyar gönderirdi. Daha sonraki yıllarda bunu babama söylediğimde, benden de parasını alırdı dedi. 
Dükkanımızın yakınında Sefer Güler eniştemin dükkânı vardı. Hafta içi ikindi namazından sonra, İsmet Hafız Borucu, başka esnafların katılımı ile dükkânda günün konularının sohbetini yaparlar, Hüseyin Güler ağabeyimde onlara çay servisi yapardı. Bende bu güzel çaydan içmek için bu dükkâna giderdim.
İ.E.: İskilip'te unutamadığınız olaylar nelerdi?
M.Y.: İskilip’te unutamadığım olaylar şunlardı.
1-1961 yılında gelen sel ile, Akçay'ın yanında bulunan dükkanların yıkılması.
2- 1972 yılında gelen sel ile çarşıyı Hacipiri Mahallesi’ne bağlayan çelik profil taşıyıcılı köprünün yıkılması
3- 1960 ihtilali ile sokağa çıkışın yasaklanması. Bu devrede konağın önüne kadar giderek, konağın önünde ve PTT'nin önünde nöbet bekleyen askerleri görmüştüm. Askerlerin düdük çalması üzerine koşarak, evimize geldim.
Daha sonraki zamanda ise, Çorum'da bulunan alayın askerleri İskilip'e gelerek, çarşıda yürüyüş yapmışlardı.
4-Hacıpiri Mahallemiz’in üzerinde bulunan düz kayada mahallemiz ile, Ulaştepe Mahallesi arasında mahalle kavgası olmuştu. Her mahallenin lideri olan kişiler vardı. Kavgayı bu liderler yönetirdi. Kavgada sapan ve kuş lastiği ile karşı tarafa taş atılırdı. 
5- Çarşıda bulunan dükkanımıza hırsız girmiş, tavşan ve tilki postlarını çalmıştı. Hırsız derileri satmak isterken çarşıda yakalanmış, polisler hırsızı tatbikat için dükkâna getirmişti. Babam davacı olmayınca, hırsız serbest bırakılmıştı.
6- Ortaokulda trampet çalıyordum. Bir bayram günü, okulda bulunan bir öğretmenimiz gelerek benim trampeti alıp, babası ilkokul öğretmeni olan arkadaşa vermişti. Bu olayıda hiç unutamadım. Benden trampeti alan öğretmeni de hiç affedemedim.
7- Bahçe sulamak, mahallemizde komşularımıza gelen samanın, kömürün evlerine taşınması, bağdan üzüm, bahçeden meyvelerin eve taşınması unutamadığım olaylardı.
8- Bir sabah kıymalı yaptırmak için tepsiyi alıp fırına giderken elimdeki bulunan bir lirayı kaybetmiştim. Para olmayınca pideyi yaptıramamış, eve geri dönmüştüm. Bizim mahalleden gelirken köprüyü geçip çarşıya giderken bu olayı hatırlarım.
9- Halamın oğlu Hüseyin Güler ağabeyimin düğününde o kadar çok helva yemiştim ki, helvadan bana tiksinti geldi, 7-8 yıl hiç helva yemedim. 
Bunlar ve bunlara benzer olaylar zihnimde yer ettiği için, bu olayları yazı haline dönüştürüp, büyük kısmı hakkında yazı yazdım. Yazdığım bazı yazıların şahidi olan arkadaşlarıma bu olaylardan bahsettiğimde genellikle hatırlamadılar. Bazı arkadaşlarımızda vefat etti. 
İlkokul, sanat okulu, üniversiteden arkadaş guruplarımız var. Facebook’ta bulunan gruplardaki arkadaşlar ile senede bir defa da olsa toplanıp, geçmişi yad ediyoruz.
İskilip bizim yaşadığımız zamana göre çok erozyona uğradı. Eski yaşanmışlıklarımızı artık bulamıyoruz. Ama İskilip'e gelip hatırladığımız nostaljiler beni mutlu ediyor. Yukarda bahsettiğim olayları, sanki yeniden yaşamış gibi oluyorum.
Yazılarımdaki amacım, bizden sonraki nesillere ders vermeye çalışmak, onlara ufuk açmaktır. Bunda başarılı oluyor muyum bilmiyorum. İki kişiye bile ulaşabilirsem, bundan mutluluk duyarım.
İ.E.: Mustafa abi verdiğin bilgiler için teşekkür ederim.
Bende bütün okuyuculara selamlarımı sunarım. 
İsmail Erişken