Kur'an-ı Hakim'in ikinci suresi Bakara suresinin ilk beş ayeti Mü'minlerin, gelen ayeti kafirlerle, devamında on üç ayet (20. ayete kadar) münafikların nitelik ve zihniyetlerini konu edinmektedir.

Üç temel kategorideki tiplemelerde., insan guruplarının, dünya görüşünün, bakış açısının, hayatı anlama ve anlamlandırmasının, düşünme ve yaşama biçiminin ahiret algısının açılımıdır. Tabanında öncelikle inanç sistemi yer almaktadır.

Mü'minlerin ve kafirlerin   konumu açık ve nettir. münafıkların konumu ile ilgili ayetler niçin ve neden on üç ayettir. Dikkat çeken nokta buradan başlıyor. Belirtilen normlar arasında Münafıkların Allah (c.c)’a ve mü'minlere hile yaptıkları bildirilmektedir. Belki insanları aldatabilirler ancak Allah (c.c)’ı aldatmak hatası nasıl mümkün olabilir ?

Kalplerinde bin türlü manevi hastalık taşırlar. Şöhret ve çıkar devşirmek için kendilerine göre inanç sistemi olmasını isterken inananları sefihler sınıfından sayarlar. Allah(c.c)’ın, kudreti karşısında acizliğini unutarak, O'nun(cc) kalplerde olan gizli ve açık her şeyi bildiğinin körlüğü ve sağırlığı içindedirler.

Diğer taraftan Kur'an-ı Mübinde kıssalarla insanlara yol gösterilmiştir. Hz. İbrahim (sav) ve Nemrut, Hz. Musa (sav) ve Firavun, Hz. Peygamber (sav)in amcası Ebu Leheb/ümmü Cemil fenomenleri yer almaktadır.

İbn- Arabi Fütuhat-ı Mekkiyye’de "Kur'an-ı Kerimde  örnekler kendilerinden dolayı değil, örnek yapıldıkları konu iyi anlaşılsın diye zikredilmektedir." açıklamasını yapar. (Fütuhat-ı Mekkiye c.2 sh:91 Ekrem Demirli)    Hasan-Basri Kader Risalesinde "Nasları/ Ayetleri lafızlarının maksatlarına arz etmektir." Görüşünde bulunmaktadır.

Kur'an-ı Mübin Allah'ın kelamıdır. Her bir ibaresi İslam'ı anlama ve anlamlandırmada herkesin ilmi seviyesine ve idrakine hitap edebilen , gerçekleri gösteren zengin içerikli/ kapsamlı mucizedir.

