Namaz kılan her mü'min, namazın farzlarını, vaciplerini ve sünnetlerini bilmek zorundadır. Hangi hatalar yapılırsa namaz bozulur, hangi hatalar yapılırsa namaz sehiv secdesi ile tamamlanır? Bu sorulara doğru cevap verebilmesi için bunları bilmek gerekir. Mesela sehiv secdesi (yanılma secdesi) farzı geciktirilmesinden ve vacibin geciktirilmesi veya yine vacibin terk edilmesinden dolayı yapılır" kuralını uygulayabilmek için mutlaka bunların bilinmesi gerekir.
Namazın sünnetleri ise; yapana sevap kazandıran, terk edene ceza gerekmeyen, başka bir ifade ile terk edildiğinde sehiv secdesi gerektirmeyen fiillerdir. Salli ve Barik duaları da namazın sünnetlerindendir.
Farz namazların, vitir namazının ve müekked sünnetlerin son oturuşlarında, gayri müekked sünnetlerle diğer nafile namazların her oturuşunda tahiyyattan sonra Hz. Peygamber'e ve aline salavat getirmek yani Allahümme Salli ve Barik dualarını okumak sünnettir.
Salli ve Barik duaları; Hz. Peygamber (sav) için okunan ve Allah'ın rahmet ve selamının O'nun üzerine olması dileğini dile getiren dualardır. Kur'an-ı Kerim'de Ahzap Suresi'nin 56. Ayetinde şöyle buyuruluyor:
"Şüphesiz ki Allah ve melekleri Peygamber'e salat ediyorlar. Ey iman edenler, siz de salat edin, selam edin."
Hz. Peygamber (sav)e Allah Teala'nın salat etmesi, rahmet etmesi; meleklerin salat etmesi şanının yücelmesini dilemeleri, müminlerin salat etmeleri ise dua etmeleri anlamını ifade eder.
Bu ayette öncelikle Yüce Allah'ın ve meleklerinin Hz. Peygamber (sav)e salat etmeleri zikredilmiştir. Burada Allah'ın peygamberine karşı çok merhametli olduğu, onu övdüğü, şanını yücelttiği ve üzerine rahmetini indirdiği ifade edilmiştir. Melekler de onu çok sevdiklerini, şan ve şerefini gözetmeye özen gösterdikleri, İslamın ve Müslümanların üstün gelmesi için Allah'a dua ettikleri anlatılmaktadır.
Müminlerin de Hz. Peygamber (sav)in izinden yürüyerek tüm gücüyle onu ve davasını desteklemeleri gerektiği vurgulanmakta ve müminleri tüm kalbiyle, içtenlikle onun dediği hükümleri hayata geçirmeye teşvik edilmektedir.
Resulullah'a salat ve selam getirmek, elbette her müminin görevidir. Bu nedenle her mümin, Peygamber Efendimizin adının anıldığında "Allahümme salli ala Muhammed" demeyi bir görev olarak bilir. Ama salat'ü selam, bundan ibaret değildir. Asıl olan Hz. Peygamber (sav)in getirmiş ve tebliğ etmiş olduğu dini yaşayarak ona teslim  olmak ve çevremizi, toplumumuzu irşat ederek İslamı hayatımızın merkezine koymaktır.
Yukarıda belirtildiği gibi namazlarda tahiyyattan sonra okunan "Allahümme Salli" duası şudur:
"Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed. Kema salleyte ala İbrahim ve ala ali İbrahim İnneke hamidün mecid."
Anlamı: "Allahım! Muhammed'e ve Muhammedin ailesine rahmet et, şerefini yücelt. İbrahim'e ve İbrahim ailesine rahmet ettiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin."
"Allahümme Barik" duası da şöyledir:
"Allahümme barik ala Muhammedin ve ala ali Muhammed. Kema barekte ala İbrahime ve ala ali İbrahim. İnneke hamidün mecid."
Anlamı: "Allahım! Muhammed'e ve Muhammedin ailesine hayır ve bereket ver. İbrahim'e ve İbrahim'in ailesine hayır ve bereket verdiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin."