Soru Isparta’dan deldi. Soruyu uzun olmasına rağmen yazmamın sebebi ülkemizde yiyip içtiğimiz nesneler konusunda bile ölümcül kasıtların ve ihmallerin olduğunu, sorumlu olanların vazifelerini yapmaları gerektiğini, vazifesini ihmal eden insanların da üst makamlara şikâyet ve takibinin vazife olduğunu hatırlatmaktır.

M. Âkif:
Yüreklerden çekilmiş farz edilsin havfı Yezdân’ın...
Ne irfânın kalır te’sîri kat’iyyen, ne vicdânın
Diyor. Yani Allah korkusu, bilgi ve vicdan üçlüsü içinde en önemlisi Allah korkusudur. Bu olmazsa diğer ikisi suç ve günahı engellemekte yeterli olmuyor.

SORU
Hocam bir konu beni yaklaşık 5 yıldır rahatsız ediyor. Bu konuda Allah rızası için bana yardım et.
Hocam çevre sorumlusu olarak çalıştığım kurumda ısınmada kullanılan bir petrol türü olan kalyak yakıtı taşmıştı. Taşan yakıt usulüne uygun olarak çevreye verilmeden bertaraf edilmesi lazımdı. Fakat birkaç arkadaş yakıtı çevreye verdiler. Ben de durumu öğrenir öğrenmez gerek çevre il müdürlüğü nezdinde gerekse Çevre Bakanlığı nezdinde farklı zamanlarda olmak üzere 10 adet başvuru yaptım. Sayı bu kadar çok oldu çünkü maalesef yetkililer bazen ilgisiz davrandı bazen olayı görmezden geldiler. Bir sonuç alamadım ve yakıt çevrede kaldı bertaraf edilmedi.

Şimdi bu yakıtın yeraltı sularına karışıp insanların kullandığı kuyu sularına sızma tehlikesi ve de insanların kanser olup ölme riski dahi var. Şimdi hocam buradaki 3 kişiyi size sormak istiyorum.
1. Kişi: Çevre sorumlusu olarak ben (Çevre sorumlusu olarak olaydan önce vermem gereken bazı eğitimler vardı bu olayda yakıtı çevreye veren arkadaş ve birkaç kişiye zamanında eğitim vermemiştim. Sonra hallederim diye düşündüm. Ama bu olay oldu ve olay sonrasında da bazı ihmallerim de oldu).
2. Kişi: Yakıtı çevreye veren arkadaş.
Bu arkadaş yakıtı çevreye verdi çünkü taşan yakıtı az gösterip devlete ödeyeceği paradan kurtulmak istedi. Ama yukarıda dediğim gibi bu kişiye eğitim verseydim yine de yakıtı çevreye verir miydi? Orasını Allah bilir.
3. Kişi: Çevre kirliliğini bertaraf edip insan sağlığına zarar vermesini önlemek ile görevli çevre il müdürü personeli.
Yukarıda anlattığım gibi bu kişi ve ekibi olayı görmezden geldiler, gerekli hassasiyeti göstermediler, çevre temizlenmedi.
Şimdi hocam benim kafamı altüst eden şey Allah korusun bu yakıttan dolayı biri veya birileri ölse burada bu 3 şahıstan kime diyet ve 60 gün oruç tutmak gerekir?
a. Olaydan önce eğitimi eksik verdiğim için ve olay sonrasında bazı ihmallerimden dolayı bana mı?
b. Yakıtı dışarı veren ve eğitim verilse dahi yakıtı yine dışarı verip vermeyeceği belli olmayan fakat cezadan kaçtığı için yakıtı dışarı veren arkadaşa mı?
c. Yoksa gerek benim gerek yakıtı dışarı veren arkadaşın hatalarına rağmen yakıt dışarı verildiğinde; henüz bertaraf imkanı varken ve insan sağlığına zararı önleme imkanı varken, görevini yapmayan çevre il müdürlüğü personeline mi?

