Geç­ti­ği­miz Cu­mar­te­si-Pa­zar ge­ce­si ilk de­fa içe­ri­sin­de oku­ma, şi­ir ve söy­le­şi­nin ol­du­ğu bir et­kin­li­ğe ka­tıl­dım.
Ka­tı­lım­cı­lar ara­sın­da Ömer Ars­lan(İl Kült. ve Tu­rizm Müd.) ve Tu­rhan Can­dan'ı (Be­le­di­ye Başk.Yard.) gö­rün­ce prog­ra­mın İl Kül­tür ve Tu­rizm Mü­dür­lü­ğü ile Ço­rum Be­le­di­ye­si ta­ra­fın­dan or­ga­ni­ze edil­di­ği an­la­şı­lı­yor­du.

Ge­ce­nin 23.00'nde baş­la­yıp 03.00'e ka­dar sür­me­si plan­la­nan "Kü­tüp­ha­ne­de Bir Ge­ce"ye ka­tı­lıp-ka­tıl­ma­ma ko­nu­sun­da nef­sim­le uzun sü­re mü­ca­de­le et­tim. Çün­kü ar­tı ve ek­si­si­ni dü­şü­nü­yor, ba­na kat­kı­sı­nı sor­gu­lu­yor­dum. So­nun­da ka­tıl­dım.

Açık­ça­sı et­kin­li­ğin na­sıl baş­la­yıp ge­li­şe­ce­ği­ni de me­rak edi­yor­dum.
Ha­san­pa­şa Halk Kü­tüp­ha­ne­si'ne var­dı­ğım­da et­kin­li­ğin bi­rin­ci eta­bı baş­la­mış­tı bi­le. Her­kes ses­siz­ce ki­tap oku­yor­du. Ba­na da iki ki­tap ver­di­ler; bi­ri­ni seç­tim ve ses­siz­ce oku­ma­ya baş­la­dım. İyi ki iki ki­tap­tan bi­ri­ni ter­cih et­mem ge­rek­ti yok­sa o ka­dar ki­tap içe­ri­sin­de han­gi­si­ni se­çe­cek­tim; o mu, bu mu dö­ner du­rur­dum.
Ge­ce­nin o saa­tin­de Kü­tüp­ha­ne­de bu­lun­mak, yüz­ler­ce ki­ta­bın ha­va­sı­nı kok­la­mak, ki­tap ko­ku­la­rı ara­sın­da bir ki­ta­bın ka­ba­ğı­nı açıp san­ki ka­pı­sı­nı aç­mış gi­bi ona mi­sa­fir ol­mak fark­lı bir duy­guy­du.
Sa­nı­rım bir sa­at son­ra gi­bi "oku­ma­yı bı­ra­kı­yo­ruz" de­di ön sı­ra­lar­dan Tu­rhan Can­dan.
Bun­dan son­ra şi­ir­le­rin oku­na­ca­ğı ikin­ci fas­la geç­tik.
Doğ­ru­su ben, şi­ir­den ön­ce "oku­ma"dan el­de edi­len ürün­le­rin pay­la­şı­mı ola­bi­lir di­ye dü­şün­müş­tüm. Bel­ki de sı­nav gi­bi al­gı­la­nıl­ma­sın di­ye böy­le bir yo­la baş­vu­rul­ma­mış ola­bi­lir.
Et­kin­li­ğin sey­ri Tu­rhan be­yin mo­de­ra­tör­lü­ğün­de de­vam et­ti. Şi­ir oku­mak is­te­yen­le­rin ta­ma­mı­na söz ve­ril­di. Şi­ir son­ra­sı an­lam­lı söz­ler ve kı­sa hikâye­ler de pay­la­şıl­dı. 
Bi­za­ti­hi Tu­rhan bey, Er­dem Ba­ya­zıt'ın o meş­hur "Sa­na, Ba­na, Va­ta­nı­ma, Ül­ke­min İn­san­la­rı­na Da­ir" uzun şi­iri­ni ez­be­re oku­du.

Müs­lü­man yü­rek­ler bi­li­rim da­ha 
Kız­dı mı ce­hen­nem ke­si­lir sev­di mi cen­net 
El­ler bi­li­rim ha­şin hoy­rat mert 
Alın­lar gör­mü­şüm ki va­ta­nı­mın coğ­raf­ya­sı­dır. Her kı­rı­şı­ğı so­ru­la­cak bir he­sa­bı, her çiz­gi­si ta­rih­ten bir yap­ra­ğı an­la­tır. 
Bü­tün bun­la­rın üs­tü­ne 
Hep­si­nin üs­tü­ne sev­da söz­le­ri söy­le­me­li­yim 
Va­ta­nım mil­le­tim tüm in­san­lar kar­deş­le­rim 
Son­ra sen gel­me­li­sin di­li­min ucu­na adın gel­me­li 
Adın kur­tu­luş­tur ama söy­le­me­me­li­yim 
Can ku­şum, umu­dum, ca­nım sev­gi­lim.
Ke­za Ömer Ars­lan da­yı­sı­nın "bir şeh­rin se­nin ola­bil­me­si için o şeh­rin se­nin­le ko­nuş­ma­sı la­zım" sö­zü­nü ak­tar­dı. Ar­ka­sın­dan da Ca­hit Sıt­kı'nın "mem­le­ket is­te­rim" şi­iri­ni ses­len­dir­di.

