Kur’an-ı Kerim'de
Bundan sonrasını Kur'an-ı Kerim şöyle anlatıyor: "Sonunda biz onu ve sarayın yerin dibine geçirdik. Artık Allah'a karşı kendisine yardım edecek bir avanesi olmadığı gibi, o kendini savunacak ve kurtaracak durumda da değildi."
"Dün onun yerinde olmak isteyenler: Demek ki Allah, rızkı kullarından dilediğine bol veriyor, dilediğine de kıt veriyor. Şayet Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, biz de yerin dibine geçirilirdik. Vay! Demek ki inkarcılar iflah olmazmış demeye başladılar." (Kasas: 81-82)
Kur'an-ı Kerim, mal ve mülküyle her şeyi rahatlıkla halledebileceğini düşünenlerin en büyük ve şımarık telsilcisi Karun'un başına gelenleri ayrıntılarıyla bizlere nakletmiştir.
Karun ve taraftarların helakinden sonra sarayı, hazineleri ve içindekiler de yere battılar. Bu misal halkımızın belleğinde de yer etmiştir. Ben, yaşlı insanlardan defalarca dinlemişimdir. Karun ve hazineleri her gün bir karış daha yere batıyormuş, diye. Bu efsane, olayın şiddetini anlatmaktadır. Tavukların sürekli toprağı deştiğini gören ihtiyarlar: "Ne deşip duruyorsunuz? Yoksa Karun'un hazinelerini bulacaksınız?" derlerdi.
Bazı ayetlerde Hz. Musa'nın apaçık delillerle Firavun, Haman ve Karun'a gönderildiği, fakat onların Hz. Musa'yı yalancı bir sihirbaz olarak nitelendirdikleri, ona karşı çıktıkları, yeryüzünde büyüklük tasladıkları, sonuçta her birinin bir şekilde cezalandırıldığı belirtilir. (Ankabut: 39, Mümin: 24)
Türkçemizde malının, parasının hesabını bilemeyecek kadar zengin olanlar için "Karun kadar malı olmak" veya "Karun gibi zengin olmak" tabiri çok kullanılır. Burada zengin ama kendinden başkasını düşünmeyen, fakir fukarayı hiç aklına getirmeyen, Allah'ın kulu olduğunu hatırlamayan insanlar kinaye edilmektedir.
Gaziantep yöresindeki şu türkü de aynı şeyleri anlatmaktadır:
Kul Himmet üstadım gelse otursa,
Hakk'ın kelamını dile getirse,
Dünya benim deyi zapta geçirse,
Karun kadar malın olsa ne fayda!..
Türkiye'de Karun ismi, "Karun'un Hazineleri" dolayısıyla da bilinmektedir.
Uşak'ta antik döneme kent kalıntılarının biri Lidyalılara ait bir çok tümülüsün bulunduğu, Lidyalı Kroisos veya Karun dönemine ait olan bir hazineyi barındırmaktadır. Uşak'ın 25 km. batısında ve İzmir karayolu üzerinde bulunan Güre yakınlarındaki Bagiz adlı antik kentten dünyaca ünlü Lidya Hazineleri, diğer adıyla Karun Hazineleri çıkarılmıştır. Buradan çıkarılan parçaların çoğu 1960 yıllarında ABD'ye kaçırılmış ve 1993 yıllarında hukuki mücadelelerle pek çoğu yurda getirilmiştir. Lidya hazinelerine ait 450 parçanın yurda dönmesi böylece sağlanmıştır.
Mısır'daki Karun ile Lidya'daki Karun konusunda sadece bir isim benzerliği vardır. Her ikisinde de hazine vurgusu olmasına rağmen Lidya'daki hazinede birkaç yüz parça metal paradan söz edilirken Kur'an-ı Kerim ve Tevrat'ta tasvir edilen Karun ile hazinelerinde durum çok farklıdır. Sadece hazinelerinin anahtarını güçlü kuvvetli bir topluluk hatta 300 katır bile güç taşıyabilmektedir.
1986 yılında Mısır'da Kahire'ye yakın Feyyum şehrine bir gezi düzenlenmişti. Ben de o geziye katıldım. Şehir turundan sonra bizi "Karun Gölü"ne götürdüler. İşte burası dediler, Karun'un bütün servetiyle birlikte yere battığı yer. Rivayete göre Karun'un o muhteşem sarayı, kapısı ve pencereleri bile saf altından yapmış muazzam köşkü, içindekiler ve hazineleriyle birlikte burada yere batmış. Oluşan çukura su dolarak arası bir göl haline gelmiş.
Feyyum gezimiz, bu yönden bizim için çok önemliydi. Kur'an-ı Kerim'de anlatılan Karun'un akıbetini, servetiyle birlikte battığı yeri, gözlerime görme imkanını bulduk.
Günümüzde ülke içinde veya uluslararası düzeyde devletle pazarlığa oturacak seviyede zenginler vardır. Bunlar, dev şirketleri ve holdingleriyle boy gösterirler. Bazıları oldukça şımarıktırlar. Başbakanları bile villasının kapısında pijamayla karşılayacak kadar güç gösterisine girebilirler. Hükümetleri tehdit edebilirler. Darbeciler övgüler düzerler. Hatta lobiler oluşturarak ve dış destek sağlayarak bir ülkenin mali politikasına, dış siyasetine, eğitim sistemine ayar çekmeye kalkışabilirler.
Dünya çapında bazı zenginler var ki servetleri, orta ölçekli elli devletin servetinden fazladır. Mesela Amerika'da bulunan Rockefeller ailesi 3 trilyon dolarlık, Rothschild ailesi 2 trilyon dolarlık servetiyle hem ülkesinin genel ve dünya siyasetinde hem de pek çok ülkenin yöneticileri üzerinde oldukça etkililer. Son savaş ile Rus zenginlerin gücü de ortaya çıkmış oldu.
Dünya petrol şirketleri, iletişim ve medya kuruluşları, uluslararası bankalar, markalar, marketler zincirlerinin sahipleri, yani küreselciler, sadece kendi ülkelerinde değil, şubelerinin bulunduğu her ülkede genel politikayı belirleyebilmektedir. Diledikleri siyasi grupları ve sivil toplum örgütlerini destekleyerek devlet yönetimlerine bile ayar çekebilmektedir. En azından bu çabadalar.
Yediğimiz gıdalar, ektiğimiz tohumlar bile onların kontrolünde. Ulusların dinlediği müzikler, izlediği film ve kanallar, basın ve yayın kuruluşları onların denetimindeler. Stratejik ürünler, petrol, doğalgaz, değerli madenler onların planlamasına bağlı.
İnsanların beyinlerini ele geçirerek dünyayı istedikleri gibi yönetme sevdasındalar. Ulusların dilleriyle, dinleriyle, ulusal kimlikleriyle savaşarak uluslararası ortak dil ve ortak din oluşturma derdindeler. Kendilerini de ölümsüzleştirebilmek için, ölümün ilacı bulununcaya kadar uyutulmaları yolunu seçmiş bulunmaktalar.
İşin özü, hem ulusal düzeyde hem de uluslararası bağlamda Karun'un yolundan gitmek isteyen pek çok şımarık zengin vardır. Umarız onlar da Şımarık Zengin Karun'un başına gelenden ders alırlar.