Yaşadığımız Anadolu topraklarının her yeri şehit kanlarıyla sulanmıştır. Amansız bir savaş sonunda milletimiz var olma mücadelesini canı pahasına kazanmıştır. Balkan savaşları ile başlatılan, I. Dünya Savaşıyla sürdürülen milletimizi tarihten silme planları İstiklal Harbiyle bozulmuş, Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. O Türkiye ki Türk-İslam dünyasının tek ümididir.
Geçmişte planlarını gerçekleştiremeyenler, 1971'de Ermeni terör örgütü ASALA büyükelçilerimizi şehit etmişler, çatışmaları Türkiye içine ve Kuzey Irak'a taşımışlardır. 1983'te ASALA örgütü sahneden çekilmiş yerini PKK almıştır. 1915'te 317 Savaş gemisi, 450,000 askeriyle Çanakkale'yi kuşatanlar ülkemize giremediler. Şimdi o güçler, Türkiye'yi sözde Ermeni soykırımı ve terörle bölmeye çalışıyorlar. Lozan Antlaşmasının imzalandığı İsviçre'nin Lozan kentindeki şatoda (Chateau d'Ouchy) 2005 yılı 24 Temmuz'unda: "Bu millet gerekirse bir Milli Mücadele daha yapar. Buna bizi mecbur bırakmayınız" diye Türkiye düşmanlarına seslenirken Router Ajansı’nın kameraları konuşmamı çekiyordu.
Değerli okuyucularım tarihte hain emellerini gerçekleştiremeyenler bugün de başarmayacaktır. 81 milyon insanımız buna izin vermeyecektir, vermeyeceğiz. Bize bu vatanı emanet eden şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine sabır diliyor bir şehit çocuğunun mektubunu yorumsuz olarak veriyorum:
"Yine seni özledim baba.. Bugün benim doğum günüm, sekiz yaşındayım. Büyüdüm erkek oldum ama hala anlamıyorum sen neden yoksun baba… Önlük bana çok yakıştı. Senin hep görmek istediğin gibi pırıl pırıl bir öğrenci oldum, ama sen göremedin, üzgünüm çok üzgünüm baba... Karlı bir kış günüydü, seni bir tabutun içine koymuşlardı ben üç yaşındayken. Derin bir uykuya dalmıştın. Çağırdım defalarca seslendim sana, cevap vermedin küstüm sonra. Hani söz vermiştin. Kartopu oynayacaktık ilk kar yağdığında. Hava çok soğuktu ama babaannem ağlarken: ''oyyy ciğerim yanıyor'' diyordu. İnsanın ciğeri nasıl yanar baba? Çok büyük bir kalabalık vardı. Herkes ama herkes ağlıyordu. Şehitler ölmez " diyorlardı. Sen şehitsen ölmüş olamazsın. Ölmediysen neredesin baba?
Kocaman bir Türk bayrağına sarmışlardı tabutunu. Sen onu hep göklerde görmek isterdin. ''Kutsal sevdam bayrağım'' derdin ya hani. Nedense biraz da kıskandım o zaman seni. Affet baba. Peki şimdi sen öldün mü? O zaman vatan bölündü mü? Çok karıştı aklım baba… Vatanı kim bölmek ister ki. Bu büyük günah değil mi? Dedem anlatırdı ya hep ''benim dedem Çanakkale'de şehit oldu vatanı kurtarmak için'' derdi ya... O zaman büyük dedem yok yere mi öldü? Neden tekrar vatanı bölmek istiyorlar baba? Hani okula gidince her şeyi öğrenecektim Bunları neden öğretmiyorlar baba? Bildiğim tek şey var: O da sen yoksun yanımda.
Annem çok özlüyor seni, babanla gurur duyuyorum diyor. İnsan gurur duyunca ağlar mı? Özleme alışır mı baba? Beni kardeşimi, annemi teselli eder mi? Biliyor musun baba, benim ciğerim yanmıyor, elledim sıcak değildi fazla. Hem duman da çıkmıyor. Ama içimde bir yer var. Seni her düşündüğümde orası çok acıyor sızlıyor, sanki kopacakmış gibi oluyor. Sanki birileri devamlı kalbimi sıkıyor. Galiba sen yokken hep hasta oluyorum baba. Bu acı nasıl diner? Ellerin ellerimi nerde bekler? Vatanı hangi canavar böler? Onlara senden başka kim dur der? Gel de anlat bana… Anlat, öğret ki ben de şehit olayım baba..." Selam saygı muhabbetle.