GAZ  (İDA­RE) LAM­BA­SI: Es­ki­den köy­ler­de elek­trik yok­tu. Do­lay­sıy­la bu ih­ti­yaç ocak­ta ya­kı­lan çı­ra ile sağ­la­nı­yor­du. Bu­nun ye­ri­ni za­man­la gaz lam­ba­sı al­dı. Bu gaz lam­ba­la­rı­nın da 3.5.8.14 gi­bi nu­ma­ra­la­rı olur­du. Ha­ne hal­kı nor­mal ken­di­si için ge­nel­de 8 nu­ma­ra kul­la­nır­dı. An­cak dü­ğün­de bay­ram­da ve­ya eve özel mi­sa­fir gel­di­ğin­de 14 nu­ma­ra olan kul­la­nı­lır­dı. Çün­kü bu di­ğer­le­ri­ne gö­re da­ha çok ışı­tır­dı (ay­dın­la­tır­dı)

LÜKS LAM­BA­SI: Adı üze­rin­de ol­du­ğu üze­re gaz lam­ba­sı­na gö­re da­ha lüks olup, ge­niş ala­nı ay­dın­la­tır. Bu ne­den­le ca­mi­ler­de kul­la­nı­lır­dı. Bu­nun­la be­ra­ber LPG li lüks lam­ba­lar kul­la­nıl­ma­ya baş­lan­dı. 

İlk çık­tı­ğın­da bu­nu kul­la­nan ai­le­ler du­rum­la­rı da­ha iyi olan kim­se­ler­di. Za­man­la yay­gın­laş­tı. Elin­de lüks lam­ba­sıy­la bir meh­le­ye gi­der­ken bu lam­ba­yı kul­lan­ma imkânı ol­ma­yan­lar gıp­tay­la ba­kar­lar­dı. Ha­va ba­sınç­lı bir tür pet­rol lam­ba­sı­dır. Lük­sü yak­mak için ön­ce gaz açı­lır da­ha son­ra cam si­lin­di­rin al­tın­da­ki de­lik­li böl­me­den kib­rit ge­çi­ri­le­rek göm­lek ya­kı­lır ve alev al­ma anın­da ha­fif bir ses du­yu­lur. Mus­luk yar­dı­mıy­la ışık şid­de­ti ayar­la­nır. Lüks göm­le­ği aşı­rı sı­cak­ta ya­na­bi­lir. En kor­ku­la­nı yan­ma­dı­ğı za­man sar­sın­tı­dan ve­ya aşı­rı yan­ma­sın­dan do­la­yı lüks göm­le­ği­nin düş­me­si­dir.

BAK­KAL­DA GAZ­YAĞ SAT­MA: Gaz­ya­ğı ağır bir ko­ku­su olan pet­rol ürü­nü­dür. Es­ki­den köy­ler­de elek­trik ol­ma­dı­ğı için gaz lam­ba­sı­nın kul­la­nı­mı için mec­bu­ren gaz­ya­ğı la­zım­dı. Şeh­re gi­den va­tan­daş­lar ço­ğun­luk­la kul­la­na­cak­la­rı gaz­ya­ğı ken­di­le­ri bi­don­lar­la ge­ti­rir­di. An­cak sık sık şeh­re git­me imkânı ol­ma­yan ve­ya ani­den bit­ti­ğin­de ih­ti­yaç du­ya­cak­lar için­de kö­yün bak­ka­lın­da lit­re he­sa­bı, maş­ra­pa he­sa­bı gaz­ya­ğı sa­tı­lır­dı. Alı­nan gaz­ya­ğı­nın be­de­li ola­rak ba­zen pa­ra ba­zen de yu­mur­ta ola­rak öde­nir­di. Di­ğer ta­raf­tan şeh­re gi­den­le­re ge­lir­ken ba­na da gaz­ya­ğı alı­ver di­ye si­pa­riş ve­ril­di­ği za­man pek ka­bul gör­mez­di. Çün­kü il­çe­ye gi­din­ce hem şeh­rin ke­na­rın­da­ki ben­zin­li­ğe ka­dar gi­de­cek­sin, hem de el­de ta­şın­ma­yın­ca di­ğer alı­nan bak­ka­li­ye yi­ye­cek­le­ri­ni ko­ku­tur di­ye kor­ku­lur­du. Bu­nun için bi­raz­cık pa­ha­lı­da ol­sa köy bak­ka­lın­da bu­lun­ma­sı ni­met ola­rak de­ğer­len­di­ri­lir­di.

