İlkokulu, ortaokulu okuduğum ilçemde bir tane Halk Kütüphanesi vardı. Adı üzerinde Halk Kütüphanesi. Ama halktan birisini hiç görmedim. Yanlış anlaşılmasın halktan derken öğrencilerin dışındakileri kast ediyorum. İçeridekilerin hepsi öğrenciydi. Çocukluğumuzda kütüphaneye gidip öğretmenin verdiği ödevleri burada yapardık. Ayrı bir havası vardı benim için. Kütüphanenin o sakinliği, nezihliği, koca koca ansiklopedileri ve kitapları sizi adeta büyülerdi. İçeri girdiğim andan itibaren o kitap kokusunu içime çekmekten büyük zevk alırdım.
Güncel kitaplar yoktu. Daha çok eskiliğinden dolayı yaprakları sararmış kitaplar bizleri cezbederdi. Raflarda dizilmiş kitaplar gözlerimizin açılmasına sebep olurken, okumak için hangisini alayım şaşkınlığını yaşardım. Tüm bu güzellikler kütüphaneye girdikten sonra olurdu. Ya kütüphaneye girmeden önceki psikolojim? Korku ve zorunluluk.
Öğretmen ödev vermese herhalde kütüphaneye uğramazdık bile. Kütüphaneye gitmek bir zorunluluktan ibaretti. Kütüphaneye gitmeyi davranış haline bir türlü getirememiştik. Şimdi düşünüyorum da bunun birçok sebebi vardı.
Kütüphaneye daha girmeden kapısında bekleyen görevlinin asık suratı kütüphaneye soğuk bakmamıza sebep olmuştu. Kütüphane memuru, dış kapıda bekler, bize kütüphanede uymamız gereken kuralları büyük bir ciddiyet ile çatık bir kaşla anlatırdı. O yaşımızla bu uyarıları çok önemser ve içeri girdiğimizde oturduğumuz sandalyeyi ses çıkarmasın diye sürüklemeden küçücük ellerimizle biraz da kendimizi zorlayarak kaldırıp yerine koyardık. O anda bile ses çıksa kütüphane memurunun çatık kaşını üzerimizde hissederdik.
Ama mecburduk kütüphaneye gelmeye. Çünkü öğretmenimiz ödev verirdi. Kütüphaneye tek geliş sebebimiz de öğretmenimizin verdiği ödevlerdi. Öğretmenimiz, bu ödevlerimizi ancak kütüphanedeki kitaplardan yapabileceğimizi tembih ederdi. -Kaldı ki şimdiki gibi evimizde kaynak olabilecek kitaplarımız da zaten yoktu.- Biz fark etmiyorduk ama öğretmenimiz kütüphaneyi sevmemiz, tanımamız ve de alışmamız için bunu yaptığını yıllar sonra anlayabilecektik. Ödev işin bahanesi idi belki de.
Ama o kütüphane memuru yok mu? Hep o yapmıştı. Bizi korkutmuştu. Kütüphaneyi sevmemizi engellemişti. Zaten zorunlu olmasa hiç gitmeyecektik. Kütüphanemizi sevemememin en büyük sebebi de ayaküstünde rahatlıkla ulaşabileceğimiz bir yerde olmaması idi.  değildi. Hangi akıllı akıl etmişse, ilçenin kütüphanesi yüksek katlı bir binanın en üst katında hizmet veriyordu. 
Oysa ben çocuk aklımla kim buraya kütüphane yapmış diye soruyordum kendi kendime. Çocuk aklımla bunun yanlış olduğunu biliyordum. Taa dördüncü kata asansörü de olmayan kütüphaneye çıkmak benim için eziyetti. Her gelişimde "Hangi akıl, hangi akıl?" diye soruyordum. Yine çocukça aklımla sanki bizim kütüphaneye gelmemizi istemeyenler dördüncü kata kütüphane yapmışlar diye biraz da haddimi aşarak eleştiride bulunduğum çok olmuştu.
Asık bir surat ve dördüncü kata çıkmak. Gerçekten kütüphaneye gelmeyin demek değil miydi? -Ah öğretmenim ah! Arada sen olmasan vallahi buraya gelmezdim. :)
Yıllar sonra ilçemdeki bu Halk Kütüphanesi'ne tekrar gitme fırsatım oldu. O asık suratlı görevli yoktu ama kütüphanenin kuralları tekrar hatırlatıldı. İçeri girdiğimde bilgisayarla, internete girenleri gördüm. Şaşırmıştım. Demek ki kütüphaneler kendilerini güncellemişti. Diğer bölümde kitaplar vardı. Oraya geçtiğimde şaşkınlıkla birlikte mutlu olmuştum. O eski kitaplarla birlikte güncel hatta yeni çıkan kitapların raflarda olduğunu görmüştüm.
