Anadolu'da genelde örf ve adet olarak otomobillerin ön koltuklarına büyükler oturur. Yani kayınpeder, kayınvalide vs. tabi işin saygı, hürmet penceresinden baktığımızda belki doğrudur. Ancak çok yaşlı büyüklerimizin aracın ön koltuğuna oturmasının sivil savunma, trafik açısından değerlendirdiğimizde karşımıza bazı olumsuz hususların çıkabileceğini düşünüyorum.
Bir okulda seminer verirken bir bayan öğretmenimiz 'Hocam benim kayınvalide benden önce otomobilin ön koltuğunu oğlunun yanını hemen kapıyor. Eşimde bir şey diyemiyor' dedi. Bende ileri derece de yaşlı mı yani dikkat eksikliği var mı? Diye sordum. Evet dedi zaman şu örneği veriyorum, bunu eşine anlat herhalde fikri değişir dedim. Örneğin; yakınınızın tayini Sivas İline çıktı. Siz de Çorum'dan kalkıp aile boyu il defa Sivas'a ziyaretine gideceksiniz. Eşiniz otomobili kullanıyor, yaşlı kayınpederiniz, kayınvalideniz yanında oturuyor. Sizlerde arka koltukta oturuyorsunuz. Dağ başına kış gelir / İnsan başına iş gelir hesabı araç yolda arıza yaptı veya küçük bir kaza yaptınız. Gece saat 02.00 civarı. Ortalık zifiri karanlık ve ormanlık. Bir yer, bir gökyüzü gözüküyor. Eyvah şimdi ne yaparız dağın başında diye endişelenmeye başladınız. Birden 156 Jandarma'dan yardım istemek aklınıza geldi. Aradınız, kendinizi tanıttınız, talebinizi ilettiniz.156 yerinizi tarif etmenizi istedi. Siz aracı kullanırken sağa sola pek dikkat etmediniz. Bu nedenle, yanınızda oturan yaşlı annenize, babanıza yolda en son neleri ( fabrika, kilometre levhası, köy vs.)  gördüğünü sordunuz. Onlarda arabaya oturur oturmaz uyuduğu için; 'oğlum bilmiyorum ki, ben uyumuşum hiç hatırlamıyorum' dedi. Arka koltukta oturan eşinize sordunuz, o da arka koltukta olduğu için pek dikkat etmemiş. Netice olarak sizin yerinizi 156 görevlilerine tarif etmeniz pek mümkün olamayacaktır. Ama ön koltukta oturan 'gören değil, bakan olursa'  bulundukları yeri tarif ederken, tahmini 10 dakika önce tuğla fabrikası görmüştüm veya Sivas 41 km yazıyordu gibi bilgi verebilirse 156 yardımı daha erken ulaştırabilir dedim. O bayan öğretmen hocam ne olur, bu örneği tüm okullarda anlat belki eşim duyarda artık ön koltuğa benim oturmamın gerektiğini söyler!  Dedi. Bende tamam ama sende gelecekte kayınvalide olduğunda, arka koltuğa geçmeyi unutma dedim…                                                                            
Geçmiş yıllarda, İzmir'den Erzincan'a giden yolcu otobüsünün freni boşalınca, şoför panikle eyvah fren boşaldı diye panikledi. Ön koltukta oturan yolcu, bilinçli olacak ki sakın panik yapma ben 155 polis imdadı arıyorum dedi. Acil 155 polis imdattan yardım istendi. Yol düz olduğu için hemen sıkıntı yaşanmadı. Bu arada Polis acilen olay mahalline gelerek tali yolları kapattı. Gerekli uyarıları yaparak güvenlik tedbirlerini aldı. Yani yolu boşalttı. Otobüs frensiz olarak 10 - 15 km yol gitti. Yokuşa gelince hız düştü ve bu arada şoför otobüsü hafif yolun kenarına vurarak durdurmayı başardı. Araçta hasar meydana geldi ama 38 yolcunun burnu bile kanamadı.
