Geçen sene bu köşeden yaptığımız hatırlatmamızın üzerinden bir yıl geçti. Aradan geçen sürede değişen bir şey olmadı, yine aynı tas, aynı hamam...
2019 Şubat ayında Merzifon Hava Limanı'ndan umreye gitmiştik. Mekanla ilgili şikayetlerimizi bu sütunlardan yazarak yetkililere ulaşacağını ummuştuk. Fakat hayal kırıklığını yaşadık. Bu sene Şubat 2020'de Çorum, Merzifon ve Amasya'dan oluşan 192 kişilik umre grubu ile Suudi Arabistan'a gitmeye niyetlendik. Geçen sene karşılaştığımız sıkıntılar yaşanmaya devam ediyor. 
Hava limanını görenler bilir. İhtiyaca cevap vermeyen küçük bir binaya sahip. Otobüsle hava limanına ulaştık. Tabi ki kış günü. Bize uçak saat 20.00'de hareket edecek derken, rötarlı olarak bir saat sonra uçuşa izin verdiler. İlk sıkıntı girişte başlıyor. Yolcular dışarıda bekliyor. Üçer-beşer özel bölüme alınıyor. Eşyalar ve insanlar özel cihazdan geçiriliyor. Sonra valizlerin uçağa verileceği yerde sıra olunuyor. Kuyruk uzuyor. Ama mekan dar. Düşünün 192 yolcunun birer valizi veya ikişer olunca o dar meydanı gelin siz düşünün. Bekleme salonunda tam bir curcuna oturma imkanı herkese yok. Sayının ancak üçte biri oturuyor. Diğerleri ayakta, bekleme başlıyor. Tuvaletler sıkıntı. Abdest almak bir dert. O yaşlılar lavabolara nasıl ayak kaldıracak. Namaz kılınan yer de ne kadar temiz bilmiyorum.
Eğer hava limanı bu sayıda insana hizmet edecek diye düşünülmüşse cevap imkansız. Bu kadar sıkışıklık içerisinde insan nefes almakta bile zorlanıyor. Bu durumdan sonra nasıl sıhhatli yolculuk yapılabilir? Yaklaşık 3 saatten fazla kapalı alanda bekledik. Hele son çıkış kısmındaki bekleme yeri, bir önceki mekanı da arattı. O dar bölümde de bir saat beklenildi. O kadar insanın alıp verdiği nefes nereye gitti. Dönüşte o karşılayan sağlıkçılar nerede idiler. Bu kadar insanın sıkış-sıkış böyle bulunması ne kadar sıhhatli? Bir dert çıkmadan önce alınan tedbir en güzelidir.
Nihayet dar alandan çıktık, uçağa bindik. Mekke, Medine vazifemizi yaptık, dönüş başladı. Dönüşte 2,5 saat rötarla gece saat 23.30'da Merzifon Hava Limanı'na iniş yaptık. Ben uçaktan ilk inecek olanlardan biri olmamla, bir görevli uçağa geldi. 30'ar kişilik gruplarla inecekler, sağlık taraması var dediler. Uçaktan indik. Peron kapısına varınca kendilerine göre tam teşekküllü kıyafetler giyilmiş, maskeler takılmış, doktorlar, hemşireler ellerinde sterilli su ile bekliyorlar. Sordukları soruya bakın. Sanki liman liman gezip gemi yolculuğundan geliyoruz. Görevliler soruyor. Çin’den mi geliyorsunuz, 15 gün içerisinde Çin'e gittiniz mi? Ne tuhaf soru. Uçağın nereden geldiğinin bile farkında değiller. Bu kadar teknik donanımlar olacak, bilgisayarlar olacak, hala bu tip sorular sorulabiliyor.