Kütüphanelerin misyonunun değiştiğini gördüğümde üzülmüştüm. Halk Kütüphanesi olmasına rağmen halktan yine kimseler yoktu. Eski sakinliğinin yerini kalabalık bir genç grubu kütüphaneyi doldurmuştu. Ama bu gençlerimiz kitap okumak yerine üniversiteye hazırlanmak amacıyla kütüphaneye geliyorlardı. Yani raflardaki kitapları okumak yerine beraberinde getirdikleri sınavlara hazırlık kitaplarıyla çalışıyorlardı. Oysa kütüphanenin misyonu bu değildi. Olmamalıydı.
Kütüphanenin halen dördüncü katta olup olmadığını merak ediyorsanız o konuya girip de moralinizin bozulmasını isterim. 9 O tarafta değişen bir şey yok. Bu kütüphanenin dördüncü katta ne işi var diye soranlara çözüm üretilmediğini maalesef gördüm.
Halen kütüphaneye gitmeyi bir davranış hale getirememişsek, misyonu dışında kullanıyorsak iki elimizi kafamızın arasına alıp bir daha düşünmemiz gerekiyor. Nerede hata yapıyoruz? Her yıl "Kütüphaneler Haftası"nı kutlamak yerine kütüphaneyi daha işlevsel nasıl değerlendirebiliriz sorusuna kafa yormamız, yetkililerin de daha çok halkı kütüphanede nasıl görebiliriz sorusuna kafa yormaları gerekiyor. Yoksa haftayı kutlamak rutinin dışına çıkarmaz, bugüne kadar da çıkarmamıştır. Sadece resmiyette yapılması gerekeni yaparsınız o kadar.
Buradan yaptığımız bir çalışmanın kütüphane sevgisi kazandırmak ve örnek olması için özellikle öğretmenlere ve yetkililere bir  önerim olacak. 
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü olarak "Dersimiz Kütüphane" ismi ile bir proje hazırlamıştık. Kütüphane yetkililerine bu projemizi anlattık. Çok memnun oldular. Bu proje ile ilçede bulunan her okulun 1.,2. ve 3. Sınıf öğrencilerinin her dönemde en az iki defa kütüphaneye gitmelerini istedik. Hangi okulun ve hangi sınıfı, ne zaman kütüphaneye gideceklerinin planlamasını yaptık. Planlanan tarihlerde ilgili okulun sınıfları kütüphaneye gittiler. İki ders saatini bizzat kütüphanede yapmalarını istedik.
İlk defa kütüphane ile Tanışan o çocuklarımızın mutluluğunu görmenizi isterdim. Sınıfın dışına çıkıp farklı bir ortamda ders yapma da işin ayrı bir güzelliği idi. 
Kütüphane ziyaretlerinden sonra her okuldan ziyaret izlenimlerini rapor halinde aldık. O kadar güzel dönütler olmuştu ki. Bizler de çok memnun olmuştuk. Ama en güzel sonucu o çocuklarımızın güler yüzle kütüphaneye gidip, güler yüzle ayrılmış olmaları idi. Muhtemeldir ki çocuklarımız kütüphaneyi tanımakla birlikte sevip ve bunu davranış haline getirdiler. O ziyaretlerin sonucunda kitap okuma düzeylerinde de ciddi artışlar olduğunu da gözlemledik. Tabii ki bu durum akademik başarısını da olumlu yönde etkiledi.
Kütüphanelerimiz artık çok daha güncel ve konforlu mekânlar oldu. Çocuklarımızın sadece sınavlara hazırlanmak amacıyla kullandığı mekânlar olmaktan çıkarıp, halkın da büyük katılımlarla ziyaret edeceği yerler olması dileğiyle… 
Sevgiyle kalın, sevgide kalın…
NOT: Bahsettiğim kütüphane Sungurlu ilçemizdedir. Özel İdare Binasının 4. Katında (en üst kat) hizmet veren kütüphanemizin, herkesin ulaşabileceği bir yerde olması için yetkililerin katkı sunmalarını rica ediyorum.