Kur'an-ı Kerim kendi ifadesiyle hayat, rahmet ve şifa kaynağıdır. Bizim bu kaynaktan gereği gibi istifade edebilmek için kitabullaha özenle itaat etmek zorundayız. 
Çok eski zamanlarda yaşayan insanlar çok uzun ömürlü oldukları için; Yüce Allah bu Yüce Kitapla bizim eskiden yaşan insanlara göre çok kısa sayılan ömrümüzü eşitlemek istemiş, onların kazandıkları faziletlere ulaşabileceğimizi bize öğretmiştir. Kur'an-ı Kerim geldiği geceyi bir ömre bedel olarak tarif ettiğine göre; bizim hayatımızda Kitabullah gereği gibi yer ettiğinde bizim gündüzümüz, gecemiz ve kısacık olan bütün ömrümüzün her anı bin aydan daha hayırlı olarak Rabbimiz katında anlam kazanacaktır. 
4. O Gece melekler ve ruh Rabbinin izniyle her bir iş için yeryüzüne inerler.
5. Fecre kadar selam ve esenliktir.
Kadir Gecesi melekle Efendimize vahiy gelmiş ve diğer melekler vahyin şerefi için yeryüzüne inmişlerdir. İnsanları müjdelemek rahmetten, şifadan ve bereketten haberdar olun demek için yeryüzüne inmişlerdir.
Vahyin yıldönümü olan her yıl Kadir gecesinde melekler yeryüzüne Kur'an-ı Kerim hürmetine inmekte ve insanları Kur'an-ı Kerimle müjdelemektedirler. Bu müjde Fussilet suresinde Yüce Allah, Rabbinin belirttiği istikamet olan Kitabullahın yolunda gidenlerin meleklerle dost olduğu meleklerin onların yanına gelip cennetle müjdelediğini açıkça belirtmektedir. Bu ayette gösteriyor ki Kitabullahın yolunda gidenlerin yanına melekler gelmekte ve müjdelemektedir.
Ruh ise vahyin peygambere ulaşmasındaki asıl melek olan Cebrail olabileceği belirtilmiştir.
Melekler ve ruh diye ayrıca belirtilmesindeki sebep melek olan Cebrail'in (as) vahiyle özel ilgilenen melek olduğu için zikredilmiş olabilir.
Ruh ile başka bir anlam olan vahiyde kastedilmiş olabilir. Ruh Kur'an-ı Kerimde vahyin bizzat kendisi diye açıklanmıştır. Nahl Suresi 2. Ayet "ruh" kelimesinin vahiy anlamına geldiğinin delilidir. Mü'min Suresi 15. Ayet Şura suresi 52. Ayetlerinde "ruh" kelimesi Cenabı Allah tarafından vahiy anlamında kullanılmaktadır.
Cenabı Allah kitabında muhtelif yerlerinde ruh kelimesini ayetler ve vahiy hakkında kullanmıştır. Bu durum şu hikmetleri anlatmak istemektedir. Ruh insan bedeni için en değerli olan, Allah’tan gelen bir fazilettir. Ruh olmadan insan bedeni cesettir ve hemen kokmaması için toprağa girmelidir. Nasıl ki ruh olmadan bedenin bir anlamı yoksa; o beden ruh yokken ölü ise, Müslümanın hayatında Kur'an-ı Kerim bedendeki ruh kadar elzemdir. Bu sebeple hayatında Kur'an-ı Kerim olmayanlar bir ceset hükmündedir. Bedeni ayakta tutan, hayatta kalmasına sebep olan ruhtur. Kur'an-ı Kerimde Müslümanın Allah-u Teâlâ'nın huzurunda hesap gününde alnı ak, yüzü pak olarak başını dik tutacaktır.  Müslüman hayatına Cenabı Allah’ın kitabını ne kadar alırsa o kadar dünya ve ahirette manevi faziletlere kavuşacaktır.
Kadir gecesi ilk vahyi görevli melekler getirdiği için Ruh kavramı kullanılmıştır.
Melekle birlikte gelen vahye tabi olanlar için karanlık yoktur, onlar için daima dünya ve ahirette Kur'an-ı Kerimin aydınlığı ve nuru vardır.
Bir dilde, mekânda Allah’ın kitabı varsa Rabbimizin melekleri de orada olacaktır. Kur'an-ı Kerimle birlikte olanlar aynı zamanda Allah’ın melekleri birlikte hasbihal etmiş olacaktır.
Fecre kadar yani sabaha kadar denmesinin sebeplerinden birisi de Kur'an-ı Kerim gelmezden önce Mekke nin durumu hatırlatılmaktadır. Kur'an-ı Kerim gelmezden önce zulmün karanlığında kaybolmuştu. "Beşer yırtıcılıkta sırtlanları geçmişti, dişsiz mi bir insan onu kardeşleri yerdi" dizelerinde ahlatıldığı gibi Mekke ve insanlık sapkınlıkta sınırları aşmıştı. Cenabı Allah Kur'an-ı Kerim’le nura ve aydınlığa kavuşulacağını haber vermektedir.

Cafer KARA
Hafız-Din Görevlisi
[email protected]