SORU
Böyle fiiller ve ihmaller sonucu mala ve cana verilen zararlara “sebebiyet yoluyla” zarar verme, öldürme vb. denir.
Sebebiyet yoluyla bir kimseyi öldüren (ölümüne sebep olan) şahıs(lara) verilecek ceza konusunda müctehidlerin farklı görüşleri vardır. Kısas edilmeyeceği konusunda ittifak vardır. Geriye, diyet ve kefaret kalır. Diyet gerekir diyen müctehidler de sebep olanın kendisi değil, âkılesi diyeti öder diyorlar. Âkıle kişinin yakından uzağa doğru erkek akrabasıdır. Daha sonraları âkılenin, “kişinin bağlı bulunduğu sosyal ve/veya ekonomik grup” olması gerektiği kanaati de ileri sürülmüştür. Kefaret gerekir diyenler sebep olan birden fazla ise her birine, değilse sebep olan tek şahsa kefaret gerekir diyorlar. Kefaret bir köle azad etmek, bu yoksa iki kamerî ay (altmış gün değil) aralıksız oruç tutmak, bu da mümkün değilse bir günlük olarak altmış fakiri doyurmaktır. Ayrıca âyet (Nisâ: 4/92) sadece hatâen katilde kefâretten söz ettiğinden Hanefîler dışındaki âlimler, ölüme sebebiyet vermeyi de hata ile öldürme gibi değerlendirerek kefâret sebebi sayarlar.
Sizin meselenize gelelim:

Bu fiil cinayet derecesinde çirkin, zalimce, Müslümana yakışmayan bir fiildir. Sorumluluk birinci derecede yakıtı çevreye verene kişiye aittir. Bu kişi yaptığı şeyin -ölüme sebebiyet vereceğini bilmese de- zararlı olduğunu bilmektedir. Ona eğitim verilmiş olsa bile bunu yine de yapma ihtimali galiptir.
Bu yakıtın kuyu sularına karışması sonucunda bir veya daha fazla kişinin kanser olup öldüğünü, cezaya esas olacak kesinlikte tespit mümkün değildir. Eğer mümkün olsaydı, bu fiil ile ölüm arasında sebebiyet yoluyla öldürme olayı gerçekleşmiş olurdu. Bu takdirde gerekir diyen müçtehitlere göre diyeti âkılesi ödeyecek, kefareti de kendisi ödeyecek, ifa edecekti; ancak zamanımızda âkıle sistemini işletmek de mümkün değildir. İslâm hukukunu uygulayan mahkemeler olsaydı hakim bir de doğrudan sebep olana tazir cezası verebilirdi; bu cezanın para (tazminat) şeklinde olması da mümkündü. Bu takdirde laik mahkemelerin vereceği tazminat hükmü devreye girer. Böyle suçların önlenebilmesi için laik mahkemelerin vereceği tazminat kararından alınan paranın alınıp yoksullara dağıtılması bana uygun bir çare olarak görünmektedir.

SORU
Bir de hocam dediğim gibi 10 kere başvuru yaptım. Hatta kurumunu şikâyet ediyorsun diye kendi müdürümden yazılı ikaz aldım. En azından şu an için benim bir sorumluluğum kaldı mı?. İçimden “mahkemeye başvurman lazım, ancak o zaman sorumluluktan kurtulursun” tarzı düşünceler geçiyor. Aradan yıllar geçse de eğer halen yakıtın insan sağlığını etkilemesinin önüne geçmek imkânı varsa; mahkemeye başvurmak benim sorumluluğum mudur?

Cevap
Hala tehlikeyi önleme imkânı mahkeme yoluyla olacaksa bunu yapmak farz olur; ihmal etmek ise büyük bir kusur ve vukuu ve ispatı halinde ölüme sebebiyet suçu oluşur.
Diyelim ki, artık tehlike kalmadı; yine de mahkemeye başvurup ihmalkârları cezalandırmak, benzer olayları önleme bakımından gereklidir.
Köstebekleri öldürmek

SORU
Benim bir bahçem var. Meyve ağaçları mevcut. Ayrıca küçük çapta sebze de ekiyorum. Benim problemim şu: Bahçede köstebekler toprağı sürekli kazıyor. Böylece hem bahçedeki otların biçilmesini zorlaştırıyor, hem de ektiğim sebzelere ve ağaçlara zarar veriyorlar. Söz konusu köstebekleri ilaç kullanarak öldürsem günaha girmiş olur muyum, caiz midir?

Cevap
Ekinlere, sebzelere, ağaçlara, insanlara… zarar veren hayvanları ve haşeratı başka türlü engellemek mümkün olmuyorsa öldürmek caizdir.