Ramazan vesilesiyle çok sık hatırlanan ve tekrar edilen Tövbe-i Nasuh kavramı vardır. Sanırım duymayanımız yoktur.
"Tövbe olsun, bir daha yapmayacağım" demek büyük bir iddiadır. Bu iddianın isbatı zordur; her kişinin değil er kişinin kârıdır. Zira tâibin(tevbe edenin) sözünde samimi olup-olmadığı yapıp ettiklerine bağlıdır.
Tövbe imanın bir tezahürü; elest bezminde (elestü birabbiküm, Araf, 172-173) Allah'a verilen sözün hatırlanması ve yapılan ahdin tazelenmesidir.
Tövbe denildiğinde istiğfar da arkasından gelir. Aslında sıralama tam tersi, önce istiğfar sonra da tövbenin yapılması daha uygun.
Zira istiğfar, kişinin hatasını Allah'ın huzurunda itiraf ederek ondan af talep etmesi iken; tövbe, olumsuz davranışlarını tekrar yapmamak üzere kararlı bir şekilde terk etmesi ve buna söz vermesi anlamına gelir..
Tövbe fırsatı verilmese ne olurdu? Ne olacak, işimiz harap-türaptı.
"Battı balık yan gider" ya da "inceldiği yerden kopsun" olurdu herhalde.
İnsanoğlu eşref-i mahlukat, Ahsen-i takvim ama zaman zaman Yaratan, bazen de hemcinsleri hatta diğer mahlukatla ilişkilerinde bilerek veya bilmeyerek hatalar yapabilmektedir.
Hiçbir hatalı davranış karşılıksız kalmaz; ya af, ya ceza söz konusudur.
İşlenen suç Yaratan'a karşı ise ceza ve af mercii sadece Allah'tır. Ancak işlenen suç insana karşı ise af ve cezalandırma hususunda Allah ile birlikte insanın da affetme veya ceza talep etme hakkı doğar. Ancak affın tercih edilmesi toplumsal barış açısından son derece önemlidir.
Tekrar başa dönelim.
"Ey iman edenler! Allah'a tevbe-i nasûh ile (tam bir ihlâsla) tevbe edin…" (Tahrim, 8) buyruluyor.
Bu ayet sadedinde anlatılan kıssayı duymuşsunuzdur . Olmuştur, olmamıştır ayrı bir mevzu ama çıkarılacak ders açısından gerçekten dikkat çekicidir.
Tevbe-i Nasuh'taki Nasuh kıssaya göre, kadınlar hamamında kadın kılığında tellaklık yapan bir erkektir. Melik'in kızının yüzüğü kaybolur hamamda, arama olacaktır. Nasuh, bin pişman "Ya Rabbi, beni buradan rezil-rüsvay olmadan kurtarırsan bir daha asla, asla…" der, yüreği ağzında. İşte tam sıra kendisinde, ecel terleri dökerken "yüzük bulundu" haberi gelir ve kurtulur.
Anında imtihan başlar, Melik'in kızı telaş bittikten sonra "beni Nasuh keselesin" der. Nasuh, kısa bir tereddütten sonra kendine gelir ve "sağ elimde bir uyuşma/felc oluştu" diyerek isteği geri çevirir.
Geri kalan hayatı boyunca tövbesine sadık kalır, çıktığı hamama asla bir daha girmez.
**
11 Mart'tan bu tarafa iki ayı geride bıraktık ve biz hâlâ görünmeyen virüs düşmanıyla savaştayız.
Mayıs'ın tam ortalarında olduğumuz bu günlerde havalar ısındı, her taraf yemyeşil, evlerde sıkıldık, doyasıya gezmek-dolaşmak istiyoruz.
Daha önemlisi camiyi, cemaati, Cuma'yı, teravihi, iftar sofralarında ve dost-akraba meclislerinde bir arada olmayı hakikaten özledik.
Ramazan ayının son on günü içindeyiz, bayram 24 Mayıs 2020'de.
Ramazan ayı buruk geçiyor, görünen köy kılavuz istemez bayram da buruk geçeceğe benziyor.
 Gelinen bu noktada kıymetini bilemediğimiz pek şeyin ne kadar değerli olduğunu öğrendik.
Zaman, kadir-kıymet bilme ve tövbe zamanı…


Ağzını açan etkili ve yetkili kişiler hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, korona milat oldu; koronadan öncesi ve sonrası denecek artık.
"Bu da geçer ya hu" desek de can kaybı, mal kaybı, gelir kaybı, iş kaybı olanları düşünmeden edemiyoruz.
Tövbe sadece günahlar için değil hatalar, kusurlar, yanlışlar, zelleler, düşmeler- kalkmalar için de tövbe etmek gerek..
Bu virüsün nice yanlışlarımızın kefareti olduğu, hatırlattıkları, aklımızı başımıza getirdikleri, kazandırdıkları bol bol yazıldı, biz de yazdık.
Âhir kelam;
Korona'nın nice hatalarımızı hatırlayıp tövbe etmemize vesile olması dileğiyle…
Tadımlık bir dua:
Ya Rabbi!
Korkulardan, kâbus dolu uykulardan emin eyle bizi.
Hüzünlerden azad eyle kalbimizi
Ağart yüzümüzü, arındır gönlümüzü
Aç/ferahlat yüreğimizi
Zamanında edemediğimiz tüm tövbeler için
Tövbe-i Nasuh ile Sana tövbe ediyoruz.
Amin.
Vesselam…