İlahi dinlerdeki kurbanla ilgili emirler, elbetteki öncelikle kutsal kitaplarda geçecektir. Tevrat'ta bunun pek çok örneği vardır. Bu bağlamda Kur'an-ı Kerim'de kurban kelimesi şu yerlerde geçer:
1-Habil ve kabil kıssasında.
2-Müşriklerin putlara yakınlığı ve Hz. Musa'nın bir sarı inek kurban etmesi konusunda.
3-Hz. İbrahim'in oğlunu kurban etmesi mevzuunda.
4-Hz. Muhammed (sav)in kurban kesme emriyle mükellef olması hakkından.
Habil ile Kabil kıssaları:
Kurban mevzuunda ilk öğrenilen kurban, Hz. Adem döneminde oğulları Habil ile Kabil kıssalarında geçmektedir.
Bilindiği üzere Hz. Adem'in eşi Hz. Havva, Cenab-ı Hakk'ın takdiriyle her batında bir kız ve bir erkek olmak üzere ikiz doğururdu. İnsan neslinin çoğalması için Hz. Adem, Allah'ın emriyle bir önceki doğan kızını bir sonraki doğan oğluna, o dönemde doğan kızını da önceki doğan oğluna verirdi. Böylelikle insan nesli çoğalmaya baladı. Nihayet Habil ve Kabil adındaki iki oğlu da büyüdüler. Hz. Adem, Allah'ın emrine uygun olarak nikah merasimini yapmak istedi.
Ancak Kabil, kendisi ile doğan Lebuda'yı almak istedi. Zira Lebu''da, Aklima'dan güzeldi. Onun için Aklima'yı almak istemedi. Hz. Adem, Kabil'e bir çok nasihatlarda bulundu. Bir türlü ikna edemedi. Nihayet kurban adadılar. Kimin kurbanı Allah yanında kabul olursa Lebuda'yı o alacaktı.
Kabil çiftçi idi. Ekinin en kötüsünü kurban olarak takdim etti. Habil'in de koyunları vardı. En güzel koçu kurban olarak sundu. Gökten bir ateş inerek Habil'in kurbanını yaktığı için onun takdim etmiş olduğu kurban kabul edilmiş oldu. Bunun üzerine Kabil, daha çok kıskançlık krizine girdi ve öfkeye kapılarak Habil'i ölümle tehdit etti. Andolsun seni öldüreceğim, dedi ve ilave etti: "Sen, haksız yere beni öldürmek için elini uzatsan da ben yine sana karşılık vermeyeceğim. Eğer beni öldürürsen azabımı çekersin" dedi.
Kabil, kıskançlık duygusunu ve öfkesini yenemedi. Habil'i öldürdü. Bu defa cesedi ne yapacağını düşünmeye başladı. O sırada Cenab-ı Hak, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için bir çift karga gönderdi. Kargalar biri diğerini öldürünceye kadar boğuştular. Sonra katil karga, öldürdüğü karga için bir çukur kazıp onu gömdü. Böylece Kabil de kardeşinin cesedini toprağa gömme usulünü öğrenmiş oldu. İşte bu olay, insanların mezara defnedilmelerine dair, en güçlü delildir.
Bu olayla Hz. Adem'in oğlu Kabil, babasına isyan etti. Kardeş katili oldu. Babasından beddua aldı. Babasından ayrılarak kendisine uyanlarla birlikte başka bir yere yerleşti. İnsan oğullarının bir kısmını sapıklığa doğru sürüklemeye başladı. Böylelikle birbirleriyle geçinemeyen insanlar etrafa dağılmaya başladılar.
Bu dönem, tarihte Yontma Taş Devri'nin başladığı zaman olarak tanımlandırılır. İşte Yontma Taş Devri'nden beri yaşayışları tetkik edilen insanların vahşi hayvanlarla mücadele halinde geçen hayatları, onları kan dökücülüğe sevketmiştir.
Kabil, bu olayla kan dökücülükte çığır açmıştır. Allah'ı inkar edip sapıklıkta öncülük yapmıştır. İlk çağlardan beri devam edip gelen kötülüklerin ve kötü fiillerin öncüsü olarak Kabil bilinmektedir.
Habil-Kabil kıssası, Kur'an-ı Kerim'de Maide Suresi'nde 27. 32. Ayetlerde şöyle anlatılmaktadır.
Maide-27: "Onlara Adem'in iki oğlunun haberini gerçeğe uygun olarak anlat: Hani ikisi de birer kurban sunmuşlar, birinin ki kabul edilmiş, diğerinin ki kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, diğerine, "Andolsun seni öldüreceğim" dedi. O da dedi ki: "Allah, ancak takva sahiplerinden kabul eder.
28: Andolsun ki sen öldürmek için bana el uzatsan bile, ben öldürmek için elimi kaldıracak değilim. Zira ben alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım.
29: Ben diliyorum ki sen benim günahımı hem de kendi günahını yüklenesin, cehennemliklerden olasın.
30: Sonunda içindeki duygular, onu kardeşini öldürmeye itti; onu öldürdü ve böylece hüsrana uğrayanlardan oldu.
31: Ardından Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek yeri eşeleyen bir karga gönderdi. "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten aciz miyim!" dedi, ettiğine de pişman oldu.
32: İşte bundan dolayı İsrailoğulları'na şöyle yazdık: "Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur." Şüphesiz peygamberlerimiz, onlara apaçık deliller getirdiler. Ama bundan sonra da onların çoğu yeryüzünde taşkınlık göstermektedirler."
Bu ayetlerden çıkarılacak fıkhi hükümler konusuna girmek istemiyorum. Onu fıkıhçılara bırakıyorum.