"Gerçekten Allah'ın emrine boyun eğen bütün erkek ve kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, ibadete devam eden erkek ve kadınlar, (iş ve sözlerinde) sâdık erkekler ve kadınlar, sabreden erkekler ve kadınlar, mütevazı erkekler ve mütevazı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve kadınlar; çok zikreden erkekler ve kadınlar var ya, Allah bunlara bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır. (Ahzab 35)
Müslüman güzel ahlaki meziyetlere sahip olan kimse demektir. Peygamberimiz "Güzel ahlâk, Allah'ın rahmetinden sahibinin boynuna takılmış, ucu meleğin elinde olan bir iptir. Melek onu hayra çeker, hayır ise onu cennete götürür. Kötü ahlâk ise Allah'ın azabından sahibinin boynuna takılmış bir iptir ki, ucu şeytanın elindedir. Şeytan onu şerre çeker. Şer ise onu cehenneme sokar."
Müslüman; Her şeyden önce kâlûbelada Rabbine karşı verdiği sözüne sadık kalan, kul ve fani olduğunu hiçbir zaman unutmayan, kulluk vazifelerini elinden geldiğince eksiksiz yerine getirmeye çalışan kimsedir. Müslüman aynı zamanda dünya ve ahiret dengesini iyi Kur an ve Peygamberimizin deyimi ile insanlara da yararlı olan kimsedir. Dinimiz alın terini ve emeği övmüştür. Tembelliğe ve miskinliğe ise asla yer vermemiştir. Müslüman ehlini de (aile efradını da) güzel ahlâki meziyetlere sahip, örnek bir Müslüman olarak yetiştirir. Onlara Allah'ı, emirlerini,  yasaklarını, peygamber sevgisini ve ümmet bilincini öğretir. Kur an-ı nı, peygamberini tanıtarak, ibadetlerle ve camii ile barışık hale gelmesini sağlar.  
Müslüman dininin inceliklerini bilir. Bundan dolayıda haline hareketlerine, davranışlarına ve sözlerine dikkat eder. Kırıcı ve itici değildir. Dedikodu ve gıybet yapmaz. İnsanları arkasından çekiştirip su-i zanda bulunmaz. Çünkü kül hakkının ne demek olduğunu bilir. Nimetlere şükreder, yediğine içtiğine dikkat eder. Kusurları affeder, sırları da ifşâ etmez. Kimsenin, malına canına, namusuna göz dikmez. Hak yemez, hakkını da yedirmez. Kötülük yapmaz, kendisine yapılanlara da engel olamadığı zaman da sabrederek Rabbine havale eder. Müdahale etmesi gerekiyor ise müdahale eder ve kısır çekişmelere de girmez. Hele hıyanet nedir bilmez. Haset edici, kıskanç ve kibirli değildir. Bilerek veya bilmeyerek bir günah işlerse hemen nasuh bir tevbe ile Rabbine sığınır.  
Müslüman kılığı, kıyafeti, ticareti ahlakı, söz ve davranışları ile de örnek insan demektir. Kimse ile alay etmez, yalan söylemez. Fitne çıkarmaktan çok sakınır. Sabırlıdır, sinirlerine hâkimdir. Yıkıcı, itici değil yapıcıdır. Riya ve gösterişten sakınır. Tatlı dilli, güler yüzlüdür, özü ve sözleri birbirlerine uyumludur ve aynı zaman da mütevazıdır. İffetini koruyandır. Yaratılanlara karşı şefkatlidir. Eli açık, cömert ve dürüsttür. Sezai Karakoç  "Müslüman İslam'ı öyle yaşa ki seni öldürmeye gelen sende dirilsin" 
Özü itibarı ile Kur an ve Sünnete göre, Müslüman olmanın gerekleri şunlardır; Güzel ahlâklı, hayâlı, edepli olmak, az ve öz konuşmak, ya hayır konuşmak veya susmak, kimseye eziyet etmemek, doğru söylemek, çok tâat etmek, az kusur yapmak, herkesin iyiliğini istemek, herkese iyilik yapmak, herkese şefkatli ve merhametli olmak. Vakarlı durmak, acele etmemek, kanaat sahibi olmak, şükredici olmak, sabırlı olmak, ince kalpli ve feraset sahibi olmak. Yumuşak huylu olmak, eli kısa ve tamahsız olmak, sövmemek, lanet etmemek, gıybet etmemek, söz taşımamak, kötü söz söylememek, aceleci olmamak, kin tutmamak, haset etmemek, alnı açık olmak, tatlı dilli olmak, sevdiğini ve sevmediğini Allah için sevmek veya sevmemektir. Bunlar mümin olmanın gerekleridir.
Müslümanım diyen bir kimsenin elinden geldiğince, Müslüman kimliğini korumaya çalışması, haktan, adaletten, doğruluktan, dürüstlükten ayrılmaması, Allah'ın emirlerine uyup ibadetlerini düzenli bir şekilde yerine getirip, haramlardan, yasaklardan sakınıp iyilik ve güzelliklerin yeryüzünde hâkim olması için gayret göstermesi gerekir.    
Eğer insanlar inandıkları gibi yaşamazlarsa, yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar. Hasan'ı Basri'ye sahabe nasıldı diye sorarlarda, o "Eğer siz onları görseydiniz bunlar deli derdiniz, onlar da sizi görselerdi bunlar Müslüman değiller derlerdi." Der. İngiliz vatandaşı sonradan Müslüman olan malı, canı ve yaşantısı ile İslam'ı en güzel bir şekilde yaşayan ve hizmet eden Yusuf İslam Müslüman bir ülkeye ilk gezisinde şöyle der "Allah'tan ki Müslümanlarla tanışmazdan önce Kur'an la tanışmışım." 
Milli şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy:
Ah o din nerde, o azmin, o sebatın dini
O yerin, gökten inen dini, hayatın dini
Ölüler dini değil sen de bilirsin ki bu DİN;
Diri doğmuş, duracak dipdiri, durdukça zemin
Müslümanlık nerde? Bizden geçmiş insanlık bile
Âlem aldatmaksa maksat, aldanan yok nafile!
Kaç hakîkî Müslüman gördümse hep makberdedir
Müslümanlık bilmem amma galiba göklerdedir!
Yüce Rabbimiz "Ey iman edenler! Yarın için (ahiret) önden ne gönderdiğinize bakın" (Haşr 18) "Müminler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir, imanları artar" (Enfal 2) 
Müslüman; Allah'a ve ahiret gününe inanan, imanın gereklerini yerine getiren, ibadetlerini huşu içerisinde yapan, bütün iş ve davranışlarında Allah'ın rızasını kazanmayı amaçlayan kimsedir.