Her hangi bir kısıtlamaya veya şarta bağlı olmamak anlamına gelen özgürlük kavramı, insanların başkalarına zarar vermeden istediğini yapabilmesidir. Bu hak kullanılırken de sorumluluğun bilincinde olarak, başkalarına hakaret etmeden, rencide edici ifadeler kullanmadan, iftirada, suizanda bulunmadan hak ve hukuka saygılı bir şekilde kullanılmasıdır.
İnsanların hak ve özgülükleri diğer insanların hak ve hukukları ile sınırlandırılmıştır. İnsanların aklına gelen her şeyi yaparak başkalarını rencide etmesi, haklarını çiğnemesi, özgürlük değildir. Bu hele de hakaret ve iftira boyutlarında olursa savunulacak hiçbir tarafı olmaz. Kur'an-ı Kerim namuslu insanlara iftira atmayı ise en büyük günahlardan saymıştır. İnsanların yanlış gördükleri şeyleri yapıcı bir şekilde eleştirmelerinden daha doğal bir şey olamaz. Bunu yaparken de üsluba dikkat ederek seviyeyi ayaklar altına düşürmeden, kırmadan, dökmeden meramını güzel bir şekilde anlatmaktır. Kırmak, dökmek kolaydır da gönüller yapmak zordur. Biz inanıyoruz ki gönüller yıkmak Allah'ın mescitlerini yıkmaya eşdeğerdir. 
Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında, Erol Mütercimler’in, imam hatiplilerin tamamını töhmet altında bırakan bir tarzla, "imam hatiplilerden tecavüzcü, tacizci çıkar" gibi tahkir ve tahrik edici ifadelerine şahit olduk. Bu söylemin arkasında kin, nefret, itham ve tahrik vardır. Ortaya koymuş olduğu yaklaşım çok çirkindir. Sanki imam hatipler tecavüzcü yetiştiriyor, sanki imam hatipliler hırsız yetiştiriyor gibi bir yaklaşım tarzı ile ortaya konulmak istenen yaklaşım son derece yanlış ve tehlikelidir. Şu anda ülkeyi yöneten başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Sayın TBMM Başkanımız ve birçok bakanımız da imam hatip mezunudur. İmam hatipler çok büyük değerler yetiştiren devletimizin okullarıdır. Müfredat programını devletimizin belirlediği, disipline ettiği, teftiş ettiği okullardır. Sanki imam hatipler bu ülkede yer altında örgütlenmiş illegal yapılar gibi bir yaklaşım tarzı ortaya konulması çok yanlış, çirkin ve ayıptır. Bir sapık yüzünden büyük bir camiayı zan ve töhmet altında bırakmamanın ne kutsal değerlerimizde, ne vicdanlarda, nede kanunlarda yeri yoktur. Bu ithamlarla binlerce mezun rencide edildiği gibi bir milyon dört yüz bini bulan o pırlanta gibi imam hatip öğrencileri de bu çirkin sözlerle rencide edilerek psikolojileri bozulmuş ve zan altında bırakılmışlardır. Mezunu ve mensubu olmaktan hep onur duyduğum, iyikide imam hatipte okumuşum dediğim, bir imam hatip mezunu olarak, bu zatın imam hatiplileri tahkir eden yaklaşımlarını şiddetle kınıyor ve kanunen gerekenin yapılmasını istiyorum.                                                                                                                                                                                   
Dünyanın hiçbir ülkesinde insanların özgürlükleri sınırsız değildir. Fert ve toplumsal hayattaki ahlakî ilkeleri ihlal eden davranışlar yasalar çerçevesinde, yasak kapsamında sınırlandırılmıştır. Özgürlükleri kötüye kullanan insanların olduğu hesaba katılarak İnsanların hak ve özgürlükleri kanunlarla koruma altına alınmıştır. Yüce Rabbimiz Kur'an-da Hz. Âdem ve Havva'yı yarattıktan sonra, cennette onlara bir yasak koyduğu gibi dünyada da yasaklar, kurallar koyarak, haram ve helallerin sınırlarını çizmek suretiyle, her yaptığımız davranışlarımızdan, yapmak zorunda olduğumuz ve yaptığımız veya yapmadığımız ilahi emirlerden dolayı cennette mükâfatlandırılacağımızı veya cehennemle cezalandırılacağımızı bildirmektedir. "Siz başıboş ve sorumsuz olarak yaratıldığınızı ve tekrar yeniden diriltilip hesaba çekilmeyeceğinizi mi zannediyorsunuz?" (Mü'minun 115)       Zaman zaman "Âlemlere rahmet" olarak gönderilen peygamberimize veya müslümanlara hakaret etmeyi özgürlük ve bir maharet zanneden yerli ve yabancı zavallılar çıkabiliyor. Ümmetin dağınıklığı "Hep birlikte sımsıkı Allah'ın emirlerine sarılın" ilahi emri doğrultusunda güç birliği yapamayışımız, manayı bırakıp, maddenin esiri olmamız dolayısıyla duyarsız hale gelmemiz, saldırganları cesaretlendirmektedir. Yerli saldırganlarımızın yanında en çok hak ihlali de insan hakları evrensel beyannamesinin tellallığını yapan, Müslümanların kutsallarına hakaret etmeyi bir maharet ve özgürlük zanneden batı ülkelerinde yapılıyor. 
Yapılan iftiralara ve hakaretlere Müslümanlar olarak sessiz ve duyarsız kalmamız mümkün değildir.
Müslümanların, mukaddesatlarına yönelik saldırılara hep beraber gür bir seda ile sağduyu içerisinde tahriklere kapılmadan itidalli bir şekilde karşı koymaları en doğal haklarıdır. Dinimiz hoş görüyü temel bir ilke olarak benimsemesine rağmen, art niyetli bir takım insanlar, Müslümanların hoş görü sınırlarını zorlamaktadırlar. İslam'a ve müslümanlara karşı cephe açan fitnecilerin amaç ve hedefleri bellidir. İmam hatip camiasını yıpratarak itibarsızlaştırmaktır. Müslümanlar olarak çok iyi biliyoruz ki, inkârcılar için İslam karşıtlığı,  kin ve düşmanlığın değişmeyen bir politikası haline gelmiştir. Bu tür insanlar ise pirim yapmak için, İslam düşmanlığını bir sermaye haline gelmişlerdir. 
Kutsalları olmayanlar, Müslüman kimliğine sahip olanlara ve inanç değerlerimize her fırsatta saldırmaya devam edeceklerdir. Dinimizi ve bizleri eleştirebilirler, bizler ise onların seviyesine düşmeden, hikmetle, ağır başlı bir şekilde, edep dairesinde, bilgi ve marifetle değerlerimizi savunmaya ve kanunlar çerçevesinde hukuki yollardan hadlerini bildirmeye devam edeceğiz. Hakaret, iftira ve tahrik kimsenin hakkı ve haddi değildir. Birlik ve beraberliğimizi sağlayabilirsek, fitneciler köşesine çekilmek zorunda kalacak ve Müslümanların kutsal değerlerine saldırma cesaretini bulamayacaklardır.