Dep­rem de­yin­ce ilk ak­lı­mı­za ge­len ül­ke Ja­pon­ya'dır. Çün­kü bu ül­ke­de dep­rem ek­sik ol­maz. Sü­rek­li dep­rem­ler ya­şa­nır. Hem de ço­ğu or­ta şid­de­tin üze­rin­de­dir. Bu­na rağ­men ek­se­ri­ya kim­se­nin bur­nu ka­na­maz. Ar­tık bu dep­rem­ler sı­ra­dan kar­şı­la­nıp gün­lük  ya­şa­mın bir par­ça­sı ola­rak  dü­şü­nül­mek­te­dir. Du­rum böy­le  olun­ca da tüm ül­ke­de te­mel afet bi­lin­ci en alt se­vi­ye­den - en üst se­vi­ye­ye ka­dar her­kes­te ken­di­ni  his­set­tir­mek­te­dir. Bu­nu da za­ten tüm dün­ya göz­lem­le­mek­te­dir. Biz­ler de si­vil sa­vun­ma se­mi­ner­le­rin­de din­le­yi­ci­le­re  bu ül­ke­den bir­çok ör­nek ver­mek­te­yiz. Bu me­yan­da Ja­pon­ya'da si­vil sa­vun­ma eği­ti­mi na­sıl ya­pı­lı­yor aca­ba di­ye me­rak eden­le­re aşa­ğı­da­ki bil­gi­le­ri ver­mek is­ti­yo­rum.


Ja­pon­ya'da si­vil sa­vun­ma gö­re­vi İt­fa­iye ve Afet Yö­ne­ti­mi Müs­te­şar­lı­ğı­na bağ­lı ola­rak yü­rü­tül­mek­te­dir. İt­fa­iye teş­ki­la­tı ay­nı za­man­da si­vil sa­vun­ma  gö­re­vi­ni üst­len­miş olup ay­rı­ca si­vil sa­vun­ma eği­ti­mi­ne yö­ne­lik bir okul bu­lun­ma­mak­ta­dır. İt­fa­iye teş­ki­la­tı bün­ye­sin­de bu­lu­nan it­fa­iye okul­la­rın­da (ül­ke ge­ne­lin­de yak­la­şık 60 ta­ne okul bu­lun­mak­ta­dır) per­so­ne­le ge­rek­li eği­tim­ler ve­ril­mek­te­dir. Bu okul­lar­da dört ana aşa­ma­lı bir eği­tim prog­ra­mı uy­gu­lan­mak­ta­dır.


1. Baş­lan­gıç Eği­ti­mi:  Baş­lan­gıç eği­ti­min­de bağ­lı bu­lun­du­ğu it­fa­iye teş­ki­la­tın­da işe ye­ni baş­la­yan bü­tün it­fa­iye per­so­ne­li­ne yö­ne­lik eği­tim ve tat­bi­kat­lar dü­zen­len­mek­te­dir. Bu­ra­da it­fa­iye per­so­ne­li ge­rek­li alt bil­gi­le­ri­ni el­de et­mek­te­dir. Bu eği­tim yak­la­şık 800 sa­at sür­mek­te­dir. 
2. Uz­man­lık Eği­ti­mi: Yi­ne bu aşa­ma­da da­ha ön­ce­den baş­lan­gıç eği­ti­mi al­mış olan mev­cut it­fa­iye per­so­ne­li­ne yö­ne­lik de­ği­şik uz­man­lık­lar­da eği­tim ve­ri­lip, tat­bi­kat­lar (ko­ru­ma bö­lü­mü, özel afet bö­lü­mü, ön­le­me tef­tiş bö­lü­mü,teh­li­ke­li mad­de­ler bö­lü­mü, kur­tar­ma bö­lü­mü) dü­zen­len­mek­te­dir. Bu aşa­ma­da per­so­nel ko­nu­la­rın­da da­ha­ca pro­fes­yo­nel­leş­mek­te­dir. Bu­ra­da­ki eği­tim­ler ko­nu­la­rı­na gö­re 21-250 sa­at ara­sın­da de­ğiş­mek­te­dir. 
3. Yö­ne­ti­ci Eği­ti­mi:  Yö­ne­ti­ci eği­ti­mi aşa­ma­sın­da it­fa­iye teş­ki­la­tın­da ça­lı­şan  (alt dü­zey, or­ta dü­zey, üst dü­zey yö­ne­ti­ci bö­lüm­le­ri) her dü­zey­de­ki yö­ne­ti­ci­le­re ve yö­ne­tim­de ça­lı­şan per­so­ne­le yö­ne­lik ge­nel eği­tim ve­ri­le­rek çe­şit­li tat­bi­kat­lar dü­zen­len­mek­te­dir. Bun­da sü­re 21-70 sa­at ara­sın­da­dır. 
