ALEVİ BEKTAŞİ KÜLTÜRÜNDE HIZIR
Bir gün Zeynelâbidin, Azraile şöyle bir soru sordu.
Yâ Azrail imanı ikrarı düzgün olan dört kapı kırk makamı, on iki farz-ı kifayeyi eksiksiz bilen talibin canını nasıl alırsın:
Yâ İmam elimde olan ecel defterine bakarım ki o mübarek talibin eceli yaklaşmış, hemen ilahi Rabbü'lâlemine münacaat ederim, Hak Teâlâ Hazretlerinden:

-Yâ Azrail o ism-i Şah kuludur, ona ölüm vaktinde öyle yaklaş ki, seni ikrar verdiği piri sansın, diye nida gelir. Bendeniz de Şâh-ı eflakden bir taç giyer, al, yeşil, kırmızı ile donanıp, hayat çeşmesine varıp rahmet suyuna girer, Hakk'a şükreder, tecellâ temenna edip secdeye kapanırım. Sonra pirimiz Şâh-ı Merdana varır, bir hayır duasını alırım. Şah-ı Merdân: Canını almak üzere vardığın İsm-i Şah talibidir, onun yanına nur ol da öyle var diye buyurur. Sonra Hatemü'n Nebi Muhammed Mustafa Hazretlerinin yanına varırım, hayır duasını alırım. Bana Yâ Azrail, Varacağın kul İsm-i Şah talibidir. Gel sana nazar edeyim de baştan aşağıya nur ol der. Bana nazar eder ben de baştan aşağı nur olurum. Sınra da on iki İmama niyaz ederim. Şah bir gülbank okur hepsine secde ederim.

Hızır (as) Ey kardeşim Azrail, kerem eyle de o kulun ruhunu bizim makama uğrat, der. Ben de o kulun makamına gelir, piri sıfatında görünür, secde kılarım. Beni kendi piri sanır. Sonra o kula ey mübarek Tanrı dostu, Sana Hızır'ın aşkı niyazı var, ömrün sona erdi, gel şimdi Şâh'a gidelim, derim. O kul da bendenize:

-Ey iki gözümün nuru pirim Şah-ı Merdan bana biraz mühlet ver de herkesten sevgili musibim var onunla helallaşayım, der. Üç saat müsaade ririm, herkesle ayrı ayrı helalleşir. Sonra ey Tanrı dostu vaden sona ermiştir, derim. O anda ruhu cesedden çıkar, ebediyete doğru yola koyulur. Hızır Nebi'nin ebedilik evine gideriz. O ruh ey Şah burası hangi makamdır, diye sorar. Ben de burası kimse için yapılmış bir makam değildir derim. O kul makamımıza gidelim, der. Ben de: Gelmek iradeyle, gitmek icazetle olur derim. Sonra Hızır (as), Safa geldin ey aziz ruh,  sende Hakk'ın kokusu var, der. Ben senden nasıl ayrılırım diye inleye inleye ağlamaya başlar. Hızır (as) ağlayarak makamına gider. Biz ikimiz ise yüzümüzü Allaha döndürerek ebediyet yolculuğuna devam ederiz.[42]