Mü'minun sur. İlk ayetinde mü'minlerin vasıfları sayılırken "Onlar ki namazlarını huşu içerisinde kılarlar"  Namazda huşuyu yakalamanın birinci yolu güzel bir şekilde abdest almakla başlar. Peygamberimiz namaz vakti girmeden önce abdestini alarak namazı şevkle bekler ve vakit geldiğinde de "Ya Bilal kalk, ezan oku, kamet getir ve bizi rahata kavuştur." Buyururdu. 
Namazda huşuyu yakalamanın diğer yoları ise namazı yavaş kılarak rükünlerini yerli yerine oturtulmasını sağlamaktır. Huşuyu yakalamada önemli etkenlerden biri de Namaz kılarken sanki son namazımızmış gibi kılmak, ölüm gerçeğini sıklıkla hatırlamak, namazda okunan ayetlerin manalarını düşünmek, sureleri ayet ayet ve tane tane güzel bir şekilde üzerine basarak doğru düzün okumaktır. 
Geçmiş yıllarda bir delikanlıyı babası Trabzon'da Kur'an okumayı öğrenip hafız yetişmesi için bir Kur'an kursuna yerleştirir. Aradan birkaç ay geçtikten sonra o genç Çorum'a gelmek üzere yola çıkar. Gelirken de Samsun'da babasının bir arkadaşı vardır. Oraya uğrayarak bir gece misafir kalır. Akşamda orada Kur'an-ı Kerim okur. İşe daha yeni başladığı için birçok şeyi yanlış okur, harfleri doğru düzgün telaffuz edemez. O sırada içeride ev sahibinin çocuğu ağlar. Ev sahibinin hanımı da hafızdır. O genç delikanlının yanlışlarına dayanamayarak sesini de biraz yükselterek "Çocuk sus ağlama, içerdeki Kur'an okuyanın Kur'an-ın kafasını gözünü kırdığı gibi bende senin kafanı gözünü kırarım." Diyerek içerdekine önemli bir mesaj gönderir. Namazda ayet veya sureleri okurken kafasını gözünü kırmamak bir şeyleri ufalar gibi yapmamak gerekir. 
Bazen camide 4 rekâtlı bir sünneti kılarken siz daha 2. rekâtta iken bazıları bitirerek selam veriyor. Namazda okunan surelerin nasıl okunduğunu sizler tahmin edin. "Kur'an-ı ağır ağır, güzel güzel oku." (Müzemmil 4) Peygamberimiz kutsi bir hadiste namaz (Fatiha) benimle kulum arasında ikiye bölünmüştür. Kuluma ait olan kısmı kulumun istedikleridir." Buyurmuştur. Bildiğimiz gibi Fatiha'nın bir kısmı dua mahiyetindedir. Dikkat etmemiz gereken konulardan biride, Namaz kılarken önümüzden birilerinin geçmesi gerekiyorsa oraya bir sütre koymak gerekir. Yine namazda secde edilecek yere bakmak gerekir. "Peygamberimiz namaza durduğunda başını öne eğer ve secde ettiği yere bakardı." (Hz. Aişe). Sadece namazlarını kabede kılanlar, kabeye bakarak namazlarını kılarlar.
Amr bin As Resulüllaha "Ey Allah'ın resulü şeytan benim namazım ve kıraatim arasına giriyor ve şaşırıyorum" Der. Peygamberimiz de "Bu şeytandır. Bunu hissettiğin zaman istiazeyi (Euzü besmeleyi) oku." Der. Amr bin As "Bunu yaptım ve şeytandan kurtuldum." Diyor. Namazı huşu içerisinde kılabilmenin yollarından biriside namazın önemini idrak etmektir. Peygamberimiz "Müslüman bir kişi namaz vakti yaklaştığında, güzelce abdest alır. Namazını huşu içerisinde güzel bir şekilde eda ederse, büyükler hariç o günkü bütün günahları affedilir." (Müslim)  
Namaz kılarken peygamberimizin ve Allah dostlarının namazlarında ki hallerini de düşünmek ve örnek almaya çalışmak gerekir. Secde de dua edebiliriz, zira peygamberimiz  "Kulun Rabbine en yakın olduğu an secdede ki anıdır. Öyle ise secdede çok dua edin." Buyurmuştur. Yine eğer namazla yemek aynı ana tesadüf etti ise önce yemeği yemek gerekir. Zira aklımız oraya takılarak huşuyu kaçırabiliriz. Peygamberimiz de "Yemek hazırsa veya abdest konusunda sıkışık bir durum varsa namaz olmaz." (Müslim) Namazda iken sağa sola da bakmamak gerekir. Bununla ilgilide peygamberimiz "Namazda kul sağa sola bakmadığı sürece Allah o kul'a yönelir, kul sağa sola baktığı zaman Allah ondan yüz çevirir" (Ebu Davut). Namaz kılan bir kimse tekbirle başladığı miraç yolculuğunu dinin temeli sayılan şahadetle en güzel bir şekilde tamamlamalıdır.  
Namazlarını güzel ve düzenli bir şekilde sürekli hale getirerek, manevi olarak ondan gıdalananlar, namazdan hiçbir zaman usanmazlar ve bıkkınlık getirmezler. Tam tersine ona hiçbir zaman doyamazlar ve namaz vakitlerini önceden hazırlık yaparak 4 gözle beklerler. Buna ek olarak da daha çok sevap kazanabilmek için yollar arayarak teheccüd, evvabin gibi nafile namazlar kılmak sureti ile ömrünü adeta ibadet ipleri üzerinde bir dantel gibi örmeye çalışarak içinde yaşadığı nurlardan, ruhunu kavrayan manalardan ayrılmak istemez ve ibadetlerin Kur'an da vaat ettiği güzelliklere koşmaya çalışırlar.  
Peygamberimiz hiçbir gölgenin olmadığı o dehşetli mahşer gününde Allah'u Teala 7 sınıf insanı arşın gölgesinde gölgelendireceğinin müjdesini veriyordu. Onlardan birisinin de genç yaştan itibaren aklı ve gönlü mescitlerde  (Camilerde) olanlar buyuruyordu. 
Bizler namazlarımızda niyetlerimiz ve halisane gayretlerimizle en iyinin ve en mükemmelin peşinde olduğumuz müddetçe Allah'ın izniyle yaratılış amacımıza uygun olan hedefe ulaşırız. Halisane niyetlerimizle en mükemmelin peşinde olduğumuz sürece hedefe ulaşamasak bile niyetlerimizle hedeflediğimiz şeyleri her zaman yakalama fırsatlarımız olabilir. Onun için ümit var olmak ve doğru bildiğimiz hak yolda yılmadan, usanmadan devam etmek gerekir. Hedeflediğimiz amaca ulaşmada en önemli etkenlerden biride niyet etmek, gayret etmek ve ümit var olmaktır. Şunu unutmamak gerekir ki Allah'ın rahmet, bereket ve mağfireti sonsuz ve sınırsızdır.
Halisane niyetlerle düşünerek, yaşayarak, amellerini en güzel bir şekilde huşu içerisinde yerine getiren ve Rabbimizin vâd ettiklerinden yararlanan kullardan olmayı dileriz.