Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Çorum İl Başkanı Mehmet Akif Aras, partisinin Sungurlu İlçe Başkanlığını ziyaret etti. İlçe Başkanı Yasin Şahin ve İlçe Yönetim Kurulu Üyeleriyle bir araya gelen Aras, ilçede yaptıkları faaliyetler ve ilçenin durumu hakkında bilgi aldı. Ziyaret sonrasında ise değerlendirmelerde bulunan Aras, “Üstesinden gelinmesi şart olan beka meselelerimiz devasa boyutlara ulaşmıştır. İnsanımızın sosyal ve ekonomik taleplerini yok sayamayız. Mutfaktaki tencere kaynamazsa, sofradaki ekmek çoğalmazsa, insanımızın umutları yeşermezse ne yapılsa boş, ne söylense beyhudedir” dedi.

İşsiz bir gencin, umutsuz bir neslin, gırtlağına kadar borca batmış milyonların gönlünü hamasi sözlerle almanın doğru olmadığını kaydeden Aras açıklamasına şöyle devam etti:

“İş, aş, barınma ve eğitim sorunlarını bir beka meselesi görüp kökünden çözmek, köklü atılımlarla bertaraf etmek siyaset için ödev ve mecburiyettir.  “Mutlu millet, güçlü devlet, huzurlu fert” anlayışını tam bir kararlılıkla gerçekleştirmeden her söz havada kalacaktır. Dükkânında kaygılı esnaf, tarlasında hüzünlü çiftçi, tezgâhında sıkıntılı işçi, dert küpü emekli, işyerinde iç çeken memur, fabrika ve işletmesinde ümitsiz, sahipsiz girişimci ağırlaşan hayat ve geçim şartlarının düzeltilmesi hususunda parlak bir dokunuş, samimi bir müdahale beklemektedir.

Türkiye’ye diz çöktürmek isteyen odaklar; döviz silahını çekmişler, yeri gelince sıcak para operasyonlarına sarılmışlardır. Maksat siyaseti kundaklamak, ekonomiyi karıştırmak ve milli güvenliği kaosa sokmaktır. Türk lirasının döviz karşısında erimesi bu gayenin bir parçasıdır. Faizin tırmanması yönünde baskı kurmak bir başka ayak oyunudur. Emperyalizm hem ülkemizde hem de bölgemizde dehşet dengesini sürdürmenin çabasındadır. Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne kadar Türkiye’nin yönetiminde söz sahibi olmuş siyaset adamları her zaman milletimizin kazanması, insanlarımızın refah ve huzura kavuşmaları için naçizane çalışmışlardır. Ancak bu tarihi süreçte görülen gerçek; Türkiye ekonomisinin güvenlik duvarlarının bir türlü istenen ve arzulanan seviyelere ulaşamamış olmasıdır.

‘1,5 ASIRDIR LONDRALI BANKERLERE, PARİSLİ SERMAYEDARLARA KAZIKLANIYORUZ’

Türk insanı aşağı yukarı 1,5 asırdır, Londralı bankerlere, Parisli sermayedarlara, sonucu kazık olan küresel ekonomik merkezlerin doymaz iştahına feda ve kurban edilmiştir. Döngü aslında hiç değişmemiştir. Vatandaşımız ter akıtırken, helal lokmasını gece gündüz ararken, emperyal soyguncular keyif ve saltanat sürmüştür. İnsanımızın tertemiz emeklerini gasp etmişlerdir. Vatandaşımız çalışmış, önüne koyulan faiz faturasını ödemek durumunda kalmış, buna karşılık para ve servet baronları palazlandıkça palazlanmış, kazandıkça kazanmışlardır. Dünden bugüne hesap aynıdır, kurgu aynıdır, tuzak aynıdır. Kanla, zulümle, zorla kurulan emperyalist mekanizmalar, işbirlikçileri de maşa gibi kullanarak doğudan batıya kaynak transferine ortam açmış, insanlarımızın bitap düşmesine, biçare kalmalarına neden olmuştur.

