BAKKALDAN BORÇ ALMA:
Henüz kredi kartları hayatımıza girmemişti. Dolar - Euro bilinmezdi. Eline az çok para geçen ne olur ne olmaz düşüncesiyle ekseriya cumhuriyet altını, gremse alıp bir kuytu köşeye saklardı.
Elinde nakit parası kalmayan vatandaşlar kısa vade de yumurtayla, tereyağı ile uzun vade de ise harmanda ödemek üzere bakkaldan borç para alınır veya veresiye yazdırırlardı. Şimdi ise kredi kartları hayatımıza girdi. Toptan fiyatına perakende satışlar başlayınca bakkalların bırakın borç para vermesini belki kendilerine bile faydası kalmadı.
İLK GECE:
Bazı köylerimizde üç ayların başlangıcı olan ilk geceyi oruç tutmak isteyenlere hatırlatmak ve manevi bir ortam içerisinde köy halkıyla bir araya gelip cami bahçesinde, köy odasında toplu yemek için camiden ''Dikkat dikkat, yarın akşam ilk gecedir. Köy halkına duyurulur'' diye anons yapılırdı. Buna göre yemeğini cami bahçesine alan gelir ve toplu yemek yenirdi.
ÇEYİZ HAZIRLAMA:
Eskiden köy yerlerinde çeyizlerin ayrı bir önemi vardı. Bu nedenle olsa gerek ki analarımız onca işin gücün arasında birde oturur kızlarına nakış öğretebilmek ve el âlem içerisinde mahcup olmamak için çeyizini hazırlamakla uğraşırlardı. Gündüz iş güçleri olduğu için nakışlar ekseriya gaz lambasının ışığında gece yarılarına kadar işlenmeye çalışılırdı. Bazen de akranlar arasında kim önce bitiriyor havası oluşurdu. Diğer taraftan da yeni bulunan nakış örneği öyle herkese verilmezdi. Hazırlanan bu çeyizler özel olarak ceviz ağacından yaptırılan sandıklarda muhafaza edilirdi. Şimdi artık el emeği göz nuru çeyizlerin yerini fabrikasyonlar aldı.
GELİN ODASINI KİLİTLEME:
Arada husumet olan kişiler veya önceki dünürcüler tarafından gelin - damat arasını bozmak için muska, büyü vs. yapanlar olabilir zannıyla gelin odası hazırlandıktan sonra kapısı kilitlenir ve anahtarı kız tarafında muhafaza edilirdi. Gelin odasının gezmeye gelindiği gün ise herhangi bir olumsuzluk yaşanmaması için odada kız tarafından mutlaka uyanık bir nöbetçi bulundurulurdu. Şehirleşme kültürü bu adetleri de bitirdi.
GELİN EVİNİ GEZME:
Eskiden köy yerlerinde kız çocukları ya hiç okula gönderilmez ya da en fazla ilkokulu bitirebilirlerdi. Dolaysıyla kız çocukları ilkokuldan sonra bir taraftan iş güçle meşgul olurken diğer taraftan da çeyiz hazırlığına başlarlardı. Çünkü düğünden bir iki gün önce gelinin çeyizleri oğlan evine gönderilir ve kız evinden gelinin yakınları o çeyizleri düğün günü gelin eve geldikten sonra herkesin bakması için gelinin yatak odasında sergilerlerdi.
Gelin evine geldikten sonra erkekler ayrılır köydeki tüm kadınlar gelinin çeyizine bakmaya gelirdi. Çeyiz göz doldurursa gıpta ile bakılır, kendi kızlarının çeyizleriyle veya yakında düğün olmuşsa o gelinin çeyiziyle karşılaştırılır şayet göz doldurmazsa gelin ve annesi hakkında epey dedi kodu yapılırdı. Çünkü o zamanın şartlarında çeyiz gelin için çok önem arz etmekteydi. Hatta anneler kızlarına dünürcü gelmesini istediği ailelerin yanında kızlarının çeyizlerini ve maharetlerini durmadan överlerdi.
Şehirleşmenin etkisiyle daha doğrusu kız çocuklarının da ilkokuldan üniversiteye kadar okutulmaya başlamasıyla beraber çeyiz işi geri plana düştü. Sınavlar erkek çocukların yaşamından oyunları, kız çocuklarında da çeyizleri de aldı. 'Varsa da sınav yoksa da sınav. Evlilikte iyi meslek sahipleri tercih edilirken, çeyizlere kim bakar' misali artık toplumda da çeyizin de pek önemi kalmadı.