4. Özel Eği­tim:  Yu­ka­rı­da ve­ri­len eği­tim­le­rin dı­şın­da gö­rev ih­ti­ya­cı du­ru­mu­na gö­re özel alan eği­tim­le­ri dü­zen­len­mek­te­dir.Tüm bu kurs­lar­da eği­tim sü­re­le­ri ve­ri­len eği­ti­min ni­te­li­ği­ne gö­re fark­lı­lık gös­ter­mek­te­dir. 
Halk Eği­ti­mi:  Ku­rul­muş olan ba­ğım­sız afet ön­le­me ku­rum­la­rı ara­cı­lı­ğıy­la dep­rem gi­bi bü­yük afet­ler­le ba­şa çı­ka­bil­mek için za­man za­man tat­bi­kat­lar dü­zen­le­ne­rek hal­kın eği­til­me­si sağ­lan­mak­ta­dır.Yi­ne it­fa­iye teş­ki­lat­la­rı bün­ye­sin­de her bir bi­re­yin dep­rem bi­lin­ci­ni ge­liş­tir­me dü­şün­ce­siy­le it­fa­iye is­tas­yon­la­rı içe­ri­sin­de  dep­rem - afet ön­le­me da­nış­ma­nı bu­lun­mak­ta­dır. Bu gö­rev­li te­le­viz­yon, rad­yo gi­bi med­ya or­gan­la­rı­na ka­tıl­mak ve­ya  çe­şit­li za­man­lar­da  za­man­lar­da se­mi­ner ve­re­rek ça­lış­ma­la­rı­nı sür­dür­mek­te­dir.
Yi­ne it­fa­iye teş­ki­lat­la­rın­da sık sık  ''afet mü­da­ha­le tat­bi­kat­la­rı'' dü­zen­le­ne­rek  hal­kın afet­le­re ha­zır­lık­lı ol­ma­sı sağ­lan­mak­ta­dır. Ara­ma ve kur­tar­ma sis­te­mi bün­ye­sin­de tüm şe­hir­ler­de ''Kur­tar­ma Ekip­le­ri'' mev­cut­tur. Son­ra nü­fus yo­ğun­lu­ğu­na gö­re ''Özel Kur­tar­ma Eki­bi ve ''Ge­liş­miş Özel Kur­tar­ma Ekip­le­ri'' bu­lun­mak­ta­dır. Her eki­bin bün­ye­sin­de  mü­da­ha­le­de bu­lu­na­ca­ğı afe­te  yö­ne­lik özel eği­til­miş per­so­nel ile araç- ge­reç­ler bu­lun­mak­ta­dır.
Öze­tin Öze­ti:  Biz­de tat­bi­kat­la­ra ka­mu gö­rev­li­le­ri mec­bu­ri­yet­ten ka­tı­lır­ken ve­ya ya­rım sa­at­lik tat­bi­kat için bi­le ''bu da ne­re­den çık­tı?'' di­ye sız­la­nır­ken, Ja­pon­ya'da ka­mu gö­rev­li­le­rin beş-on mis­li si­vil halk 7'den 70' e gö­nül­lü ola­rak ka­tıl­mak­ta­dır. Böy­le olun­ca da biz­de kü­çük dep­rem­ler­de da­hi in­san­lar pa­nik­le bal­kon­dan, cam­dan at­la­yıp ko­lu ba­ca­ğı kı­rar­ken, on­lar san­dal­ye­de bur­nu ka­na­ma­dan otu­ra­bil­mek­te­dir. Di­ğer ta­raf­tan afet­ler son­ra­sı da­ğı­tı­lan yar­dım mal­ze­me­le­ri­nin Ja­pon va­tan­daş­lar ta­ra­fın­dan sa­de­ce ih­ti­yaç ka­dar alın­ma­sı tak­di­re şa­yan­dır. Bu bağ­lam­da yıl­lar­dır di­le ge­tir­di­ğim;
Taş­ra­da  gö­rev ya­pan si­vil sa­vun­ma per­so­ne­lin de  hiç ol­maz­sa bir de­fa Ja­pon­ya'da ya­pı­lan uy­gu­la­ma­la­rı, tat­bi­kat­la­rı  ye­rin­de  gör­me­si, aka­bin­de bil­gi ve iz­le­nim­le­ri­ni ken­di ilin­de pay­laş­ma­sı çok fay­da­lı ola­cak­tır. 
Sev­di­ğim söz: ''Biz Türk­ler Ja­pon­la­rı tak­lit et­me­li­yiz. Zi­ra on­lar Av­ru­pa'nın il­mi­ni, fen­ni­ni alır­ken ken­di mil­li örf ve adet­le­ri­ni as­la terk et­mez­ler''