Çorum'un imajını yükseltmek için ciddi çaba gösterildiğine pek şahit olmadık. Bütün çabalar tanımıyla ilgilidir. Leblebi ve Saat Kulesi'nden başka tanıtım aracı da geliştiremedik. Ama Çorum'u kötü tanıtan bazı slogan ve hikayeler uydurulmuş. O da zamanla halkın bilincine yerleşmiş.

İyi tanıtabilmek için önce aleyhteki propagandayı silmek lazım. Mesela bir süre önce Çorum'da okumuş olan Prof.Dr. Mustafa İsen'in kendi hayatından örnek vererek "Çorumlunun yaptığını kimse yapamaz" başlıklı yazı bu konuda ufuk açtı. "Senin yaptığını Çorumlu yapmaz" sloganını çöpe attı.

27 Kasım 2020 akşamı TRT 1'de yayınlanan "Payitaht İstanbul" dizisiyle Çorum Leblebisi saraya girmiş oldu. Bu, leblebinin doğru tanımıyla ilgili en iyi örnektir.
Kendisine leblebi bırakmayanlara kızan bir paşanın "Sizin yaptığınızı Çorumlu yapmaz" sitemine karşı kıdemli bir paşa derhal "Çorumlunun yaptığını herkes yapamaz" diyerek cevap vermek suretiyle yıllardır süre gelen bir yanlışı düzeltmiştir.

Üçüncü bir düzeltme de bizzat Sultan Abdülhamit'ten gelmiştir. Yine aynı bölümde Sultan Abdülhamit "Eğer 7-8 Hasan Paşa olmasaydı belki bugün biz de olmazdık" sözü aslında bir gerçeğin tespitidir.

Zira 7-8 Hasan Paşa, gazeteci kılıklı Ali Suavi'nin Çırağan Sarayı baskınını, hem de tek başına önlemesi, tarihte üstü örtülmeye çalışılan en önemli başarı hikayesidir. Dr. Mehmet Sılay, 7-8 Hasan Paşa'yı 15 Temmuz gecesinin Ömer Halis Demir'iyle eşdeğerde görmektedir. Onlar tek başına tarihin seyrini değiştiren kahramanlardır.
7-8 Hasan Paşa kitabını yazdığımda Çorumlu yaşlı bir avukat, önümde durdu ve bana sitem etmeye başladı: "Hoca, şu yaptığını beğeniyor musun? Biz, Abdülhamid'in fedaisi 7-8 Hasan Paşa öldü de kurtulduk diyorduk. Sen, bu kitabınla onu tekrar dirilttin."

Evet, bu fikir bana yabancı gelmedi. Zira 7-8 Hasan Paşa'nın vefatına tüm İttihat ve Terakkiciler sevinmişti. Onun ölümünden sonra ilk defa Sultan'a karşı Ermeni suikastı düzenlenmiş, daha sonra 31 Mart faciasıyla tahttan indirilmesi sağlanmış.

Bunları çok iyi bilen, bir zamanlar Esenler Belediye Başkanlığı yapmış olan Dr. Gürbüz Çapan da beni arayarak kitaptan dolayı benzer sıkıntılarını aktardı. O da Abdülhamit'e düşmanmış. Onun çevresindekileri de hiç sevmezmiş. Benim kitabımı da hem 7-8 Hasan Paşa'yı temize çıkarttığım için, hem de öyle bir paşaya sahip çıkarak Çorum'un imajını düze çıkarttığım için çok kızmış. Telefonda yarım saatten fazla konuştuk.

Demem o ki 7-8 Hasan Paşa, bizim gururumuzdur. Devletine ve vatanına sadık bir devlet adamıdır. Biz, bu özelliğinden dolayı 7-8 Hasan Paşa'yı severiz. Hatırası olan Saat Kulesi'ni de gözümüz gibi koruruz.

"Beşiktaş Muhafızı Yedi Sekiz Hasan Paşa ve Bir Devrin Hikayesi" adlı kitabımızın üçüncü baskısı, 2019 yılında İstanbul'da yapılmıştı. Kitabın baskıda olduğu sırada yayınevi sahibi, "Hocam, müjde. Kitap, dizi haline getirilecek" dedi. Zira orada kitabı gören bir film yapımcısı, bu eseri bir dizi haline getirebiliriz" demiş. O da buna çok sevinmişti.
Araya pandemi / salgın hastalık girdi. Bu konuda bir gelişme olmadı. Olabilmesi için ilgi ve destek beklendiğini sanıyorum. Bu dizi film projesi gerçekleşseydi Çorum'un tanıtımına katkısı büyük olurdu.

Payitaht İstanbul'da Çorum rüzgarının esmesine, Çorum'un olumlu tanıtımına vesile olan herkese teşekkür ediyorum. Vurduğu yerden ses getiren böyle dokunuşlara her zaman ihtiyacımız olduğunu açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum.