Bir İslam ahlâkı terimi olan, müslümanlar arasında bir dostluk ve iyi niyet işareti olarak selam vermek sünnet almak ise farzdır. Barış, rahatlık, esenlik, müslümanların birbirleri ile karşılaştıkları zaman karşılıklı olarak hayır ve duada bulunmaları, yani birinin diğerine "Selâmünaleyküm" (Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerine olsun, her türlü kaza beladan korusun) demesi, diğerinin ise "Aleykümselam" (Allah'ın selamı, rahmet ve bereketi sizinde üzerinize olsun) şeklinde karşılık vermesidir. Bundan daha güzel bir söz olamaz.
İslam toplumu içinde selamı yaygın hale getirmek hem Allah'ın emri hem de peygamberimizin sünnetidir. Yüce Rabbimiz "Ey insanlar! Evlerinizden başka evlere izin almadan, seslenip sahiplerine selam vermeden girmeyiniz. Eğer düşünürseniz bu sizin için daha hayırlıdır." (Nur 27) "Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisi ile karşılık verin veya aynı ile mukabele edin…" (Nisa 86)
Peygamberimizde birçok hadisinde selamın önemi ve yaygınlaştırılmasının gereğini vurgulamıştır. Selam insanlar arasında gönül köprüsü kurulmasının ilk ayağıdır. Bir sahabe'nin peygamberimize "İslam'ın hangi işi daha hayırlıdır" sorusuna Rasulüllah: "Yemek yedirmen, tanıdığına ve tanımadığına selam vermendir." (Buhari, iman 6-20). Peygamberimiz "İman etmedikçe cennete giremezsiniz: Birbirinizi sevmedikçe olgun bir iman'a sahip olamazsınız. Size yerine getirdiğiniz takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yayınız..." (Müslim, iman 93). "Şüphesiz ki Allah katında insanların en hayırlısı önce selam verenidir." (Ebu Davut, Edep 133)
Peygamberimiz müslüman'ın müslüman üzerinde beş tane hakkı vardır: 1. Karşılaştığı zaman selamlaşmak 2. Hastalandığı zaman ziyaret etmek 3. Öldüğü zaman cenazesinde bulunmak 4. Davetine icabet etmek 5. Hapşıran kimseye elhamdülillah dedikten sonra yerhamukeAllah, hapşıranında yehdînâveyehdîkümullah demesi. (Hapşıran kimsenin kalbinin bir lahza durduğu ve tekrar çalışmaya başladığı tıbbi bir gerçektir. Allah'ım sana şükürler olsun duran kalbimi yeniden çalıştırdın. Karşısındaki de Allah sana merhamet etsin seni sevdiklerine bağışlasın, diğerinin de ona aynı ile mukabele etmesi şeklinde karşılıklı bir duadır.)
Peygamberimize bir gün bir sahabe gelerek "Ey Allah'ın Resulü bana öyle bir şeyler söyle ki onları da yapayım ve cenneti garantileyim" der. Peygamberimizde "Selam'ı yaygınlaştır. Sılayı rahimde bulun (memleketinle ve akrabalarınla ilişkini kesme). Sofranı açık tut (cömert ol). Geceyi ihya et (gecenin bir bölümünü ibadete ayır, teeccüt namazı kıl gibi) der.
Ayet ve hadislere baktığımız zaman selamı yaygınlaştırmak, insanlar arasında dostluk, sevgi ve barışın yaygınlaştırılması, müslümanların kalplerinin birbirlerine ısındırılması bakımından son derece önemlidir. İslam toplumunda dost, ahbap, arkadaş tanıdık ve bütün müslümanlarla sevgi, saygı ve samimiyet duygularının geliştirilip güçlendirilmesi için karşılıklı olarak selam verip almak gereklidir.
Halk arasında selamı sadece erkekler alır verir gibi bir anlayış var. Selam Müslümanların ortak değeridir. Erkek erkeğe, kadın kadına, kadın erkeğe, erkek kadına selam verir ve alır. Amel defterine de sevap olarak yazılır. Peygamberimiz yanında büyüttüğü Enes (r.a)'e "Oğlum! Ailenin yanına girdiğinde selam ver ki sana ve ev halkına bereket olsun". (Tirmizi, istizan 20). Enes çocuklara rastladığı zaman onlara selam verir ve Resûlullah'da böyle yapardı" derdi. (Tirmizi).
Selam verdiğimiz zaman içtenlikle, cânı gönülden selam'ı alanlar olduğu gibi, öyle insanlarımızda var ki, selam veriyorsunuz (Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerine olsun diyorsunuz) sağına soluna bakıp duruma göre zoraki sanki bir lütufta bulunurcasına ağzının ucuyla ya Aleykümselam diyenler veyahut ta duymazlıktan gelenler de oluyor. Kardeşim kimden ve neden korkuyorsun, müslüman'ım diyen bir kimse müslüman kimliğinden taviz vermez, Allah tan başka kimseden de korkmaz. Eğer korkman gereken biri varsa o da seni, beni ve bu kainatı yoktan var eden, sayısız rızık ve nimetler bahşeden, sağlık ve sıhhat veren, Mü'minun sur. 115'de "Siz başı boş ve sorumsuz olarak yaratıldığınızı ve tekrar yeniden diriltilip hesaba çekilmeyeceğinizi mi zannediyorsunuz" buyuran, Yüce Rabbimizdir. Ondan ve onun hoşnutluğunu kaybetmekten kork.
Peygamberimizin selam ile ilgili hüküm ve talimatları şöyledir: Küçükler büyüklere, binekli olanlar yayalara, yürüyenler oturanlara, arkadan gelenler yetişenlere, karşılaşıldığı zaman az olanlar çok olanlara önce selam verirler. (Buhari, istizan 4-7). İslam i âdaba göre bir guruptan ayrılırken ayrılan kişi tarafından da selam verilir. "Sizden biriniz (bir meclise varıp) oturacağı zaman selam versin, kalkıp ayrılacağı zamanda selam versin. Çünkü birinci selam, ikinci selamdan daha makbul değildir" (Müslim). Peygamberimiz "İnsanların en cimrisi selamda cimrilik yapanlardır" buyurmuştur.
Selam Müslümanlar arasında iletişim bağıdır. Dünyanın neresinde ve hangi ırktan ve renkten olursa olsunlar, müslümanlar birbirlerini "Selâmünaleyküm" parolasıyla bilip tanırlar, tanışıp kaynaşırlar. Bu Yüce Rabbimizin bizlere bir lütfu olup Allahu zül celâl'in 99 isminden biridir. Aynı zamanda cennet bahçelerinden birinin adı da "Dâru's Selam" dır. Selam Müminin, Mümine yaptığı bir duadır.
Selam vermek ve almak rastgele bir alışkanlık, basit bir âdet değil, yüce rabbimizin emrine, peygamberimizin sünnetine uyularak yapılan güzel bir ibadet, sevap kazandıran salih bir ameldir. Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.