Öncelikle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıyı esefle kınıyorum. Toplumumuzun ayrıma değil, birleşmeye ihtiyacı var.
Seçim ortamından yeni çıktığımız bugün geriye baktığımızda, 31 Mart arefesinde maalesef iyi ortam oluşturulmadı. Zillet ittifakı, illet ittifakı gibi konuşmalar vatandaşı olumsuz etkiledi. Düşman kamplar yaratılmaya, milleti birbirine hasım hale getirmeye, kimsenin hakkı yoktur. 
Rahmetli Turgut Özal, topluma birlik ve beraberlik olgusu aşılamış, kavgayı sürtüşmeyi önlemişti. Ya şimdi? 
Güney illerimizin eski bir valisi hatırasında-" PKK ile yapılan mücadelede, ilimizden bir askerimiz şehit olmuştu. Cenazesi ilimize gelecek, askeri tören yapılacaktı. O gün İl Emniyet Müdürünü yanıma alarak, cenaze kortejinin geçeceği güzergâhı tespit ettik. Tespit ettiğimiz güzergahta, parti binaları, toplumu galeyana getirecek yerler yoktu. Cenaze merasiminin yapılacağı gün, merasimi koordine etmek için, ilimizin dışından başka bir askeri komutan deldi. Gelen komutana dedim ki- (Cenazenin geçeceği güzergâh neresi, tespit ettiniz mi?) diye sorduğumda bana, bizim daha önce sakıncalı olarak tespit ettiğimiz güzergâhı gösterdi. Bende tespit ettikleri güzergâha itiraz ettim. Eğer bu yolu seçerseniz, sorumluluk sizin olur. Bu yol sakıncalı, bizim tespit ettiğimiz güzergâhı göstererek, bu yolu kullanın dedim. Komutan teklifime itiraz etmedi. Bizim tespit ettiğimiz güzergâhı kullandı. 
Emniyetçe cenaze merasiminin filmi çekilerek, kayda alındı. Daha sonra filmi izlediğimizde, cenazede taşkınlık yapmaya yeltenenlerin, ilimizden olmadıkları, ilimize dışarıdan geldiklerini tespit ettik" diye anlatmıştı.
Oyun aynı. Figüranlar değişiyor. O gün o ilde oynanmak istenen oyun, bugün Çubukta oynanıyor. Biz bu tür olaylarla ne kazanırız? Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırı, kime ne kazandırır? Tabiki ülkemizin düşmanlarına, malzeme kazandırır. Ülkemizde gerginlik yaratır. 
Beka sorunu; ülkemizi maddi ve manevi olarak kalkındırmakla yenilir. Yaşadığımız ekonomik çöküntü, şu anda en büyük beka sorunumuzdur. Borcumuzu nasıl ödeyeceğiz. Şirketlerin ödenemez olduğu anlaşılan alacaklarının, Varlık Fonuna devredilmesi ile beka sorununu atlatamayız. Tersine daha çok batağa girmiş olmayız mı? 
Ülkemizde adalet yerini buluyor mu? Yoksa "Allah'ım beni bugünki adalete muhtaç etme diye." dua mı ediyorlar? Demek ki adaletin yerine gelmemesi beka sorunu imiş. 
Sokaklarda işsiz sayısı her gün artıyor, insanlar evine ekmek götüremiyorsa! Çocuğunun ihtiyacını karşılayamayıp, mahcup düşüyorsa budur bizim beka sorunumuz.
Kamuda işe göre adam almayıp, adama iş buluyorsak. Bu sebeple, kamuda işler yürümüyorsa, çıkmalar nedeni ile ihale edilen işler bitmiyor, yarım kalıyorsa budur beka sorunumuz. 
Herkesin şapkasını önüne koyup, kim hata yapıyorsa onun üzerine gidip, kanayan yaramızın kurutulması, kanın durdurulması gerekiyor.
Yoksa işlerimiz kötüye varır, böyle giderse.