Mehmet Akif Ersoy Safahat’ında bunu şu beyitlerle dile getirir:
"İbret olmaz bize, hergün okuruz ezber de...!
Yoksa bir maksat aranmaz mı,bu ayetler de?
Lafzı muhkem yalınız, anlaşılan Kuran’ın;
Çünki kaydında değil, hiçbirimiz mananın"
ve yine;
"Ya Rabb ! bu nasıl Kitab-ı Ali..?
İdrak'e sığmıyor  Meali"
Hz. Peygamber (sav)’e indirilen mucize Kur'an-ı Hakim, kıyamete kadar herkese ve her çağa  gereken fikri ve fiili temel prensipler ve manevi değerler sunan ulvi irfan kaynağıdır. Cenab-ı Hakk (c.c) "Biz O'nu Arapça bir Kur'an olarak indirdik ki; anlayasınız." (Yusuf S.-2 ),(Nahl S.-103 ).
Bakara sûresi 21. ayeti "Ey insanlar" diye hitap eder. Bu nida/ çağın dünü-bugünü, yarını kapsayan, zaman ve mekanları aşan en sade ifadedir. Tarihsellik ve evrensellik bu nidanın içinde mündemeçtir.
Altı temel ölçünün billurlaştırdığı dünya ve ahiret algısı, İslam ahlakının hükümleri ve değerlerini özetler.
Kur'an-ı Kerim "Arabiyyün mübin" terimi ile Arap dili üzerinde nazil olduğunu ifade eder. Arap dilinde indirilmesi bir karekteri veya mantığa işaret etmez. Zira Hz. Muhammed (sav)’in İslam'ı tebliğ ettiği toplum Arapça konuşuyor ve bu lisan ile anlaşıyordu. Bu durum Cenab-ı Hakkın (c.c) kudretinde bir eksikliğin varlığı demek değildir. Başka bir ayette de " Le Hafizûn " geçer. Bu kelime isim-fiildir ve sıfat anlamı taşımaktadır. Böylece " hüdus" varoluş ifade eder ve isim cümlesi şeklinde olması ise "Devamlılık" ve "Süreklilik" manası vermektedir.
20. yüzyılın sonlarına yakın İslam araştırmalarında "tarihsellik ve evrensellik" terimleri göze çarpmaktadır. Bu terimler Müsteşriklerin (Farklı dine mensub İslam araştırmalarında bulunanlar) sunum ve makalelerinde yer almaktadır. Kur'an-ı Azim Kelamullahtır. Allah (c.c) ve sıfatlarında zaman ve mekan kavramı yoktur. Sadece " O an" vardır. Bu nedenle Kur'an-ı Kerim  yaşayan mucizedir.
Konu başlığı Leheb Suresinde fenomen olan Ebu Leheb ve karısı Ümmü Cemilin Hz. Muhammed (sav) yaptıkları zulümler ve komploları dile getirilirken "Eli kurusun, ateşe atılacak" ifadeleri ile bir beddua içerdiği anlaşılırken , din ile sorunlu olanların korku ve nefretinin dışa vurumu olarak algılanmalı ve değerlendirilmelidir. Nasıl olur da "Alemlere rahmet" olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav) zahmet elçisi olabilir...!..?
Aslında Mekke'de Kureyş ulularından bir kısmının takındığı tavır, toplumdaki otoritelerinin ellerinden gideceğinden endişe ediyorlar ve putlar üzerinden kurdukları siyasi-ticari çıkarlarının yok olacağından dolayıdır. Bu engeli aşmak için ne gerekiyorsa yapıyorlardı.

Hz. Muhammed (sav)i skandal ve polemiklerle susturmaya, devre dışı bırakmaya çalışsalar da buna imkan bulamamışlardır. Çünkü O (sav), her peygamberin de yaptığı gibi, felakete götüren oyunlara dur! demiş, insanlara  ve insanlığa sundukları değişmez ve değiştirilemez değer yargıları ile hem rahmet olmuş hem de rahmeti oluşturmuşlardır.

Leheb suresinde dile getirilen tipleri Hz.Adem (sav) itibaren görmek mümkündür. Bunlara amiyane tabirle " Bevval-i Zemzem" (şöhret olmak, farkındalık yaratmak, gündemi değiştirmek ve algı operasyonları oluşturmak için mukaddes değerlere ve mekanlara anlamsız saygısızlık yapan) demek gerekir.

Leheb sûresi ve Kur'an-ı Kerim’de anlatılan örneklerde görüldüğü gibi, şu anda çeşitli iç ve dış mihraklar, koordineli ve organizeli olarak  hareket etmektedirler. Kişiler, kuruluşlar ve kiraladıkları hempaları tarafından basit bahanelerle saldırıları ortadadır. Algı operasyonları ile amacı ve hedefi İslami değerler ve prensipler olan tahriklere kapılmadan, hazırlanan tuzağa düşmeden, istismarlara uyanık olan Müslümanlar her zaman her konuda farkındalık yaratmışlardır.

Müslümanlar, yüce kitap Kur'an-ı Kerim’den aldıkları ilhamla, Hz. Muhammad (sav)in metodları ile makul ve mantıki yollardan sorunları çözmüşler, sorun yaratanların üstesinden sabır ve dirayetle gelmişlerdir.    Bu konuda, şu beyitler  irfani anlam taşıyan semavi bir avize gibidir.

Suskunluğum asaletimdendir.......!
Her lafa verilecek cevabım var. Lakin !
Bir lafa bakarım laf mı? diye,
Bir adama   bakarım adam mı ? diye.

Feyyaz CAMCI
Emekli Öğretmen