Günümüz dünyasında yozlaşan değerlerden biri olan saygı; her bireye ve canlıya gösterilmesi gereken bir değer iken, bireylerin kendilerine dahi duymadıkları korkuyla bütünleşen bir kavram haline gelmiştir. Öyle ki güçlü olana korkulana gösterilen saygı, el etek öpmeyi geçmemekte, ilk bulduğu fırsatta kişinin ayağını kaydırma ya da arkadan konuşma şeklinde kendini göstermektedir.

            İnsanı birey olarak kabul etmek olan saygı, kişinin kendisi için de geçerlidir. Bir insanın kendine saygısı var ise; çıkarları uğruna ya da korku ile başkasının peşinden gitmez yanlışına doğru demez. Ya da gücün verdiği ihtişamla insanların kendisine biat etmelerini istemez. Ellerinde bulunan gücü kullanmaktan çekinmeyenler ise bunun  adına saygınlık diyerek ancak kendilerini kandırabilir.

            ‘’Saygı bireyin var olma çabasıdır.’’

Gücün karşısında kendini zayıf hisseden ya da o güçten nemalanmaya çalışan insanlar güçlü gördükleri kişilere biat etmektedir. Bu biat basit/zararsız gibi görünse de, kötülüğe ve haksızlığa giden yola bir taş daha eklemektir. 

Muhakkak ki; hepimizin etrafında güçlü olarak gördüğümüz insanlar vardır. Güç sadece fiziksel değildir. Bazen zekâ, bazen maddi, bazen siyasi, bazen de manevidir. Peki, neden onlara saygı duyduğunuzu hiç düşündünüz mü? Konuyu daha detaylandırmak adına yakın zamanda cereyan eden bir olayı ele alalım. Ünlü aktör Arnold Schwarzenegger, sosyal medya hesaplarından meşhur bronz heykelinin önünde uyurken çekilmiş bir fotoğrafını paylaştı ve fotoğrafın altına "Zaman nasıl da değiştiriyor" diye not düştü. Fakat Arnold’un bunu yazmasının tek sebebi, gerçekten de yaşlanmış olması değildi. Kendisi Kaliforniya valisiyken, bu heykelin bulunduğu yerde bir otelin açılışını yapmış ve otel yetkilileri açılıştan sonra Arnold’a "İstediğiniz zaman gelebilir ve adınıza ayrılmış odada kalabilirsiniz." diye söz vermişlerdi. Arnold, valilik görevi bittikten sonra otele gitti ve otel yetkililerinden otelin tamamen dolu olduğu ve bu nedenle kendisine bir oda veremeyecekleri yanıtını aldı. Bir uyku tulumu ile bu heykelin önünde uyumaya başlayan Arnold’un anlatmak istediği şey ise bambaşkaydı: Mevki sahibi iken onu övenlerin, o mevkiden ayrıldıktan sonra sözlerini tutmadıkları mesajını vermek istiyordu. Evet, zaman değişti ve insanları nasılda değiştirdi.        

‘’Muş gibi yapmak’’

Aslında hiç önemsemediğiniz insanlara onlardan zarar gelebilecek korkusu ya da çıkar sağlamak uğruna saygı duyuyormuş gibi yapmak saygının korku ile var olma çabasını gösterir niteliktedir. Günümüz yaşantısında da kendimizi analiz edecek olursak; korkuya dayalı saygınlıkları, saygı duyduğumuz insanları görebiliriz.