Birileri bakar da şu yazdıklarımıza zaman zaman; kim kaç kişi kulak verir senin okuyup yazdığına.
-Dünyayı sen mi düzelteceksin?  
Dinleyen tutan mı var.
-Millet zıvanadan çıkmış bir kere.
Kimileri de daha geniş, çağdaş düşünce gerekçesiyle;
-Geçmişe fazla bağlanırsan gerici olursun, değişim kaçınılmazdır. 
V.s, v.s, diye laf eder bize.
Eğer mensubu olduğunuz milleti beyniniz ve yüreğinizle sözde değil özde gerçekten seviyorsanız, hal-i hazır ve istikbale dair iyi, kötü gelişmeler derinden etkiler sizi. Yaratanın ve de kanunların emir ve yasaklarına uygun şekilde ilerlemelere hedeflenmesini istersiniz herkesin. Tersi gelişmelerden uğranılan zarara dikkat çeker ıslahı için yazar, çizersiniz. 
Biliriz ki şu kavanoz dipli dünya hayatı, sadece nefsimiz ve ailemiz için bir şeyler yapıp kazanmaktan ibaret değildir. Varoluşumuzun asıl ve ilahi gayesi, nesillerimizin aydınlık hayırlı geleceği için vereceğiniz mücadeledir.
Bilhassa son yarım asırda insani, manevi değerlerde bozulmalar başını alıp gitmekte, hayat günden güne tatsızlaşmaktadır. Öldükten sonra sanki bir hesap günü yokmuşçasına giderek madde ve ego hakim bir hayat yaşanmakta.
Hani o aşkım, canım bi tanemlerle büyüttüklerinize marka giyecekler almak, kaliteli yedirip içirmek, iyi okullarda okutmak, artı kurs v.s faaliyetler satın almakla üzerine düşeni yaptığını sanır çoğumuz ama bu günlerden çok daha yoksul yaşayan önceki nesillerden, daha bunalımlı, tatminsiz, intiharcı, öldürücü hastalıklarla yüz yüzedir onlar. Daha çok evlenip daha çok boşanırlar. Taciz ve cinayetler gırla. Demek ki ana baba, devlet olarak, görev ve sorumluluklarımızı layıkıyla yerine getirememişizdir. Sevmenin, bu dünya ve ötenin ateşinden korunmak olduğunu anlayamamış anlatamamışızdır. Bizi yetiştiren baba dede, ninelerimizin kulluk insanlık kalitesini müsrifçe terk etmişizdir. Bekamıza sinsi planlar uygulayan dış düşmanın oyununa gelmiş, bizi biz yapan hasletlerimizden cömertçe soyunmuşuzdur.
Mazide var olan, o ( İYİ KOMŞULUK, AKRABALIK CAN DOSLUK, TUTKUN ESNAFLIK, ARKADAŞLIKLAR) hani nerede? Aynı apartman daireleri, aynı çatı altında oturduklarımızın, çocuklarıyla çocuğumuzun cıvıl cıvıl oynamayı bırak, birbirlerinin ad ve soyadlarını bile bilmez olmuşlardır bizim kötü örnekliğimizle. Siz hala o bana geldi mi, ben o komşu, akrabadan ne gördüm ki, demeye devam edin hele. Kendi kusurlarınızı değil de hep karşınızdakilerinkini görün, aldatın aklayın kendinizi habire. Mensup olduğunuz dinin, milliyetin tabularını yıkıp, gavurun nefse dayalı o edep dışı açık saçıklığını moda diye alıp yerli marka ve modelinizi oluşturmayın. Düğün derneklerde mahrem, namahremlik yokmuşçasına kadın kadına, erkek erkeğe ayrı mekanlarda gülüp eğlenmeyi gericilik kabul edin. Caz ve dansı gavur icadı diye terk mi edelim, dekolte kıyafet, yırtık pantolon, şortla çarşıda sokakta dolaşmayalım mı, komşu akrabayı (adam olun lan) diye zorlayalım mı, deyin hala. Demokrasi özgürlük var dersiniz elbet, dersiniz ya… Biz de deriz; kalitede fire, kayıp var.
KRAL ÇIPLAK, bayanlar beyler ÇIPLAK KRAL!