Kurban; Yüce Rabbimizin emri olarak, Hz. Âdem den itibaren var olan, onun ilahi emrini yerine getirerek, ona yakınlaşma, onun rızasını kazanma anlamına gelen bir ibadettir. Kurban ile ilgili olarak en ağır imtihana tabi tutulanlar ise Hz. İbrahim, İsmail (a.s) ve onlar üzerinden verilen mesajlardır.  
Hz. İbrahim daha doğmadan önce Nemrut'un ölüm fermanı var. Yüce Mevla onu koruyup daha sonra Nemrut'un karşına dikerek, onu imana davet ettirir. Nemrut "senin şu ibadet etmekte olduğun ve halkı da ona, ibadete davet ettiğin, başkalarına karşı kudretinin ululuğundan ve üstünlüğünden söz ettiğin ilahını gördün mü? Diye sordu"  Aralarındaki uzun konuşmanın sonunda, Nemrut İbrahim (a.s) a sen benden başka ilah edindin. "İlahlar kendisine isyan edenleri ateşle cezalandırır" diyerek mancınıkla onu dağlar gibi alevli ateşin içine attırır. Bu Hz. İbrahim'in canı ile sınavıydı.  "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" (Enbiya 69) İlahi emri gereğince ateş onu yakmamıştır. 
Nemrut "Ey İbrahim! Gördüm ki senin ilahın pek büyükmüş ve kendisinin kudret ve izzeti de aramıza girip seni koruyacak dereceye varmış. Senin Rabbin ne güzel Rab'mış. Ey İbrahim ben senin ilahına kurbanlar takdim edeceğim. Bunu kendisine ibadet ve birliğini itiraf maksadıyla değil, kudretini gördüğüm için yapacağım." Hz. İbrahim "Sen Allah'ın iradesine teslim olmadıkça Allah senin takdim edeceğin kurbanlarını kabul etmez" Nemrut ise "Ben mülk ve saltanatı elden bırakamam dedi."  (Taberi t. 124-125) 
Nemrut Hz. İbrahim'i serbest bıraktı. O da kendisine inananlarla birlikte orayı terk etti. Mısır'a gittiler. Oraya vardıklarında, bu sefer de Mısır kralı Firavun, Hz. İbrahim ve ev halkına musallat olmak istedi. Rabbimiz onları firavunun şerrinden de korudu. Firavun ileride İsmail (a.s) annesi olacak Hacer'i de hediye ederek onları serbest bırakır. Hz. İbrahim Mısır'ı da terk ederek Filistin de Remle bölgesine yerleşirler. (İbni sa'd-Tabakat c1 s47) 
Aradan uzun yıllar geçip Hz. İbrahim'in yaşı hayli ilerlemiş olmasına rağmen eşi Sare den çocuğu olmamıştı. Hz. İbrahim "Allah'ım eğer bana bir evlat bahşedersen sana en kıymetlimi kurban edeceğim diye dua etmişti" Hz. İbrahim'in çocuk özlemi çektiğini gören Sare, Hacer'le evlenmesine müsaade eder. Bu evliliğin sonucunda İsmail dünyaya gelir. Zamanla Sare, Hacer ve İsmail'i kıskanmaya başlar. Sonunda bunları gözümün görmediği uzak bir yere götür ve bırak dedi. Hani iki arada bir derede kalma diye bir tabir vardır. Hz. İbrahim için bir başka sınav başlamıştı. Bir tarafta uzun yıllar beraber olduğu eşi diğer tarafta ise yıllar sonra Allah'a dua ederek bulduğu biricik evladı. "Yüce Allah: İbrahim (a.s) a Hz. Hacer'le İsmail'i Beldei Harama götürmesini vahy etti" (İbn Kuteybe s.16) Hz. İbrahim Hacer'le İsmail'i Mescidi Haramın bulunduğu yere bırakıp gerisingeri dönerken, Hacer validemiz "Yoksa bizi bu ıssız çöle bırakıp gitmeni sana Allah mı emretti?" Diye sordu. İbrahim (a.s) evet deyince, Hacer validemiz "Öyle ise gidebilirsin, Allah bize yeter, bizi himayesiz bırakmaz" Hz. İbrahim ise bir müddet ilerledikten sonra Kâbe'ye doğru yönelerek "Ey Rabbim! Ben zürriyetimin bir kısmını senin mukaddes olan evinin yanında namazlarını dosdoğru kılsınlar diye, ekinsiz (kurak) bir vadiye yerleştirdim. Artık insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyl ettir. Şükretmeleri için onları bazı meyvelerle rızıklandır. (İbrahim. 37) diye dua ederek yoluna devam etti. 
