İnsanî duyguların, merhamet hislerinin, yaratılanlara şefkat elinin çoğaldığı ramazan ayındayız. İslam sadece vicdanlara hapsedilen bir din olmayıp, her inanılan şeyin eyleme dökülmesini isteyerek hayırda ve iyilikte yardımlaşmamızı ve yarışmamızı ister.

Cennette Hz. Âdem ve Havva'yı şeytanın kandırarak Allah'ın yasağını çiğnetmesi üzerine (bu konu ile ilgili ayetlerin geneline baktığımız zaman) üzerlerindeki manevi perde düşmüş ve Yüce Yaratanımızın da onlara neden yasağıma uymadınız sorusuna: Allah'ım biz kandırılanlardan ve nefislerine zulüm edenlerden olduk, bizi affet, bizi bağışla demişlerdi. Rabbimizde madem kandırıldığınızı söylüyorsunuz, affedilmenizi istiyorsunuz o halde sizi yeryüzüne indireceğim, sizi ve neslinizi imtihan edeceğim buyurmaktadır.

Kur'an da dünyaya gönderilişimizin amacının imtihan olduğu ve sorumluluklarımızın olduğunu görmekteyiz. "Siz başıboş ve sorumsuz olarak yaratıldığınızı ve tekrar yeniden diriltilip hesaba çekilmeyeceğinizi mi zannediyorsunuz?" (Mü'minun 115) "Siz iman ettik demekle, imanın gereklerini yerine getirmeden ve imtihana tabi tutulmadan cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz?" (Ankebut 2) Yüce Rabbimiz bizleri imtihan sürecinden geçirdiğini ve her şeyden hesaba çekileceğimizi bildirirken, sorumluluklarımızın da neler olduğunu ilahi kitaplar göndererek, Peygamberlerde bizzat yaşayarak bize örnek olmuştur. Kur'an-ı Kerim'e baktığımız zaman sorumluluklarımızın başında sağlam bir imandan sonra ibadetlerin geldiğini görmekteyiz. İbadet denildiği zamanda ilk akla gelen ibadet namazdır.

İbadetlerin başında namaz gelir. İslam beş temel esas üzerine kurulmuştur. 1. Namaz olarak zikredilir. Kur'an-ı Kerim'de otuz iki yerde zekatla birlikte olmak üzere 99 ayrı ayette namazın farziyeti bildirilmektedir. Bu da aynı zamanda Allah'ın 99 ismine (Esmâül Hüsna) tekabül etmektedir. Beş vakit namaz Mekke'de miraç gecesinde farz kılınmış, Cebrail'in öğretmesi ile ilk defa öğle namazı ile başlamış ve buluğ çağına giren her müslümana da beş vakit namaz farz kılınmıştır. Yine Kur'an-a baktığımız zaman diğer Peygamberlere ve kavimlere de namazın farz kılındığını görürüz. "Onları (Peygamberleri) emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahy ettik" (Enbiya 73) "(Musa'ya denildi ki:) …Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl" (Tâhâ 14) (İsa dedi ki:) "Nerede olursam olayım, o beni mübarek kıldı yaşadığım sürece bana namazı ve zekatı emretti" (Meryem 31) " Namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz, müminler üzerine vakitleri belli bir farz olmuştur." (Nisa 103) "Aile fertlerine namazı emret kendinde ona ısrarla devam et" (Tâhâ 132) "Namazı gereği üzere kılın, zekatı verin ve Peygambere itaat edin ki; ilahi rahmete kavuşturulasınız" (Nur 56) Mü'minun suresinin ilk 10 ayetinde ise Müslümanların vasıfları şöyle özetlenmektedir. "Gerçekten mü'minler kurtuluşa ermiştir; onlar ki namazlarında huşû içerisindedirler. Boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler, zekatlarını verirler, iffetlerini korurlar, helalin dışına çıkmazlar, emanetlerine ve ahiretlerine riayet ederler ve yine onlar ki namazlarına devam ederler."

Peygamberimiz de ashabına "evinin önünde bir akarsu olan ve günde beş defa o suda yıkanan bir kimsede kir kalır mı diye sorar." Ashap da hayır ey Allah'ın resulü deyince "İşte günde 5 defa abdest alan bir kimse maddi kirlerden, abdestten sonra kıldığı namazla da maddi dünyanın kirlerinden ve günahlarından kalbini ve gönlünü arındırır, hem ruhen hem de bedenen tertemiz olur." buyurur. Peygamberimiz "Namaz dinin direği mü'minin de miracıdır." Bu şu demektir: Namazsız din binası ayakta durmaz. Namaz kılmadan ölen ve cennete gideceğini hayal eden bir kimse ahirette hayal kırıklığına uğrar. "O günahkârların, (Kıyamet günü) Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, 'Rabbimiz gördük, duyduk, şimdi bizi (dünyaya) geri gönderde, salih ameller işleyelim, artık kesin olarak anladık' diyecekleri zamanı bir görsen!" (Secde 12) Mü'mini yükseltecek ve yüceltecek olan, Allah'a ulaştıracak, cennete ve Cemâlullah'a kavuşturacak olan namazdır.

Sadece namaz kılmak yeterlimidir? Kur'an-ın deyimi ile namazlar huşû içerisinde kılınmalıdır. Kıldığımız namazlarımız hayatımıza yansımıyorsa, ahlakımızı güzelleştirmiyorsa, kötülüklerden, günah ve haramlardan korumuyorsa, kalbimizde, gönlümüzde merhamet ve şefkat hâleleri meydana getirmiyorsa, infak (Zekat, fitre, sadaka, ödünç verme, insanların sıkıntılarını giderme vb.) duygusunu geliştirip hayatımıza yansıtmıyorsa o namaz amacına ulaşmamış demektir. Namaz yatıp kalkmaktan ibaret olan bir ibadet değildir. Yüce Yaratanımızın bizim ibadetlerimize ihtiyacı mı var? Yoksa bizim mi ona ihtiyacımız var. Sadece gözlerimizin şükrünü eda etmek için anlımızı secdeden kaldırmasak, o bile az gelir. "Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar." (Mâûn 4-5) Buyurulur.

Ey rabbimiz nefsimizin ve şeytanın şerlerinden, vesveselerinden ve tuzaklarından sana sığınır, her şeyimizle ramazanı en iyi bir şekilde değerlendirerek  sana layık kullardan olmamızı dileriz.