Biz müminler ibadetlerimizi sırf Allah ın emri olduğu ve onun rızasını kazanmak için yerine getiririz. Daha önceki yazılarımızda ibadetlerde bizim bildiğimiz veya bilmediğimiz birçok hikmetlerin olduğunu yazmıştık.
Namaz için temizlik ve ön hazırlık olan abdestin hikmetlerinden biride, tıbba göre kalbe en uzak olan el ve ayaklarda kan dolaşımı daha zayıftır. Abdestle el ve ayakların ovularak yıkanması buralarda ki kan dolaşımını güçlendirir. Tansiyonu düşürerek vücudu rahatlatır. (Doktor Ahmet Şevki) Tıbbi araştırmalara göre el, ayak gibi organları ovarak yıkamak. İç organları harekete geçirerek vücudun dengesini sağlamak suretiyle sağlığı korur. Alternatif tıp olarak kullanılan akupunktur, hacamat (kan aldırma) ve masaj ile tedavi bu esaslara bağlı olarak ortaya konmuştur. Bu yöntemlerin bel, boyun fıtığı, tansiyon, baş ağrısı, stres gibi hastalıklarda kullanılmak suretiyle olumlu neticeler elde edildiği, vücuda enerji vererek aktif hale getirdiği, rahatlattığı ifade edilmektedir. 
Yine yapılan araştırmalara göre el ve ayakların ovularak yıkanması vücutta 'entrofin' maddesi ifraz ettiği, morfin maddesi olan bu salgının, ağrıları dindirdiği bunun neticesinde insanın rahatladığı, öfkesinin geçtiği ve stresten kurtulduğu tespit edilmiştir. Peygamberimiz de "Öfkelendiğiniz zaman abdest alın. Öfke şeytandandır, şeytanda ateşten yaratılmıştır ve ateşte ancak su ile söner. Biriniz öfkelendiği zaman abdest alsın  " (Tirmizi) buyurmuştur.  
Uluslararası Kur'an ve hadiste ilmi mucizeler komisyonu tespitlerine göre de: "Kulakları tam olarak mesh etmek vücuttaki bütün enerji sistemini aktif hale getirir." Dinimiz namaz kılabilmek için abdest almayı zorunlu kılmıştır. Abdest gerçek manada vücudumuza hayat enerjisi vererek vücudumuzu aktif hale getirir. Abdest organlarımız vücut enerji şebekesi ile irtibat içinde bulunan noktalardır. Abdest tazelendikçe de hayat enerjisi de aynı oranda tazelenmiş olur. Allah'ın emri olan abdestin bilinenden daha çok bilinmeyen hikmetlerinin olduğu muhakkaktır. 
Birçok hastalığın sebebi olan mikropların bilinmediği, mikroskobun olmadığı, bilim ve tekniğin adının bile geçmediği, temizliğin bir anlam ifade etmediği bir dönemde, Peygamberimiz bu gün tıbben de geçerli olan insan sağlığı için koruyucu hekimlik adına yapılması gereken birçok şeyi söylemiş, uygulayarak bizzat göstermiş ve bizlere de yapmamızı tavsiye etmiştir. Bu gün peygamberimizin o zamanki insan sağlığı ile ilgili söz ve uygulamalarına baktığımız zaman herkesin söyleyeceği söz, bunlar ancak vahiy ilmi olan sağlık mucizeleridir. 
'İnsan denen şu meçhul' adlı kitabın Nobel ödüllü yazarı Dr. Alexy Carlyle: "Belki namaz ve dua bugüne kadar bilinen en büyük enerji kaynağıdır. Doktor olarak hiçbir ilacın fayda vermediği, doktorların tedavide aciz kaldığı pek çok hastanın doktorların ellerini çekip, onların yerine namaz ve duanın girmesiyle iyileştiklerini gördüm." Herhangi bir hastalığımız olduğu zaman elbette ki önce Tıbba müracaat edeciğiz. Ondan sonra da Allah'a dua ederek ondan şifasını umacağız. (Tevekkülde her türlü tedbiri aldıktan sonra takdirin Allaha bırakılması ve sonuca rıza gösterilmesidir.)