TAH­TA KA­ŞIK:  Es­ki­den şim­di­ki gi­bi her ev­de çe­şit çe­şit ça­tal, ka­şık, bı­çak yok­tu. Bel­ki ba­zı ev­ler­de 3- 5 ta­ne de­mir ka­şık bu­lu­nur­du. Ça­ta ise he­nüz ev­le­ri­mi­ze gir­me­miş­ti. Bu ka­şık­lar­da öy­le sı­ra­dan her mi­sa­fi­re çı­ka­rıl­maz bi­raz kal­bu­rüs­tü ta­bir edi­len mi­sa­fir­ler için özen­le çı­ka­rı­lır­dı. Ka­şık ih­ti­ya­cı­nın kar­şı­lan­ma­sı için köy­lü va­tan­daş­lar­dan ba­zı­la­rı tah­ta ka­şık ya­pa­rak ai­le büt­çe­si­ne kat­kı sağ­la­ma­ya ça­lı­şır­dı. Dar­bı me­sel ha­li­ne gel­miş olan '' HER­KES KA­ŞIK YA­PAR AMA SA­PI­NI OR­TA­YA GE­Tİ­RE­MEZ'' he­sa­bı bu tah­ta ka­şık­la­rı yap­mak­ta in­ce iş­çi­lik is­ter bir sa­nat­tı. Bu sa­na­tı ge­nel­de bi­zim kö­ye gö­re bi­raz da­ha fa­kir ko­nu­mun­da olan El­ma­lı ma­hal­le­sin­de ika­met eden va­tan­daş­lar ya­par, di­ğer köy­lü­le­re sa­tar ve­ya eşi­ne dos­tu­na he­di­ye ola­rak gö­tü­rür­dü.

Di­ğer ta­raf­tan eve çok mi­sa­fir ge­lip ka­şık yet­me­di­ğin­de ba­ba­la­rı­mız pek al­dır­ma­sa da, an­ne­le­ri­miz mah­cup olur­du. Bu ne­den­le ço­cuk­la­rı son­ra­ya bı­ra­kır ve ken­di­le­ri de ye­me­ği su­sak­la (yuf­ka ek­mek­le) ye­me­ye ça­lı­şır­lar­dı.

BRE ADAM BU YA­BA­YI Nİ­YE GE­TİR­DİN? Rah­met­li de­dem il­çe­ye gel­di­ğin­de köy­den bi­riy­le lo­kan­ta­ya gi­der. Lo­kan­ta de­di­ği­mi­ze bak­ma­yın, şim­di­ki gi­bi tür­lü tür­lü ye­mek­ler yok­tur. Ek­se­ri­ya ta­hin, pek­mez­den olu­şur. İki ar­ka­daş ma­sa­ya otu­rur bi­rer ta­bak ye­mek is­ter­ler. Gar­son ka­şı­ğın ya­nın­da bir­de ça­tal ge­ti­rir. O za­ma­na ka­dar ça­ta­lı hiç gör­me­yen de­de­miz '' BRE ADAM KA­ŞI­ĞI AN­LA­DIM­DA, ŞU YA­BA­YI (ÇA­TA­LI) Nİ­YE GE­TİR­DİN?'' di­ye so­rar. O gün bu­gün­dür bu cüm­le ha­la köy­le il­gi­li ya­pı­lan soh­bet­ler­de ko­nu­şul­mak­ta­dır. Ves­se­lam ne­re­den ne­re­le­re gel­dik…

Örf ve adet­le­ri­mi­zi UNUT­MA­YA­LIM… Ço­cuk­la­rı­mı­za an­la­ta­lım ki, SAB­RI öğ­ren­sin­ler.