RAHBU'Ş-ŞA'R-I ŞERİF (sav)
(Mübarek Zülfünün Telleri)
SİYAH KÂKÜLLERE NA'T
4.Beriyyâtı bütün zabt etti elân
Ülü'l ebsârı tutdu etti kurbân
Ederdi satvetin âlemde ilân 
Siyah kâkülleri nur-ı Hudâ'nın

5. O bir şahbâz-ı kudretti ey cân
Ana esîr olubdu cümle sükkân
Hulâsa asdı kesdi aldı metdân
Siyah kâkülleri nûr-ı Hudâ'nın

6. 0 Habîbullah mı kâkül mü ne hikmet
Cihanı bende çekdi verdi hatret
Çeker Kadrî seni de dâra elbet
Siyah kâkülleri nûr-ı Hudâ'nın

176. Dahi müşkin saçı san anber fâm
Yed-i kudretle yapmış anı A'llâm

177. Ne kıvırcık dahi hem ne topluydu
Zarif idi begayet mu'tedildi

SİYAH KÂKÜLLERE NA'T
MUHAMMED MUSTAFÂ (SAV)'NIN 
ZÜLÜFÜNÜN TELLERİ

4. Allah (cc)'ın nûru Muhammed Mustafâ (sav)'nın siyah kâkülleri bütün mahlûkatı etkisi altına aldı. Görür gözü olan her kesi tuttu kurban etti. Âlemde mutlak etkileme güç ve kuvvetini ilân etti.
Sevgilinin saçlarının sevdiğini bend edip bağlaması karşılıklı gönül alakasını ifade etmektedir. Doğu edebiyatlarında bu bağ üzerinde çokca durulur. Sevgilinin saçları kimi şairi kararsız yapar kiminin sabır taşını parçalar, kiminin gönlünde gedikler açar, kimi de can ipliğini onun kâkülüne bağlar. Kısaca zülüf veya sac gönül dünyasını derinden etkileyen bir mazmundur. Bu dörtlükte şair bu etkiyi kuvvetle vurgulamak istiyor. Bir şairin bir âşığın sevgilisi elbette dünya güzelidir amma saçlarıyla gönülleri etkileyen Peygamberimiz (sav) olursa gelmiş geçmiş bütün insanlığı, bütün basiret sahiplerini düşünen akıl sahiplerini etkileyip kendine çekmesi şairane olduğu kadar halisane bir duygudur.
5. Muhammed Mustafâ (sav) öyle şanlı bir yiğitti ki, O'na herkes hayrandı. Allah (cc)'ın nuru olan Muhammed Mustafa'nın siyah kâkülleri her şeyi ve her kesi kendine bir şekilde bağlanyarak kimselere fırsat vermedi.
Tasavvufta yanaktan iki tarafa sarkan saçlar, hiç kimsenin ulaşamadığı gaybî hüviyet anlamındadır. Hakk'ın zatı ve künhü demektir. En güzel şiirlerin şairleri misk kokulu sevgili saçlarının aklı başdan aldığını isanı perişan ettiğini haykırmaları, aşkın meydan savaşından sahneler sunmak içindir. Şairimiz şiirin bu icelik ve zerafetindet yararlanarak kâinattaki herkesin ve her şeyin saçlarındaki güzelliği dolayısıyla Hazret-i peygamber (sav)'e meftun olduğunu belirtiyor.
Allah (cc)'ın nuru Muhammed Mustafâ (sav)'nın kâkülleri Allah (cc)'ın segilisi mi yosa Hakk'ın zâtı mı ne hikmettir bilinmez, bütün cihanı kendine kul etmiş hayret içinde bırakmıştır. Ey Kadri senin de aklını başından alıp kendine bağlayan odur.
Şair bir ilâhi hikmet olarak cihanı kendine kul eden ve insanlığı hayrete düşüren Cenâb-ı Peygamber (sav)'in siyah kâküllerinin yâni Cenâb-ı Hakk'ın bizatihi gaybî hüviyetinin etkisi altımda kaldığını ifade ediyor. Hatta bu etkinin Mansur'un ki kadar çılgınca olabileceğini belirtiyor.
176. Muhammed Mustafa'nın misk kokulu saçı, aynı zamanda amber kokusu da saçardı
Bütün çiçekler ve güzel koku kaynağı maddeler ile Hazret-i peygamber (sav)'in saçı arasındaki münasebet birinci derecede güzel kokuya dayanır. Ayrıca bazıları şekil bazıları da renk yönüyle ilgilidir. Burada geçen (fâm) hem renk anlamında hem de teşbih edatı olarak kullanılan bir kelimedir. Beyitte Peygamberimiz (sav)'in mübarek saçlarının misk ve anber kokusu saçtığını ifade ederken misk ve anberin kendilerine has güzel kokularını O'nun saçlarından aldığı ifade edilmektedir. Çünkü o güzel kokular O'nun saçlarına Cenâb-ı Hakk'ın kudret eliyle sürülmüş gibidir.
177. Muhammed Muatafa (sav)'in saçları, ne kıvırcık ne de topluydu. Son derece güzel, hoş ve mütenasip idi.
Peygamberimiz (sav) giyim kuşamının temiz ve düzenli olmasına son derece özen gösterdikleri gibi saçlarına ve saç bakımına da özen gösterirlerdi. O düz veya kıvırcık olmayan dalgalı saçlara shipti. O'nun saçları kokusuyla insanları etkilediği gibi bakımlı görünüşüyle de etkilerdi. Siyah ve dalgalı saçlar, âşıkları kendine bent edecek kadar güzel, o tertip ve düzen ise, kâinatın muhteşem düzeni kadar intizamlıydı.