"Millet kader, din tercihtir" derler.  İnsanoğlu doğarken hangi milletten olacağına karar veremez, ama dinini kendisi seçer. Allah'a şükürler olsun ki biz Türk doğmuşuz, Müslüman olmuşuz. Yenisey'den Macar ovalarına kadar hükümran olmuş, centilmenlikte, yiğitlikte, mertlikte, yardımseverlikte dünyanın takdirini toplayan atalarımız putlara tapmamış Gök Tanrı inancını benimsemiştir. Orhun Anıtları'na göre Tanrı: evrenin yaratıcısıdır, tektir, eşi ve benzeri yoktur. 
Orhun Nehri yatağında Göktürk Devletine ait oldukları için Orhon Abideleri, Göktürk Kitabeleri denmiştir. Kül Tigin abidesi: ağabeyi Bilge Kağan tarafından 732 yılında dikilmiştir. Bilge Kağan Abidesini ölümünden sonra 735'te oğlu diktirmiştir. Vezir Tonyukuk Abidesi ise 720-725 senelerinde kendisi tarafından dikilmiş olup, yaptıkları işler yaşanan acılı yıllar anlatılarak, milletin ders alması istenmiştir. Göktürk Devleti'nin yıkılışının üç nedeni vardır: Bunlar: başarılı kağanlardan sonra başarısızların gelmesi, milletin kendi hataları ve  Çin'in entrikalardır. Göktürk kağanlarının yaptıkları işler ile millete vermek istedikleri mesajlar kazınmıştır. Bu üç büyük devlet adamını diğerlerinden farklı kılan, bu abideleri kazandırmış olmalarıdır.
Bilge Kağan, Kül Tigin ve Bilge Tonyukuk 8. yüzyılın ilk yarısında yaşamış devlet adamlarıdır: Bunla konuşup yazdığımız Türkçe'nin ve Türk devlet geleneğinin ilk temsilcileridir. Bilge Kağan şehirleri surlarla çevirip, Çin saldırılarına karşı set yapmak,  Budizm ve Taoizm'i yaymak istemiş, ancak Vezir Bilge Tonyukuk,  karşı çıkmış ve şunları söylemiştir:
"Biz, ömrünü sulu ve otlu bozkırlarda geçiren bir milletiz. Bu hayat tarzı bizi savaşa hazır tutmaktadır. Kök Türklerin sayısı Çinlilerin binde biri bile değildir. Başarılarımız yaşayış tarzımızda gelir. Kuvvetli zamanımızda ordular sevk eder, akınlar yaparız. Zayıflarsak bozkırlara çekilir mücadele ederiz. Eğer kalelerin ve surların içine kapanırsak, Çin orduları bizi kuşatır, ülkemizi kolayca işgal eder".
Vezi Bilge Tonyukuk, Bilge Kağan'ın Gök Tanrı inancı yerine,  Budizm ve Taoizm'in kabulü fikrini doğru bulmamış: "Bu dinler insanlardaki hükmetme ve iktidar duygusunu zayıflatır. Kuvvet ve savaşçılık yolu bu değildir. Türk milletini yaşatmak istiyorsak bu öğreti ve tapınaklarına ülkemizde yer vermemeliyiz". Demiştir.  Bilge Tonyukuk'un bu görüşleri, milli kültürün korunmasındaki hassasiyetini göstermektedir.  Bilge Kağan Çin kaynaklarında da övgüyle bahsedilen millet sevgisini, diktirdiği bu yazıtlarla şöyle anlatır:
"Üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldıkta, ikisi arasında insanoğlu kılınmış. İnsanoğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş. Türk milletinin ilini, töresini tutuvermiş, düzene sokuvermiş. Türk Oğuz beyleri-milleti işitin: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini, töreni kim bozabilir? Babamızın, amcamızın kazandığı milletin adı-sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Ondokuz  yıl şad olarak oturdum, on dokuz yıl kağan olarak oturdum, il tuttum. Milletim için iyisini kazanıverdim. Sarı altınını, beyaz gümüşünü, ipekli kumaşını, binek atını, aygırını, Türküme, milletime kazanıverdim". Bilge Kağan'ın günümüze ışık tutan bu sözlerinde millet sevgisini görürüz. Atalarımızın ruhu şad, mekânları cennet olsun. Görevimiz onların bize bıraktıkları vatanı korumak, birbirimize sarılarak dünya var oldukça, huzur içinde şerefimizle yaşamaktır.