Namaz, Rabbimizin ilahi bir emri olup, muayyen vakitlerde yerine getirilmesi gereken, tekbirle başlayıp selamla biten, içinde ve dışında kendisine mahsus şartları bulunan, tazim ve şükür maksadı ile ona yönelerek gönül bağı kurmak sureti ile yaradana sığınmak ve emrini yerine getirmektir.
Namaz, Kur'an'ı Kerim de tekrar tekrar emredilen, Peygamberimizinde "Dinin direği müminin de miracıdır" buyurduğu, İslam'ın beş temel esasından birisi ve günlük devamlılık arz eden yegâne ibadetimizdir. Namaz dünya ve ahiret hayatımızı tanzim eden, imtihan sürecimizin en büyük parçasıdır. Dünyada bizlere yön ve şekil veren, bizleri kontrol altına alarak kötülük ve günahlardan alıkoyan, mahşerde de ilk önce hesaba çekileceğimiz, büyük sevaplara nail olarak bizleri kurtaracak olan, Rabbimizin vaad ettiği cennet nimetlerine nail olmamızı sağlayacak bir ibadettir. Onda kaybeden hiçbir şeyde kazanamaz ama onda nefsini kontrol altına alan da her şeyde kazandığı gibi ötelerde de kazanır.
Namazlarımızın hedefine ulaşabilmesi için önce huşuyu yakalamak gerekir. Mü'minun suresinin ilk on bir ayetinde cennetlik olan müminlerin vasıfları sayılırken " Onlar ki namazlarını huşu içerisinde kılarlar." buyurulur. Yine birçok ayeti kerimede cennet ve nimetlerini "Muttaki" kullarımız için hazırladık buyurulur. Huşuyu yakalayabilmek içinde öncelikle namazlarımızda okuduğumuz sure, dua ve hareketlerin ne anlamlara geldiklerini öğrenmek, bilmek ve anlayarak okumak gerekir.  Namaz için kıbleye yönelerek namaza giriş tekbiri için ellerimizi omuzlarımızın üzerine doğru kaldırmamızın anlamı, Allah'ım şu anda dünya işlerini arkama attım diyerek zihindeki tüm dünyalık düşünceleri arkaya atarak, huşu içerisinde, tüm benliğimle seninle beraberim anlamını taşımaktadır. Bu huşuyu yakaladığımız zaman namazlarımız amacına ulaşmış demektir. Eğer namazlarımızda çoğu zaman kaçıncı rekâtta olduğumuzu bile unutuyorsak, civcivlerin yem topladıkları gibi namaz kılıyorsak, kıldığımız namazlarımız hayatımıza ve ahlakımıza yansımıyorsa demek ki huşuyu yakalayamamışız demektir. Zira Peygamberimiz, "Her namazınızı son namazınızmış gibi kılın" buyuruyor. 
Kıldığımız namazlarımızın amacına ulaşabilmesi için yapmamız gerekenlerden biriside namazda okuduğumuz sure ve duaların anlamlarını öğrenerek ne okuduğumuzu bilinçli olarak okumaktır. Yine namaz müminlerin günde en az beş defa maddi ve manevi olarak uzuvlarını, kalbini ve gönlünü maddi dünyanın kirlerinden ve günahlarından arındırarak sonsuzluğa doğru akıp giden bir tevbe nehri ve arınma çeşmesidir. Aldığımız abdestle maddi kirlerden, huşu içerisinde kıldığımız namazlarımız ile de manevi kirlerden arınmış oluruz. Namaz savaş meydanlarında mücadelelerin kızıştığı anlarda bile terk edilmeyen en önemli bir ibadettir. Bir kısmı savaşırken bir kısmı geri çekilerek namazlarını kılmıştır. Ondan sonrada onlar savaşmış diğerleri namazlarını kılmışlardır. Yani savaşta bile namaz terk edilmemiş ve dönüşümlü olarak namazlarını kılmışlardır. Savaştan sonra kaza ederim dememişlerdir. Zira peygamberimize Ey Allah'ın Resulü Allah indinde en makbul ibadet nedir diye sorulduğunda "Vaktinde kılınan namazdır" buyurmuştur. Bundan dolayıdır ki Allah Resulü, ashabı, tabiin, tebei tabiin ve onların yollarını takip ederek günümüze kadar gelen tüm müminlerde devamlı olarak namazlarını hayatlarının merkezlerine almışlardır. 
Müslüman olanlar ile olmayanların aralarındaki bariz fark namazdır. Bir mümin için namaz olmazsa olmazlardandır. Zira Allah Resulü "Mahşer günü kulun hesaba çekileceği ilk konu namazdır." buyurmuştur. Namazla ilgili, Kur'an'daki ayetlere ve hadislere baktığımız zaman, huşu içerisinde namazlarını kılmadan ölen bir kimsenin mahşer günü hayal kırıklığına uğrayacağını görürüz. Bir müslüman namaz kılarken çölde susuz bir insanın su içmesi kıtlıktan çıkmış aç bir insanın yemek yemesi, havasız kalan bir insanın açık havaya çıktığı zaman ciğerlerine içtenlikle havayı teneffüs ettiği gibi kılmalıdır. Konsantre olarak ve huşu içerisinde kılınan namazlar ancak salih amel kapsamına girmiş olur. Namaz öncesi yapılan hazırlıklar da bu konsantrasyona zemin hazırlamak içindir. İhtiyaç gidermek, abdest almak ve minarelerden yükselen ezan sesleri biz müminleri tarifi mümkün olmayan manevi derinliklere çeker. 
Günümüzde aklı evvellerden bazıları da Salah'ın (Yani Namazın) dua dan ibaret olduğunu ve namaz kılma anlamına gelmediğini iddia ederek namaz kılmadıkları gibi bir kısım müslümanlarıda namazdan uzaklaştırmaya çalışırlar. Bunları da Rabbimizin ıslah eylemesini dileriz. Halbuki namaz Kuran'da emredilen, peygamberimizden bu tarafa uygulanarak gelen, tekbirle başlayan, kıraat, rükû, secde ve kâde ile biten bir ibadettir. Aynı zamanda diğer ibadetlerin özünü ihtiva eder. Namazın özü ise cenabı hakka hamd ve şükürdür. 
Tekbir ile başladığımız namazlarımızda hamd ile birlikte Rabbimizin bütün mükemmel sıfatlara sahip olduğunu eksiklerden ve kusurlardan da münezzeh olduğunu beyan ederek şükrümüzü arz ederiz. Namaz biz müminler için bir miraçtır. Peygamberimizin miraçta duyduğu hakikatleri idrak ufkumuzda duyup hissetmeye çalışmak namazın ana hedefleri arasındadır.
Ey Rabbimiz hiç şüphe yok ki senden geldik ve yine sana döneceğiz. Bizlere senin emri ilahine uygun bir şekilde her şeyin en güzelini yapmamız için yardım et ve bizleri yanlışlar yapmaktan da koru.