Elimize bir miktar sterilli su döktüler. Ateşiniz var mı dediler ve salona aldılar. 190 kişi aynı salona doldurulduk. Yaklaşık 45 dakika ayakta bekledik. Kimin nefesi kime karıştı bilmiyorum. Burada bekleyeceksiniz. Valizleriniz dışarıya sergilenecek. Zaten aynı durumu geçen sene de yaşamıştık. Allah'tan kar ve yağmur yağmıyordu. Kapılar açıldı. Açık alana çıktık. Bir koşuşturma başladı. Gece yarısı hava soğuk ve esintili. Işıklandırma yetersiz. 190 kişi bagajların arasına girdi. Kimi araba, kimi bavul, kimi valiz, kimi hurma, kimi de zemzem arama derdinde. Gürültü ve bağırışlarla yaklaşık yarım saat o insanların gecenin o soğuğunda çektiği eziyet...
Öyle tahmin ediyorum ki Türkiye'de hiçbir hava limanında böyle bir imkansızlık yoktur. Yeni hava limanları yapılıyor ve duyuruyoruz ki bir günde yüzlerce uçak rötar yaptı diye herkese birer paket kumanya verdiler.
Bu valiz arama esnasında karşılaştığım her umreci bu ne rezalet diye sitemlerini dile getirdiler. 4 saat önce 25 derece olan Cidde'den geleceksin 20 derece aşağısında bu soğukta dışarda boş alanda yarım saatte valiz arayacaksın. Hatta kaç tanesi hocam dişlerim birbirine vuruyor şifayı kapmasaydım diye serzenişte bulundu.
Şimdi öncelikle bizleri ilk karşılayan sağlıkçılara soruyorum. Gelirken kendinize göre tedbir almışsınız. Pekala. Bir de o kontrollerinizi vatandaşlar eşyalarını yerden topladıktan sonra yapsaydınız. Kim hapşırıyor, kim titriyor o zaman görseydiniz.
Valizler güç bela alındı, çıkış kısmına gidiyoruz. Aydınlatma zayıf tedbirler az. Velhasıl orayı da geçtik. Umrecilerimiz otobüslerine binmekle büyük mutluluk yaşadılar. Bir daha böyle bir karmaşıklığı yaşamak istemediklerini beyan ettiler.
Hava alanında yaşananları genel hatlarıyla anlatmaya çalıştım.
Gelelim önce hava limanına: 
Binanın genişletilmesine eğer güç yetmiyorsa, oraya etrafı kapalı geniş 2 adet çadır kurulabilir ve geçici olarak hizmet verilebilir.
Asıl sorum yetkililere... Öncelikle Merzifon Kaymakamlığı’na, Amasya Valiliği’ne ve Çorum Valiliği’ne, Amasya ve Çorum Milletvekillerine...
Sayın valilerim, sayın kaymakamım ve sayın milletvekillerim. Biliyorsunuz ki sizler vatandaşlar için kolaylıklar sağlayan, sorunları halleden mercilersiniz. İnşallah ilgileneceğinizi düşünerek bu hususları dile getiriyorum. Sizlerden isteğimiz, lütfen 200 kişilik bir kafile uğurlanırken ve de karşılanırken Allah aşkına hava limanını bir ziyaret ediniz.
Anlattıklarımı sizlerin de bizzat görmenizin faydalı olacağına inanıyorum. Eğer hava limanından bu kadar yolcu gönderilecekse mutlaka mekan için tedbirler alınmalı. Artık 2020'li yıllarda böyle zorluklar yaşanmamalı.
Bunları söylerken ben hava limanı yetkililerini, personelini, emniyet yetkililerini şikayet etmiyorum. Onlar da elde olanı ancak bu kadar sunabiliyorlar. Yine de onlara imkansızlıklar içerisinde sağladıkları yardımlardan dolayı teşekkür ediyorum.
Alan konusunda hiçbir sıkıntısı olmayan Merzifon Hava Limanı'nın 2020 yılına yakışır şekilde düzenlenmesini, yetkililerin, üzerine vazife düşenlerin ilgilenmesini arzu ediyorum.
Bu hatırlattığımız meselelerden rahatsız olanlar varsa lütfen kusura bakmasınlar.
Değirmenciye sormuşlar: Neden abdest alıp, namaz kılmıyorsun deyince:
-Ne yapayım su yok demiş... Vesselam…