Her alanda olduğu gibi eğitim alanında da istekler bitmiyor. Bu istekler tek taraflı değil. Bakanlık yöneticilerden, yöneticiler öğretmenlerden, öğretmenler öğrencilerden… bu istek zincirini devam ettirmek mümkün. Ama nereye kadar? Bu isteğin sonu mu var mı? Görünen o ki yok. Belki de olmaması doğal olanı. Her şeyin değiştiği bir dünyada isteklerin sonunun gelmemesi de normal karşılanabilir.
Burada ne istediğinizden öte; isteklerinizle görevleriniz arasındaki ilişkiyi anlatmak üzerine örneklendirme yapmak istiyorum.
Bugünkü yazımda "Nöbet" konusu üzerinde durmak istiyorum. 2016 yılında çıkarılan Okul Öncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle Müdür yardımcılarına ve öğretmenlere nöbet görevi verildi. Bunu 2019 yılında yapılan değişikliklerle biraz daha detaylandırılarak nöbet ile ilgili hükümler getirildi. Nöbet ile ilgili hükümler Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği'nde zaten vardı. 
Daha geri tarihlere bakıldığında nöbet, öğretmenin asli görevleri arasında sayılmakta idi. Asli görev olarak tanımlandığı dönemde de nöbet karşılığında ek ders ücreti alınmamakta idi. 2016 yılından itibaren haftada iki, 2017 yılından itibaren de yönetici ve öğretmenlere haftada 3 saat ek ders ücreti verilmeye başlandı.
Zamanı biraz geri almak istiyorum. Yani nöbet görevine ek ders ücreti ödenmesine başlanmadan önceki zamana. Hatırlayanlar olacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 2014 yılında ilk defa engelli öğretmen alımı gerçekleştirdi. Bu öğretmenlerimiz göreve başladıktan bir süre sonra bakanlığa dilekçeler gelmeye başladı. 
Dilekçede: "Falanca ilin falanca ilçesinin falanca okulunda engelli öğretmen görev yapmaktadır. Engelli öğretmenimiz falanca kişiye nöbet görevi vermek istememize rağmen kişi engel durumunu gerekçe göstererek nöbet görevini yerine getiremeyeceğini belirtmektedir. Konu ile ilgili bakanlığın görüşlerine ihtiyaç duyulmaktadır."
Bakanlık da kişilerin engel durumu dikkate alınarak okulun uygun yerinde nöbet verileceği ile ilgili valilik makamına görüş bildirmişti.
Ne zaman ki müdür yardımcılarına ve öğretmenlere nöbet ücreti verilmeye başlandı o zaman anlayışlar da değişti. Yine benzer şekilde bakanlığa dilekçeler geldi. Bu defa daha önceki dilekçelerden farklı olarak ama sadece bir cümle değiştirilerek yeni dilekçeler gelmeye başladı. 
Dilekçede:"Falanca ilin falanca ilçesinin falanca okulunda engelli öğretmen görev yapmaktadır. Engelli öğretmenimizin engel durumunu dikkate alarak görev vermekte idik. Ancak engelli öğretmenimiz nöbet görevini yerine getirmek istediğini, konu ile ilgili bakanlığın görüşüne ihtiyaç duyulmaktadır" 
Dikkat edilirse daha önce engel durumunu bahane ederek nöbet almak istemeyen öğretmenlerimiz, nöbet görevine ücret verilmesi ile birlikte biz de nöbet tutmak istiyoruz demeye başladılar. Elbette ki görev yapılıyorsa bu emeğin karşılığı alınmalı. Ama yaklaşımın doğru olmadığını da belirtmek gerekiyor diye düşünüyorum.
Ama bununla da kalmadı. Öğretmenlerin yetersiz olduğu okullarda nöbetçi öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla o okuldaki öğretmenlere haftada bir günden fazla nöbet vermek durumu ortaya çıktı ve yöneticilerimiz haklı olarak öğretmenlerimize haftada bir günden fazla nöbet görevi verdiler. 
Bu defa da her nöbet için nöbet ücreti istenmeye başlandı. Bu talep de; talep edenler açısından anlamlı, oldukça makul ve masum bir talep olarak da kabul edilebilir. Ancak nereden nereye geldiğimizin tekrar incelenmesi gerekiyor. Nöbet öğretmenin asli görevi iken ek bir görev olarak tanımlanmasını olumlu bir gelişme olarak düşünmemekteyim.
Aslında ücret konuları üzerinde tartışmalar yapmak öğretmenlerin güvenirliliğini olumsuz yönde etkilediğini düşünenlerdenim. Ne zaman öğretmenlerin öncelikli tartışma konusu ücretler olmuştur işte o zaman öğretmenlerin itibarını olumsuz etkilemiştir. Elbette ki bu konular önemlidir ancak her platformda bu konuların gündeme getirilmesinin yanlış anlamalara sebep olacağını değerlendirmekteyim.
Siz de benim gibi düşünmeyebilirsiniz. Hatta bu yazıma çok ciddi tepkilerin de geleceğini tahmin edebiliyorum. O zaman samimi olarak şu soruya cevap verelim. "Nöbet görevinin karşılığında ücret verilmesi ile birlikte nöbetlerin kalitesi mi arttı?
Sevgiyle kalın, sevgide kalın…