Namaz başta olmak üzere ibadetlerin ve sünnetlerin uygulanması, batılı bilim adamlarının da ilgisini çekmiş ve bizden daha çok araştırmalar ve deneyler yapmışlardır. ABD alternatif tıp cemiyeti üyesi ve Chicago Ünv. Öğretim üyesi Mısırlı doktor Emir Muhammed Salih "Amerika da gördüm ki Amerika'nın bir çok Ünv. sinde Tıbbı Nebevinin bir bölümü olan hacamat, bazı hastalıkların tedavisinde, tıp fakülteleri müfredatı içinde yer alıyor, okutuluyor ve hastanelerde tedavi amaçlı uygulanıyor. İbn-i Sinan'ın El-Kanun fi't-Tıp, adlı 20 ciltlik tıp ansiklopedisi de yakın tarihe kadar batıda ki tıp akademilerinde yardımcı kaynak kitap olarak okutuluyordu.
Rabbimiz "İnsanları ve cinleri yalnız bana ibadet etsinler diye yarattım." Buyurmaktadır. Bizlerin ibadetlerine ihtiyacı yoktur biz ona muhtacız. Doktorun tavsiye ettiği ilaçlara ihtiyacı olan doktor değil, hasta olandır. Gün geçtikçe bilimsel araştırmalar bu gerçekleri ortaya koymaktadır. Allah günde belirli vakitlerde ve belirli sayıdaki rekâtlarla bize namazı farz kılmıştır. İbadetler, bilhassa günümüzde yıpranan ruhumuzun ve bedenimizin, taze bir enerji ile yenilenmesi, kendine gelmesi ve maruz kaldığı baskı ve stresten kurtulması için bir ilaç gibidir. 
Dr İbrahim kerim, biogeometri bilim dalıyla radiesthesia (vücut frekans dalgaları ölçme) bilimleri çerçevesinde yaptığı araştırmada ibadette bazı ses ve hareketlerin insanda oluşturduğu tesirler konusunda şunları söylüyor. " Biz Müslümanlar olarak dua ve namaz gibi ibadetleri bazı hareketlerle yapmaktayız. Namazda tahiyyatta, teşehhüt esnasında şahadet parmağını kaldırma hareketini birçok defa ölçerek deneylere tabii tuttum. Sonuç olarak gördüm ki şahadet parmağının kaldırılması anında bir ruhi enerji meydana geliyor, sol elin parmağı ile yapılan aynı harekette ise herhangi bir enerji görülmüyor. Dua esnasında kaldırılan elde de şahadet parmağı hareketinde olduğu gibi aynı ruhi enerjiyi tespit ettim. Böylece sonuçta ibadet maksadıyla yapılan her organ hareketinin ruhi bir enerji oluşturduğu hususu anlaşılmış oldu". Dr İbrahim ezan konusunda ise "Müezzinin okuduğu ve ibadetin bir parçası olan ezan sadece müminleri namaza davet için değildir, müminlerin ruhunda ilave bir enerji üreterek onları namaza hazırlar, ondan dolayıdır ki Peygamberimiz ezan okunurken, ezan bitmeden namaza durmayın buyurmuştur. Dr İbrahim Kerim araştırmasının sonunu 'Din ilimdir. Onun gerçek boyutunu idrak etmeye kimsenin gücü yetmez.' Cümlesiyle bitiriyor.
Namaz dünyadaki imtihan sürecinin en büyük parçasıdır. Bununla birlikte, namazın ruha sağladığı hayat enerjisine ilaveten bedene de birçok faydalar sağladığı bugün bilimsel bir gerçektir. İnsan sağlığı alanında çalışanlar bunları bir bir ortaya koymaktalar.