İsmail (a.s) yedi yaşına geldikten sonra, Yüce Yaratanımız Hz. İbrahim'e "Bana bir evlat verirsen en kıymetlimi kurban edeceğim" vadini hatırlatır. En sevdiği hayvanlarından kurbanlar keser ama çağrı devam eder. Sonunda en çok sevdiğinin oğlu İsmail olduğu bildirilir. "İbrahim ona (İsmail'e) 'Yavrucuğum Allah seni kurban etmemi emrediyor ne dersin?' dedi. O'da 'Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap, inşallah beni sabredenlerden bulacaksın' dedi… Şüphesiz bu onun (İbrahim a.s ) için apaçık bir imtihandı. Biz (İbrahim'e) büyük bir kurbanlık vererek (İsmail'i) kurtardık. Sonradan gelenler arasında ona güzel bir at bıraktık. İbrahim'e selam olsun. Emrimize itaat edenleri işte böyle mükâfatlandırırız" (Saffat 100-110) Mevla'mız, Onu önce canla sonrada cananla sınıyor. Can sınavını ateşte vererek çıktı. Ateş onu yakmadı. Aşkını imana, imanını da hayata dönüştürmüş birini ateş yakarmı?   İbrâhîmi bir aşka talip olursanız aşkınızın ateşi Nemrutların yaktığı ateşi söndürecektir. Yeter ki bizler sevgimizde samimi olalım. Allah (cc) burada şu mesajı veriyor. Benim sevgimin önüne hiçbir şeyi geçirmeyin. 
Peygamberlerin bile ağır sınavlardan geçirildiğini görüyoruz.  "Onların (kurbanlarınızın) ne etleri nede kanları bize ulaşır; sadece sizin takvanız ulaşır…" (Hac 37)  Kurban, insanın Allah'a yakınlaşmasını sağlayan bir ibadet olup, kurban bayramı günlerinde (belli bir vakitte) kurban olma şartlarını taşıyan hayvanların usulüne uygun bir şekilde Allah'ın emrini yerine getirme ve onun rızasını kazanma amacı ile kesilir. "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes." (Kevser 2) Peygamberimiz de "İmkânı olup da kurban kesmeyen bizim namazgâhımıza yaklaşmasın" (İbni Mace Edâh. 2)  buyurmuştur. Bir Müslüman'a düşen görev, Rabbimizin lütfettiği nimetlere, şükran duygusu içerisinde, imanın gereklerini yerine getirmesidir. Şükür Allah'ın emirlerini yerine getirmek ve vermiş olduğu rızk ve nimetlerini paylaşmak (infak)la olur. Yoksa sadece lafla Allah'ım sana şükürler olsun demekle şükredilmiş olmaz. Kurban Hz. İbrahim'in Allah'ın iradesini yerine getirme konusundaki samimiyetinin, İsmail (a.s) ın da Allah'ın emri karşısındaki teslimiyetinin ifadesidir. Kuran'ın bu mesajlarını dikkatli okuyup, doğru anlayıp, iyi değerlendirip amacına uygun bir şekilde kurbanlarını kesen, bayramın gereklerini yerine getirenlere selam olsun.
Tüm müslüman kardeşlerimizin kesecekleri kurbanlarının, Mevla'mız katında takva mertebesine yükselmesini canı gönülden diliyor, şimdiden bayramlarınızı kutluyor, sevdiklerinizle birlikte, sevgi ve kardeşlik duyguları içerisinde daha nice bayramlara kavuşmanızı diliyorum.