Sinsi bir hastalık olan hipertansiyonun birçok sağlık sorununa neden olduğunu ifade eden Kardiyoloji Uzmanı Elif İjlal Çekirdekçi, hipertansiyon oluşumunda genetik faktörlerin de etkili olduğunu belirterek, ailesinde hipertansiyon olanların daha dikkatli olması gerektiğini kaydetti. Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Elif İjlal Çekirdekçi, konuya ilişkin yaptığı açıklamada tansiyonun kalpten pompalanan kanın atar damar duvarına yaptığı basınç şeklinde tanımlandığını ve yaşamın devamlılığını sağladığını oysa hipertansiyonun, kan basıncındaki “normalin üzerindeki artış” ve “tansiyon hastalığı” olarak bilinen durum olduğunu söyledi. Çekirdekçi, bu sinsi hastalığın yıllarca hiçbir belirti vermeyebileceğini ve kötü sonuçlara neden olmaması için erken tanı konulmasının yaşamsal önem taşıdığını ifade etti.

“Tansiyonun düzenli takibinin yapılması gerekmektedir” 
Dünya Sağlık Örgütü'nün araştırmalarına göre hipertansiyonun tüm ölüm nedenleri arasında birinci sırada olduğunu vurgulayan Uzman Dr. Elif İjlal Çekirdekçi, yaşla beraber artış gösteren bu duruma, diyabet gibi diğer hastalıkların da sıklıkla eşlik ettiğini kaydetti. Tansiyonun düzenli takibinin ve tedavisinin yapılmaması halinde kalp, damar, beyin, göz, böbrek gibi organlarımızda geri dönüşü çoğu kez olmayan hasarlara, hatta can kaybına neden olduğunu dile getiren Çekirdekçi, bu nedenle yüksek kan basıncının ‘ sessiz katil ' olarak da anıldığını hatırlattı.
Yapılan araştırmalarda 18 yaş üzeri erişkinlerde her üç kişiden birinde, 50'li yaşlardan itibaren ise her iki kişiden birinde hipertansiyon olduğunu belirten Çekirdekçi, “Türkiye verilerine baktığımızda hipertansiyon farkındalığı, ilaç kullanma sıklığı, tedavi-kontrol oranlarında kayda değer artış olsa da bunların yeterli düzeyde olmaması, Avrupa ülkelerine göre geri kalması ve yaşlanan nüfus da dikkate alınınca rakamlar kaygı verici olmaya devam etmektedir.”