Gerçekten üzülüyorum. Takımın aldığı mağlubiyetler ve performansı kadar maçlar sonunda yazılanları okuyunca üzülüyorum kahroluyorum. Türk milleti kadar sevdiğini söylediği değerlere bu kadar basit zarar veren ve yerden yere vuran başka bir toplum varmıdır bilmiyorum.
Konya maçını kötü oynadığımızı tribünden izleyen herkesin ortak görüşü. Herne kadar Bahri hocam kabul etmesede kötü oynadığımız fikri ağır basıyor. Pazar günü ise grubun son haftalardaki çıkıştaki takımı İnegölspor önünde aslında kötü başlamadık maça.
Çift forvetle çıkan kırmızı siyahlı takım ilk yarım saatlik bölümde Mikail’in etkili oyunu ile pozisyonlar bulduk ve birinde kendisi golü atarak takımını öne geçirdi. İkinci yarıda risk alacak rakibimiz önünde avantajın bizde olacağını düşündük fakat takım olarak topa sahip olamadık.
Savunması vasat orta saha ve hücum hattı iyi oyunculardan kurulu İnegölspor önünde ikinci golü bulamayınca maçın zora gireceği belli oldu ve sonucunda da korktuğumuz başımıza geldi. Sahada o kadar çok kötü isim vardıki iyiler onların açağını kapatamadı. Yapılan hamlelerde sahaya olumlu bir görüntü vermeyince konuk takım üç puanı alarak gitti. İlk yarıda bizim deplasmanda yaptığımızı bize yaptı.
Evet kötüyüz düşüşteyiz doğru fakat ilk yarıda harikalar yaratan takımda bunlardı. Başkanıda hocasıda futbolcusuda bunlardı değişen bir şey yok. O zaman havasını kaybeden genç kadroya moral vermek lazım sahip çıkmak lazım.
Maç sonunda yazılanları okuyunca insan kahroluyor. İmparator dedikleri Bahri hocaya, En büyük başkan dedikleri Fatih Özcan’a omuz omuzu vererek galibiyet kutladıkları futbolculara yazılanlar.. gerçekten çok yazık. Eleştiri tabiki olacaktır ancak insan sevdiğini eleştirirken onu kırmadan dökmeden bir hafta sonra gol attığında tribüne gelen futbolcusuna sarılacak yüzü alkışlayacak eli olmalı. Kırıp dökerek sevgi olmaz olsada onun adı sevgi olmaz.
Madalyonun diğer yüzü ise sosyal medyada yapılan yorumların sayısına bakıyorum, seyircisiz maçta kulüp taraftar canlı izleyin diye yaptığı fedakarlık sonucunda evinde sunulan hizmeti sadece 11.80 vererek izleyen taraftar sayısına bakıyorum bunun sevgi olmadığını çok net görüyorum.
İç sahada en az üç bin taraftara oynayan Çorum FK’nın seyircimiz maçını rakip takım ve il dışındakilerde dahil sadece 350 kişinin izlediğini öğrenince şok oluyorum. Bu nasıl bir sevgi anlamakta zorlanıyorum.
Geçen haftaki yazımda da dediğim gibi bu takımın bu doğru yapılanma ile bu sezon hedefe ulaşması zor. Hele hele grubumuzda iki tane ekonomik olarak uçuk rakamlarla transfer yapan takımlar varken fazla hayalci olmamak gerek. Tabiki sonuna kadar hedefi kovalarsın futbolda oynanmadan hiç bir maç kazanılmaz ve kaybedilmez. Fakat bazı gerçekleride görmek gerek.
Yıllarca süründüğümüz 3. lig batatlığından çıktığımız yılda hemen üst lige çıkmak için en önemli unsur şehrin takımına sahip çıkmasından geçer. Bunun olmadığını canlı yayın sayısından görmek mümkün. Samsun’a bakalım şehrin tüm dinamikleri ayakta ve kulübünün yanında. Öyleyse boşuna kendimizi kandırmayacağız. Evet alt liglerde bir iki kişinin omuz vermesi ile hedefe ulaşmak mümkün fakat üst liglerde bu sayı yetmez şehrin sahip çıkması ve omuz vermesi gerekiyor.
Evet önümüzde çok zorlu maçlar var ve toparlanmamız gerekiyor. Tabiki en önemli görev sahadaki futbolcu kardeşlerimizde. Onların kendine gelmesi ve yeriden öz güvenlerini kazanması gerekiyor. Futbolda yenmek kadar yenilmekte var. Önemli olan sahada verilen mücadele ve bunu verdiğiniz takdirde neler yapabileceğini ilk yarıda gösterdiniz inanıyorumki ligin bundan sonraki haftalarında da göstereceksiniz.
Genç ve başanlı hakem. Bu kelimeleri Çorum-İnegöl maçının hakemi için maçtan önce yazmıştım. Gerçekten beğendiğim bir isimdi. Fakat şunu gördüm ki lig atladıkca havaya girmiş ve burnu kaf dağına çıkmış. BAL’da yönettiği maçıda gördüm 3. ligide. Ne değişti sadece lig fakat sahada değişen bir Gürel Uzuner gördüm. Külhanbeyi edasında deplasman takımını ezdirmeyen hakem görüntüsü verirken ev sahibinin üzerinden silindir gibi geçen. Gürel hocam doğru yolda değilsin yanlışların çok dikkat et kaybeden sen olursun. Bu satırlarıda Çorum FK’nın mağlubiyetine kılıf olsun diye yazmıyorum bundan emin olabilirsiniz. Çünki sonuca etki edecek pozisyon ve hata yok. Fakat hakemlik olarak sahadaki görüntüsü ve vücut dili çok kötü geldi bana,.
Bir paragrafta filenin sultanlarına yazmazsak olmaz. Gerçekten bu sezon Tuncay Yılmaz başkanlığında oluşan güçlü yönetim ile iyi bir kadro kuran ve ilk olarak play-off hedefi ile yola çıkan Çorum Voleybol bu hedefi büyük oranda garantiledi. Kalan üç maçta belki gruptan lider bile çıkma şansları var. Pazar günü spor salonunu hemen hemen dolduran spor severler voleybola olan ilgiyi gösterdiler. Çorum merkezinin salon sporlarında üst liglerde takımının olmamasının eksikliğini hep yaşadık. Umarız bu eksikliği Çorum Voleybol bu yıl giderir ve üst liglerde mücadele etmeye hak kazanır. 
BAL temsilcimiz Osmancık Belediyespor ikinci yarıya Niksar mağlubiyeti ile başladı. Ligde üç mağlubiyet alan temsilcimiz ikisini Niksar’dan aldı ne diyelim buda nazar boncuğu olsun.