Peygamberimize, "Ey Allahın Resulü Allah indinde en makbul olan ibadet hangisidir" diye sorulduğunda: "Vaktinde kılınan namaz ve devamlılık arz eden ibadetlerdir."(Buhari-tevhid) Buymuştur.                               
Peygamberimiz (a.s) "Namaz üzerine farz olduktan sonra düzenli ve güzel bir şekilde namazını kılan bir Müslüman'a beş tane müjde vardır" buyurur 1- Dünyada geçim sıkıntısı çekmez (Rabbim ona hiç ummadığı yerlerden rızıklar halk eder anlamındadır.) 2- Ölürken ölüm acısı ve ızdırabı duymaz. 3- Ölürken kıldığı namazlar onun etrafına bir kale, kalkan olur, şeytanla irtibatı keserek son nefesinde şeytanın onu kandırmasına fırsat vermez. (Dualarımızda hani hep deriz ya, Allah'ım son nefesimizde imanla, Kur'an la, Kelime-i şahadeti getirerek ruhumuzu teslim etmeyi bizlere nasip et diye) 4- Hiçbir gölgenin olmadığı o dehşetli mahşer gününde,  o kimseleri arşın gölgesinde gölgelendirir. 5- Sıratı yel gibi geçer ve cennete girer. Tabi ki bu müjdeler namazını gereği kılan ve hayatının her karesine yansıtanlar için geçerlidir.
Peygamberimiz diğer bir hadiste ise: Kıyamet günü Allah şu yedi sınıf insanı hiçbir gölgenin olmadığı o dehşetli kıyamet gününde arşın gölgesinde gölgelendirir: 1- İşlerinde hak ve adaletten ayrılmayanları 2- Gençliğinden itibaren ibadetlerine devam edenleri 3- Gönlü mescit (Camiler) de olanları  4- Allah için birbirlerini seven, Allah için bir araya gelen ve bu sevgi ile birbirlerinden ayrılanları 5- kendilerini her türlü haramlardan uzak tutanları  6- Sağ elinin verdiğini sol eli görmeyecek şekilde gizli infak ta bulunanları  7- Allah'ı anıp onun sevgisi ile gözleri yaşaranları. Buyurmuştur.
İslam dini bir yaşam biçimi, bir hayat tarzıdır. Hayata geçirilmeyen, uygulamaya dönüşmeyen lafta kalan bir iman, insanı yüceltmez. Bir öğrenci düşününüz ki sınavda yazılı kağıdına bakıyor ve diyor ki ben bu soruları biliyorum, benim bildiğimi öğretmenimde bilir, cevap yazmaya ne gerek var der ve sınav kağıdını boş verirse sınav sonuçları açıklandığı zaman hayal kırıklığına uğrar veya doktora giden bir kimse doktorun yazdığı ilaçları alıp kullanmazsa doktora gitmesinin bir anlamı kalmaz. İmanda böyledir. Gereklerini yerine getirdiğimiz zaman Allah indinde bir anlam ve mana ifade ederek sonuçları bizlere yansır.
Hz. Ayşe validemize peygamberimizin ibadetlerinden sorulduğunda "Allah Resulü bazen oruca bir başlardı ki, ben zannederdim ki senenin tüm günleri oruç tutacak. O kadar çok namaz kılardı ki, çok namaz kılmasından dolayı, diz kapakları şişerdi. O namaz kılardı ben uyurdum, tekrar uyanırdım bakardım ki yine namaz kılıyor. Bir gün ey Allah'ın Resulü sen Allah'ın 'Âlemlere rahmet olarak gönderdim' buyurduğu bir Peygambersin, neden bu kadar çok namaz kılıyorsun diye sordum" Hz. Peygamber "Ya Ayşe müsade ette, Allah'a gereği gibi kul olmaya çalışayım. Eğer siz benim bildiklerimi bilseydiniz, benim gördüklerimi görseydiniz çok ağlardınız az gülerdiniz alnınızı da secdeden kaldırmazdınız" dediği rivayet edilir.(Peygamberimize Miraç gecesinde cennet, cehennem, cennet ve cehennem ehli gösterilmişti) Elbette ki bu devamlı namaz kılalım veya devamlı oruç tutalım anlamına gelmez. "And olsun ki Resûlullahın hayatında, Allah'a ve ahiret gününe inananlar ve Allah'ı çok ananlar için çok güzel örnekler vardır." (Ahzâb 21.) 
"Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür." (Bakara 110) "İman edip, salih ameller işleyenler, namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler." (Bakara 277) "Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük mükâfat vereceğiz." (Nisâ 162)  "Bizim ayetlerimize ancak, kendilerine bu ayetlerle öğüt verildiği zaman secdeye kapanan, kibirlenmeksizin Rablerine hamd ederek tespih edenler inanırlar. Onlar, korkarak ve ümid ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar. Hiç kimse, yapmakta olduklarına karşılık olarak, onlar için(cennette) daha ne süprizlerimiz olduğunu kimse bilemez." (Secde 15,16,17)
Muaz Bin Cebelden rivayet edilen bir hadiste "Peygamberimizle birlikte yürüyorduk, 'Ey Allah'ın peygamberi beni cennete götürecek ateşten koruyacak bir amel haber ver.' dedim. Allah Resulü şöyle buyurdu: 'Büyük bir şeyi sordun. Şüphesiz o Allah'ın kendisine kolaylaştırdığı kimseye çok kolaydır. Allah'a ibadet eder ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan orucunu tutar ve Beytullah'ı hac edersin.' sonra şöyle buyurdu. 'Sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç kalkandır, sadaka hataları yok eder ve birde kişinin evinde kılacağı namazdır. Daha sonra Allah resulü Secde suresi 15-17 ayetlerini okuyarak işlerin başı Allah'ın emirleridir. Dinin direği namazdır. Zirvesi de Allah yolunda mücahade etmektir. Bütün bunları güçlendirip sağlamlaştıracak olan şey ise diline sahip olmaktır.' buyurdular" (Tirmizi)
Peygamberimiz, "Şüphesiz ki benim ümmetim kıyamet gününde abdest ve secde izlerinden dolayı yüzleri nurlu, elleri ve ayakları parlak olarak gelecektir. Yüzünün nurunu arttırmaya gücü yeten kimseler bunu yapsın."
Rabbimizden, ibadetlerini en güzel bir şekilde, amacına uygun olarak yerine getiren, onun ilahi emirleri doğrultusunda yaşayarak rızasını kazanan, "Rabbiniz sizden razı olarak hadi girin cennetime" ilahi hitabının muhatapları olmayı dileriz.