Milletleri yükselten şey millî mefkûrelerdir. Millî mefkûresi (ülküsü) olmayan milletler gerilemeye, hiç değilse yerinde saymaya mahkûmdur. Millî ülküsü olmayan milletler uygarlıkta yükselmiş olsalar da başka milletlerin gölgesi olmaktan kurtulamazlar. Millî mefkure her zaman milletin kahramanları tarafından ülkü haline getirilmiş olmaz. Mefkûrenin fikir olarak millete heyecan vermesi için o milletin fertlerinin zihninde ve gönlünde yaşaması gerekir. Roma İmparatorluğu dünyaya hükmetmek sevdasında idi. Çünkü her Romalının kalbinde kendi milletinin üstünlüğü, diğer milletlere hükmetmek arzusu vardı.
Araplar İslâmiyet mefkûresiyle hareket etmeselerdi İran'ı yıkıp Bizans'ı sarsan büyük imparatorluğu rüyalarında bile göremezlerdi. Cengiz ve Timur istilâlarını sadece zamanın uygunluğuna ve bunların dehasına bağlamak güçtür. Osmanlı İmparatorluğu da aynı sebeplerle yükselmiş üç kıtaya hükmetmiştir. Tarihin bize gösterdiği örneklerden alacağımız dersler vardır: "Millî mefkûreler aktiftir dışa dönüktür. Yakın, tarihe ve günümüze bakarsak bunun örneklerini görürüz. Eğer karşısındaki millet Türk milleti olmasaydı küçük Yunanistan bile büyük Yunanistan olacaktı.
Hayat mücadelesi içinde yeryüzünde her milletin arzusu dünyada etkili olmaktır, milletler bu arzu ile asırlardır çarpışıyorlar. Medeniyet ilerledikçe insanlığın gelecekte, milletlerin kardeş olacağı düşüncesi bir rüyadır. 15 Temmuz kalkışmasının temeli dinler arası diyalog uydurmacası ile insanların kardeş olacağı hikâyesiyle Türkiye'yi pasifize etme politikasıdır. İnsanlık ve kardeşlik propagandası yapan milletlerin amacı, silâhla yenemedikleri geri kalmış milletlere karşı uyguladıkları bir propagandadır.
İslam aleminde Hristiyanlık dininin propagandasını, İngiliz, Alman, Fransız, Amerikan misyonerlerinin Osmanlı İmparatorluğunu yıkmak için bir araç olarak kullandıklarını hatırdan çıkarmamak gerekir. Bu dış güçler bir yandan silahsızlanma demeçleri verirken diğer yandan topu, tüfeği, atomu gazı mikrobuyla silahlanıyorlar. Mondros Mütareke yıllarında, Türkiye'de yaşayan azınlıklara bağımsızlık vermek isteyen İngiltere, kendi menfaati adına; bağımsızlık isteyen İrlandalıları imha etmekten çekinmemiştir. Suriye'yi Osmanlıdan kurtardığını düşünenler şimdi sadece bu ülkeyi değil bütün Ortadoğu'yu tahrip ediyorlar. Bu durum karşısında Türkiye, işgalcilerin yanında yer alıp zulme ortak olamaz.
Sadece savunmaya dayalı politikalar ülkü değil miskinliktir. Türkiye bu politikanın yanlışlığının acısını çekmiştir. 1974 Kıbrıs Harekatı ile soydaşlarımızın katliamını durduran Türkiye'ye ABD yıllarca silah ambargosu uygulamıştır. Tarihin her döneminde büyük rol oynayan Türkiye, Belçika, Hollanda, İskoçya vs. gibi olmayı milli mefkure olarak düşünemez. Güçlü ordusu sanayisi olmayan milletler himaye altında kalmaya mahkûmdur. Biz manda ve himayeyi 1919 yılında reddetmiş bir millet olarak dış politikada aktif olmak durumundayız. Türkiye'nin günümüzde yürüttüğü proaktif politika bunun için gereklidir yerindedir Milli ülkü bunu gerektirir.