İnsanoğlu kendisini tanımaya başladığı günden itibaren, ben kimim, nereden geldim, niçin varım, nereye gideceğim gibi soruları sormuş, cevaplar aramaya ve beyninin sınırlarını zorlamaya çalışmıştır. 
Aklın durduğu birçok yerde ilahi vahy insanların imdadına yetişmiş ve kafalardaki birçok sorunun soru işaretini gidermiştir. "Siz başıboş ve sorumsuz olarak yaratıldığınızı ve tekrar yeniden diriltilerek hesaba çekilmeyeceğinizi mi zannediyorsunuz" (Mü'minun 115) "Biz yerleri, gökleri ve ikisi arasında bulunanları bir oyun ve oyalanma konusu olsun diye yaratmadık" (Duhan38) "Hani, Rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. Onlar, "Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.(demişler Allahu Teâlâ'da, Ben sizin bilmediğinizi bilirim" (Bakara 30)
Eşrefi Mahlûkat (Yaratılanların en üstünü) olan insanın bir tek yaratılış gayesi vardır. Kendisini halifelik makamına getiren sahibine şükran duygusu içerisinde itaat etmektir. İtaatin gereği de sahih bir iman ve salih amellerle süslenen güzel bir hayat sürmektir.                                                                                                                            
İman itaati ve ibadetleri gerekli kılar. Kulun yaratılış amacı ve gayesi yaratan Rabbine itaattir. Emirlerine uyarak gereklerini yerine getirmek ve yasaklarından da sakınmaktır. Kulluğun başında da ibadetler gelir. İbadet yüce Rabbimizin razı olacağı ve sevdiği bütün fiil, davranış, sözler, iyiliği emredip kötülüklerden sakındırmak, yetime, yoksula, yolda kalmışa, mağdur komşuya yardım etmek ve diğer tüm canlılara da merhamet nazarı ile bakmaktır. 
İbadet bütünü ile insan hayatını kucaklayan bir kavramdır. Ölçü ise Kur an ve Sünnettir. "Aralarında hüküm vermek için Allah'a (Kur'an'a) ve Resulüne davet edildiklerinde, mü'minlerin söyleyeceği söz ancak, 'işittik ve itaat ettik' demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir" (Nur 51) 
Kur'an da tevhit akidesinden sonra namaz emri ilahisi gelir. Çünkü Allah katında en sevimli, dinin direği, müminin miracı, cennetin anahtarı olan namaz gelir. Namaz tevhidin eyleme dönüşmesinin adıdır. Yüce Rabbimizi anmak, şükretmek için günde beş vakit kıldığımız namazlarımızda eyleme dönüştürdüğümüz tekbir, hamt, şükür, sena, yardım dilemek, dualarımızın kabulünü istemek, günahlarımızın bağışlanması için tevbe ve istiğfarda bulunmak, dua, niyaz, yakarma, huşu, tevazu, zikir ve tefekkür gibi bütün fiiller namazın birer parçası ve temel ana unsurlarıdır.   Peygamberimize inzal buyurulan ilk vahy de tevhitten sonra namaz emredilmiştir. Alak suresinde "Yaratan Rabbinin adı ile oku" ile başlar, secde ilahi emri ile biter. Kuranı Kerimde pek çok ayette ve yine yüzlerce hadiste sağlam bir imandan sonra müminlere sırası ile namaz, infak, oruç ve diğer ilahi emirler hatırlatılmış, dünya ve ahirette bizlere kazandıracağı feyiz ve hikmetlerden bahsedilmiştir.
Namaz tüm yaratılanların ibadet şekillerini kendisinde toplayan bir ibadettir. İtaat ederek kıyam eden, rükû ve secde eden tüm meleklerin canlı, cansız bütün varlıkların itaat ve ibadetleri namazda cem edilmiştir.
"Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah'ı tespih ederler. Her şey O'nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız. O, Halim'dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır" (İsra 44)
"Görmedin mi ki şüphesiz, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah'a secde etmektedir. Birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah, kimi alçaltırsa ona saygınlık kazandıracak hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar"(Hacc18)                                                                                                                              
Peygamberimiz, Muaz Bin Cebel'i Yemene vali olarak gönderirken "Onları Allahtan başka ilah olmadığına, benimde Allah'ın Resulü olduğuma şahadet etmeye davet et. Eğer onlar bunu kabul edip itaat ederlerse, onlara Allahu Teâlâ'nın beş vakit namazı farz kıldığını öğret. Eğer bu konuda itaat ederlerse bu defada onlara Allah'ın, mallarının zekâtını vermelerini farz kıldığını öğret. Bu zekât onların zenginlerinden alınır fakirlerine verilir" (Buhari Zekât 16) Buyurmuştur. Peygamberimiz ashabından namazlarını kılmaları, zekâtlarını vermeleri, bildiklerini nasihat olarak diğer müslümanlara anlatmaları (tebliğ) konusunda biat (söz) almıştır. Önce namaz. Namaz olmadan diğerleri bir anlam ifade etmez. Çünkü namaz imanın eyleme dönüştürülmesi ve hayata tatbikidir. Hem de aynı zamanda tevhidin temel ilkelerini dilimizle, kalbimizle ve hareketlerimizle, imanımızı tasdiktir.  
Peygamberimize; "Allah'ın en çok sevdiği amel hangisidir" diye sorulduğunda "Vaktinde kılınan namazdır" (Müslim salat173).  İslam nedir diye sorulduğunda "Bir gündüz ve gecede beş vakit namazdır, daha sonra oruç ve zekâttır" (Müslim iman 8). "Kim emrolunduğu gibi abdest alır ve emrolunduğu gibi namazlarını kılarsa onun geçmişteki günahları bağışlanır" (İbni Mace İkametüs salah 1396) "Cennetin anahtarı namazdır" (Nesai Salat 4)
"Beş vakit namazı Allah kullarına farz kılmıştır. Eksiksiz olarak, tadili erkân ve adabına riayet ederek o namazlarını kılan kimseyi Allah'ın cennete koyacağına dair vadi vardır. İstenilen o namazları, kılmayan kimseye ise Allah'ın vadi yoktur…" (Nesai Salat 6) "Namaz gözümün nurudur" "Namaz müminin miracıdır" Buyurmuştur.
Namaz her türlü kötülüklerden iyiliklere, zulümattan nura, dünyeviliklerden uhreviliğe, nefsin ve şeytanın şerlerinden korunabilmek için manevi bir zırha bürünerek Rabbimizin rızasını kazanmaya bir vesiledir. Müslümanım diyen bir kimsenin inandım demesi yeterli değildir. Bunu dinimizin emirlerini elinden geldiği kadar yaşayarak imanını tescillemesi bu gün ki tabirle güncellemesi, işe de namazını kılarak başlaması gerekir.                                                                                                                                
Kuran'ı Kerim'de; " (Hepiniz) O'na yönelen kimseler olarak, O'ndan sakının, namazı hakkıyla edâ edin ve müşriklerden olmayın!" (Rum Sur 31) Peygamberimiz de; "Muhakkak ki namaz insan ile küfür ve şirk arasında bir perdedir. Namazı terk etmek bu perdeyi kaldırmaktır." (Müslim İman 134)