Namazın uhrevi boyutuna baktığımız zaman, cennete iman ve salih amellerle girilir. Kur'an da ve hadislerde bahsedilen cennette ki derece ve makamlar ise salih amel ve niyetlerle şekillenen takvaya göredir. Kur'an-a göre takvaya erişebilmenin yolları da namazdan geçer. İbadetler olmadan ise takvaya erişmek mümkün değildir. 
Ahirette namaz sınavını geçenlerin diğer bütün sınavları da kolayca geçebileceğine dair çok sayıda hadis vardır. Düzenli bir şekilde huşu içerisinde namazlarını kılarak gereklerini hayatlarına yansıtanlara ise, cennet nimetleri ile mükâfatlandırılacaklarının müjdeleri Kur'an ve hadislerde sabittir. Namazın insanlara sağladığı faydalardan birisi de günahlara kefaret olması ve günahların silinmesine vesile olmasıdır. 
Peygamberimiz zamanında bir kişi işlemiş olduğu bir günah yükünden kurtulabilmek için önce Hz. Ömer'e sonra Hz. Ebubekir'e gider. Onlardan bir cevap alamayınca da peygamberimize giderek durumunu anlatır. Peygamberimiz sorulan bir sorunun cevabı Kuran da varsa cevap veriyordu, yoksa ilahi vahyin gelmesini bekliyordu. O anda ilahi vahiy gelerek "Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri (günahları) giderir. Bu, öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır." (Hûd 114) nazil olur. Adam "Ey Allah'ın resulü bu benim için mi?" diye sorar. O da "Ümmetimden kim bunu yaparsa onun içindir." Buyurur. Bazı ayetler bazı olay, hadise veya soru üzerine nazil olur ama hükmü umumidir. 
Rebia bin Ka'b El Eslemi: "Peygamberimizin de bulunduğu bir toplulukla yolculuğa çıktık. Akşam olunca bir yerde konakladık. Gecenin geç vaktinde baktım peygamberimiz teeccüt namazına kalktı. Hemen bende kalktım ve peygamberimize abdest alması, namaz kılacağı yaygının hazırlanması gibi hususlarda ona yardımcı oldum. Peygamberimiz çok memnun oldu ve benden bir istekte bulun dedi. Bende 'Ey Allah'ın Resulü cennette sana komşu olmayı dilerim' dedim. Peygamberimiz 'Başka bir şey iste.' Bende bunu istiyorum dedim. Bunun üzerine Allah Resulü 'Sende bol namaz kılarak bana yardımcı ol' buyurdu." Diyor.
Peygamberimiz kızı Fatıma validemize de aynı şekilde kızım Fatıma kalk namazını kıl. Ruzu mahşerde seni kurtaracak güzel ameller yapmaya bak. Peygamber kızı olman bile seni kurtarmaz." Demişti. Benim veya bizim namazımız kılındı, orucumuz tutuldu veya Allah'ın rahmeti büyüktür. Allah affeder gibi sözlere sığınanların geçerli hiçbir mazeretleri olmadığı gibi Allah indinde de bir anlam ifade etmez. Hiç kimsenin bir başkasının yerine namazını kılmaya veya günahlarını affetmeye yetkisi yoktur. "Ve bir günden sakının ki, o günde hiç kimse başkası namına bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez. Onlar hiçbir yardım da görmezler." (Bakara 123) "…O'nun izni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir?" (Bakara 255)  Referans kaynaklarımız olan Kur'an ve sünnete baktığımız zaman amelsiz cennete girmek mümkün değildir. 
Peygamberimiz: "Kıyamet günü kulun ilk hesaba çekileceği şey onun namazıdır. Namaz'ı iyi ise diğer amelleri de iyi olur. Namazı güzel değilse diğer amelleri de bozuk olur." (Taberani)  Peygamberimiz "Allah'u Teâlâ 5 vakit namaz kılmayı emretti. Bir kimse güzel bir şekilde abdest alıp, namazını da vaktinde eda edip rükûlarını, huşularını tam olarak yaparsa Allah (c.c) onu affedeceğine söz vermiştir. (Ebu Davut- Nesai) 
Bu konu ile ilgili hadislerden bazıları şöyle: "Allah'ın emrettiği gibi abdesti tam alıp da 5 vakit namazını güzel bir şekilde eda eden hiçbir Müslüman yoktur ki,  kıldığı namazların arasında ki günahları için birer kefaret olmamış olsun." (Müslim) "Günahlarımızı silecek ve cennette ki derecelerinizi arttıracak şeyleri söyleyeyim mi? Orada hazır olanlar, evet ey Allah'ın Resulü dediler. Peygamberimiz de 'Abdest alırken uzuvları su ile iyice ovmak, camiye gidecek adımların sayısını artırmak ve namazdan önce hazırlığını yaparak namaz vaktini beklemektir." (Müslim)  "Kıyamet günü ümmetim abdest uzuvları, abdestin tesiri ile beyaz ve parlak olduğu halde çağrılacaklar. Bu beyazlığı artırmaya bakın." (Müslim) Kur'an-ı Kerim'de de "Muhammed Allah'ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir…" (Feth 29) 
Peygamberimiz "Namaz kıyamet gününde sahibine nur, cennete girmesine delil ve kurtuluşuna vesile olur." (Müsnet)  "Sizi takip eden (Günah ve sevapları yazıp Allah'a takdim eden melekler sabah ve ikindi vakitlerinde nöbet değişimi yaparlar. Gece sizi takip eden melekler Allah'a takdimde bulunurlar. Allah'ta bildiği halde sorar: Kulumu terk ederken (Nöbeti devrederken) hangi hal üzere idi. Meleklerde biz ayrılırken namaz kılıyordu. Gündüz melekleri de ona gittiğimizde (ikindi vakti) o namaz kılıyordu. Derler." (Buhari) Hadislerden anlıyoruz ki namazın feyiz ve bereketi ile vakit aralarında işlenen bütün küçük günahlar affolunarak siliniyor. 
Halisane niyetlerle kılınan namazlar, tutulan oruçlar, günlük işleri de ibadete dönüştürür. Sabah namazını kılan bir insan sünnetin gereği olarak günlük işlerine besmele ile başlar. Kimileri rızık, kimileri ilim, kimileri insanlara hizmet için yola çıkarak kazandıklarına şükreder. Kaybettiklerine de sabreder. Bilir ki her şey Allah'ın bilgisi dâhilinde gerçekleşmektedir. Peygamberimiz müminin hali ne hoştur. Bir nimete kavuştuğunda sevinir, şükreder sevap kazanır. Bir sıkıntıya maruz kaldığında sabreder ve yine sevap kazanır."  Mümin her iki durumda da kazançlıdır. Yeter ki bizler samimi olalım. Rabbimizin rızasını kazanma yolunda bir adım atıp gayret gösterelim.
Rabbimizin rahmetinin üzerimize sağanak halinde yağdığını bariz bir şekilde görürüz.