Ankara'dan-Samsun istikametine giden bir otomobilin Çorum şeker fabrikasının yakınlarında frenin boşaldığını düşünelim. 155 Polis imdadı arayıp ulaşamazsa muhtemelen ilk kavşakta kaza yapar. Ancak 155 polis imdada ulaşır da yardım isterse, (seyyar ekiplerinde olması nedeniyle)  polis tüm trafik ışıklarının yeşil yanmasını sağlayabilir. Ana yoldaki diğer sürücüleri uyarır ve tali yolları trafiğe kapatırsa, o freni tutmayan otomobil yol bomboş olduğu için frensiz olarak baraj yol ayrımına kadar kaza yapmadan gidebilir. Neticede kimsenin burnu kanamaz.
Yıllar önce Çorum hacılarının başında din görevlisi olarak bulunan arkadaşım anlatmıştı. Suudi Arabistan'a gitmek için, havaalanında İngiliz uçağına binmek için hazırlanıyoruz. Uçağın Kapısında hostes bizleri  'Well come!' diyerek içeri alıyor. Koltuk numarası yok, hacılar boş bulduğu koltuğa oturuyor. Yalnız ön tarafta birkaç tane koltuk boş duruyor. Oraya oturmak için yönelen yolculara 'Well come, do you speak Englısh?' sorusunu ilave ediyorlar. Bende oraya yönelince aynı soruyu bana da sordular. Bende ilkokuldan liseyi bitirinceye kadar yıllarca okuduğum İngilizce dersine dayanarak hemen bir 'yes'  deyip koltuğa oturabileceğimi zannettim. Fakat o kadarda kolay değilmiş. Çünkü peşinden bir soru daha sordu. Bizim cevap 'YES - NO'  dan dan öteye gidemeyince en arka tarafı gösterdi. 450 kişilik hacı kafilesine hep aynı soru soruldu. Neticemi cevap veren çıkmayınca, en son binen hacıları oturtturmak zorunda kaldılar. Bu durum karşısında,  yıllarca İngilizce dersi görüp te birkaç pratik cümle konuşamadığıma çok ama çok üzüldüm.
Bu ilginç örnekte görüldüğü üzere, demek ki ihtiyaç halinde yolcularla iletişimi daha rahat kurabilmek için İngilizce bilenleri özel koltuğa oturtuyorlar. Bizlerde de keşke otobüslerin 1-2-3-4 numaralı koltuklarına oturacak yolcularda hassasiyet gösterilse. Çünkü buraya doksan yaşındaki yaşlı dedemde oturuyor,  otuz yaşındaki akli dengesi yerinde olmayan vatandaşta oturuyor. İhtiyaç halinde bu yolcuların şoföre yardımcı olabilmesi mümkün değildir. Hatta geçmiş yıllarda akli dengesi yerinde olmayan bir vatandaşın şoförün kaza yapmasına sebep olduğunu basından öğrendik.
ÖZETİN ÖZETİ: En iyi okul tecrübedir. Fakat okul masrafı biraz çoktur. Hele birde telafisi mümkün olamayacak masraf çıkarsa... Kazaların eksik olmadığı günümüzde hepinize kazasız belasız yolculuk, afetsiz afiyetler diliyorum. 
NOT: Bu makalem Adıyaman'da bir arkadaş tarafından fotokopi çektirerek kurumundaki personele dağıtmış. Bu yazıyı okuyan birçok bayan teşekküre gelmiş. Demek ki yazılan boşa gitmiyor. Çorum dışında da filizleniyor…
BAŞSAĞLIĞI: Hakkın rahmetine kavuşan eski İl Sivil Savunma Müdürü, mütevi insan Hüseyin Baltacı Beye Allah'tan rahmet, sevenlerine sabrı cemil dilerim.a