‘TÜRK MİLLETİNİN MAKUS TALİHİNİ DEĞİŞTİRMELİYİZ’

Türk milleti on yıllardır ekonomik cendere, ekonomik muhasara altındadır. Bu makûs talihin değişmesi artık milli ve manevi bir mükellefiyettir. Ana akım iktisat retorik ve teorileri hem ahlakı dışlamış, hem insanı ötekileştirmiş, hem adaleti hiçe saymış, hem de yerel ve milli hassasiyetlere sırt dönmüştür. Dayatılan ekonomik ilişki ağları milletimizin ciğerini yıllarca dağlamıştır. Buna dayanmamız, sabır göstermemiz akla uygun değildir. Geldiğimiz bu aşamada bize has, bize özgü, bizim ruh, iman ve kültür kökümüzü yansıtan ekonomik sistemin bulunması hepimiz için ihmal edemeyeceğimiz bir sorumluluktur. Terör saldırısı varken, bekamız sarsılıyorken, şehitlerimiz omuzlarda son yolculuklarına uğurlanırken yükselen, adeta bahar havası estiren borsa işleyişini nasıl açıklayacağız? ABD’de alınmış siyasi veya ekonomik bir karar neticesinde saman alevi gibi parlayıp sönen döviz ve faiz volkanına ne zaman itiraz edeceğiz? Yaşasın yaşasın, kazanan yaşasın mantığını milli ve manevi değerlerimizin neresine sığdıracağız? İnsani denge yerine piyasa dengesini vaaz ve vaat eden bir çarpıklığı nasıl göreceğiz, nasıl yorumlayacağız?

’81 MİLYONLUK POTANSİYELİMİZİ HAREKETE GEÇİRMELİYİZ’

Bağımlı bir ekonomik yapıyla siyasal bağımsızlığımızı nereye kadar koruyabileceğiz? Dümeninde milli iradenin olmadığı, denetim ve dengesini milli varlığın belirlemediği cari ekonomik model ve sistemle daha fazla nasıl yol alacağız? İstikrarlı bir şekilde Anadolu’nun yoksullaşması, Avrupa ve ABD’nin yükünü tutması feci bir akıbet ve garabet değil de nedir?

Potansiyelimizi harekete geçirmenin, 81 milyon Türk vatandaşıyla ekonomik özgürlük ve haklarımıza sahip çıkmanın, felaket tellallarına hak ettikleri dersi vermenin zamanı gelmiştir. Zaman bugündür, zaman zalimlerin oyununu boşa çıkarma günüdür. İnançla söylüyorum ki, zaman Türk’ündür, mekân Türk vatanıdır, gelecek Türkiye’nindir, asıl ve asil güç büyük Türk milletidir.

‘TOSUNCUKLAR VE SOYGUNCULAR ENSESİNDEN TUTUP YAKALANMALI’

Milletimizi kandıranların, umutları çalanların, soygun düzeni kuranların yakasından tutmak, onlarla gecikmiş hesaplaşmayı yapmak iktidarından muhalefetine hepimizin vatan görevidir. Tosuncukmuş, çiftlik bankmış, sütbankmış, bu ve benzeri sülüklerin, sicili kapkaranlık haydutların kanımızı emmesine, sırtımızdan geçinmesine asla, ama asla izin verilmemelidir. Bunlar her neredeyse enselerinden tutulup layık oldukları demir parmaklıkların ardına konulmalıdır.  Bu milletin çektiği çile ve ızdıraba artık bir son verilmelidir. Çatı çökmeden, sütun çürümeden kutlu bir hamleyle oyunlar bozulmalıdır. Birlik ve dayanışma ruhuyla, üzerimizde hesap yapanların kalemleri kırılmalı, defterleri dürülmeli, yedikleri içtikleri alayının burnundan fitil fitil getirilmelidir. Masumların hissiyatıyla oynayan mankurtların, mazlumların ahını alan mandafonların, küresel ve emperyalist hıyanet markalarının hakkından gelmek, plan ve hesaplarında boğmak beka ve vefa borcumuzdur.

‘MİLLİ DURUŞUMUZ OLDUĞU SÜRECE HİÇBİR MİHRAK BİZE BOYUN EĞDİREMEZ’

Biz istemediğimiz sürece yenemezler; biz milli duruşu gösterdiğimiz müddetçe hiçbir mihrak karşımızda dün olduğu gibi duramaz, duramayacaktır. Unutmayınız Allah bizimledir. Zaferse arzuladığımız, diriliş ve yükseliş ise özlediğimiz elhak gerçekleşecektir. Kulun hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır, Allah’ın da bir bildiği vardır, mutlaka tecelli edecek, muhakkak ilahi takdirini gösterecektir. İnancımız tamdır, imanımız tartışmasızdır, sabrın sonu da inşallah selametin vuslatını doğuracaktır.”

Editör: Haber Merkezi