Mem­le­ket is­te­rim
Ya­şa­mak, sev­mek gi­bi gö­nül­den ol­sun;
Olur­sa bir şikâyet ölüm­den ol­sun.
Da­ha pek çok şi­ir okun­du, gü­zel söz­ler di­le ge­ti­ril­di. Ar­ka­sın­dan ik­ram mo­la­sı ve­ril­di. Rad­yo7 su­nu­cu­la­rın­dan Ven­har Sa­ğı­roğ­lu bek­le­ni­yor­du söy­le­şi için. 01.30 iti­ba­rıy­la Kü­tüp­ha­ne'den ay­rıl­mak du­ru­mun­da kal­dım.
Ba­şa dö­ne­rek, oku­du­ğum ki­tap­tan si­zi na­sip­len­dir­mek is­te­rim.
Ki­tap: Ana­do­lu'ya Adı­nı Ve­ren Ka­dın­lar / Gü­le­nay Pı­nar­ba­şı
"Ana­do­lu" is­mi ne­re­den gel­mek­te­dir.
Baş­köy Ka­le­si'ni Rum­lar­dan al­mak için se­fe­re çı­kan Sul­tan Ala­ad­din Key­ku­bat, or­du­su ile Kı­zıl­ca­ha­mam Taş­lı­ca Kö­yü'ne uğ­rar, mo­la ve­rir. Ko­ca­sı öl­müş Kır­mı­zı Ebe, bir bak­raç ay­ran ala­rak as­ker­le­re ik­ram eder. Ay­ra­nı ko­ru­da­ki taş olu­ğa dö­ke­rek da­ğıt­ma­ya baş­lar. "Dol­du­run ga­zi­le­rim, dol­du­run yi­ğit­le­rim di­ye ses­le­nir. As­ker­ler de ay­ran yet­me­ye­cek­miş zan­ne­de­rek "ver ana, ana do­lu ver, do­lu ana" di­ye ade­ta yal­va­rır­lar.
Bu kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma sü­re sü­re, te­ker­le­me ha­lin­de zi­hin­le­re yer­le­şir. Bu mu­hab­bet ve şef­ka­tin anı­sı­na bu top­rak­lar bun­dan böy­le "Ana­do­lu" ola­rak anıl­ma­ya baş­lar.
Kır­mı­zı Ebe'nin bu azı çok et­me ke­ra­me­ti Sul­tan'ın ku­la­ğı­na ka­dar gi­der.
"Di­le ben­den ne di­ler­sen Ana" der.
"Sağ­lı­ğı­nı di­le­rim" de­me­si­ne rağ­men Sul­tan ıs­rar edin­ce:
Sır­tı­na sar­dı­ğı uyu­yan yav­ru­su­nu işa­ret ede­rek "bu yav­rum için yi­ye­cek-içe­cek, bü­yü­yün­ce kâfi­re kar­şı ga­za yap­ma­sı için du­anı­zı di­le­rim" der.
Ala­ad­din Key­ku­bat, Taş­lı­ca Kö­yü ve ci­va­rı­nı Kır­mı­zı Ebe'ye da­ha doğ­ru­su oğ­lu Oruç Ga­zi'ye vak­fe­der, köy­den ver­gi alın­ma­ma­sı için fer­man bu­yu­rur. Cum­hu­ri­yet dö­ne­mi­ne ka­dar köy­den ver­gi alın­ma­mış.
...
Bu et­kin­li­ğin İs­tan­bul'da ya­pıl­dı­ğı ma­lum. Ki­ta­ba kar­şı il­gi­yi ar­tır­ma­sı ba­kı­mın­dan ori­ji­nal bir et­kin­lik. Ya­pıl­dı­ğı za­man ve me­kan da dik­kat çe­ki­ci. Bu et­kin­li­ğin ger­çek­leş­me­si­ni sağ­la­yan İl Kül­tür Tu­rizm Mü­dür­lü­ğü ve Ço­rum Be­le­di­ye­si yet­ki­li­le­ri­ne ger­çek­ten te­şek­kür borç­lu­yuz.
Ves­se­lam.