19-20 Mart 2003, ABD ve müttefiklerinin Irak'a işgali başlattıkları tarih...
Gerekçeleri ne idi?
Demokrasi ve özgürlük getirmek.
Bu, burada dursun, biz 90'lı yıllara uzanalım.
Siyasi ortamın ısınması ve feminizmin etkisiyle kadınların din alanında da erkeklerle eşitliğinden bahsediliyor, tahriru'l-mer'e=kadınların özgürlüğüne vurgu yapılıyordu.
90'lı yılların özellikle ikinci yarısında başlayan bir tartışma vardı, "kadınlar neden camiye gitmez, erkeklerle namaz kılmaz, cenaze namazlarına katılmaz, saf tutmaz."
Başörtüsü Kur'an'da var mı, yok mu meselesi, başörtülülere kamu ve üniversite yasağı gündemin baş konusuyken bir de medyatik hocalar, müftüler, profesörler ve kadın dernekleri ama önünde özellikle "çağdaş" yazan dernekler, kadınların neden cenaze namazına katılmadıklarını sorgularlardı.
Dinle-diyanetle ilgisi, yakınları vefat edince cenaze için cami önlerine gelmek şeklinde olan bazı kesimler, cenazelerini de camii cemaatine kıldırırlar, kendileri karşıda seyrederlerdi. Ne olduysa olmuş erkekleri dururken kadınlar, camiye gelip cenaze namazına katılmak istiyorlardı.
O günlere ait bir gazete haberi:
Yıllardır süregelen büyük bir tabu yıkıldı ve kadınlar, erkeklerle birlikte saf tutup, cenaze namazı kıldı. Karşıyaka'daki bir cenaze namazı öncesi Müftü Nadir Kuru, kadınları da saf tutmaya çağırdı. Namazı bu şekilde kıldırtan Müftü Kuru, "İbadetle âdet birbirine karışmış. Kadınlar bu yüzden saf tutmuyordu" dedi.
Karşıyaka Spor Kulübü Voleybol Şubesi Başkanı Dr. Tibet Kızılcan'ın camideki cenaze töreninde, kadınların da erkeklerle birlikte saf tutup, cenaze namazı kılmalarını sağlayan Karşıyaka Müftüsü Nadir Kuru'nun bu tavrı, yankı uyandırdı. Din adamlarından da destek gören Müftü Kuru, "Türkiye'de ibadetle âdet birbirine karışmış. Kadınlar bu nedenle saf tutmuyor" dedi. Çağdaş kişiliği ile tanınan, tüm sosyal etkinliklere katılımıyla dikkat çeken Karşıyaka Müftüsü Nadir Kuru, önceki gün toprağa verilen 32 yaşındaki Dr. Tibet Kızılcan'ın Beşikçioğlu Camii'ndeki cenaze törenine katıldı. Cenaze namazını kıldıracak olan Bostanlı Camii İmamı Adem Uran yerini aldığı sırada mikrofonu eline alan Müftü Kuru, anons yapıp, cami çevresinde bekleyen kadınları da cenaze namazında saf tutmaya çağırdı. Aralarında Dr. Kızılcan'ın eşi Berna Kızılcan'ın da bulunduğu kadınlar ön sıralarda saf tutarken, alışılmadık bir görüntü yaşandı. Cenaze törenine katılan Karşıyakalılar, yakından tanıdıkları Müftü Kuru'nun bu uygulamasına fazla şaşırmadılar.(09.01.1998 http:// www.hurriyet.com.tr/gundem/kadin-on-safta-39282789)
Söz konusu yıllardan birkaç sene sonra ABD'den şöyle bir haber ajanslara düşecekti:
18 Mart 2005 yılında New York'ta St. John the Divine adındaki episkopal katedralinde yüzün üzerinde erkek ve kadının hazır bulunduğu bir topluluğa Cuma namazı kıldırdıktan sonra pek çok tartışmaya konu olmuştur. Tüm İslam alimleri ve fakihlerinin kadından imam olamayacağına dair görüş birliğinde olmalarına karşın Wadud, kadınların imamlık yapabileceğini savunarak herkesin tepkisini üzerine çekmiştir.
ABD'nin New York kenti İslam dininde bir ilke imza attı. Dünyada ilk kez bir kadın imam, kadınlı, erkekli cemaata Cuma Namazı kıldırdı. Virginia Üniversitesi profesörü Amina Vadud, New York camilerinin, teklifine tepki göstererek kapılarını kapaması üzerine, bu tarihi namazı Manhattan'daki St. John Katedrali'nin Sinod Binası'nda kıldırdı.
New York'un Manhattan semtindeki St.John Katedrali'nde ilk kez kılınan Cuma Namazı, Amerikan medyasının ilgi odağı oldu. Kadınların imamlık hakkını gündeme getirdiği 'Kuran ve Kadın' kitabıyla tanınan Afrikalı asıllı Prof. Dr. Amina Vadud, namaz öncesi bir basın toplantısı düzenledi. İslam dininde kadın ve erkek eşitliğinin önemini vurgulayan  Vadud, 'Cuma Namazı'nı bir kadın olarak ilk kez ben kıldıracağım' dedi. Vadud, 'Bu benim için yeni bir şey değil, 10 yıl önce Güney Afrika'dan böyle bir teklif aldım' diye konuştu. Kadın ve erkeğin ruh olarak Allah tarafında eşit olduğunu belirten Vadud, daha sonra imam mahalline geçti. Cuma Namazı'nı organize eden 'İslam Uyanış Hareketi' üyesi Asra Numani ezan  okuduktan sonra, Amina Vadud 2 saat süren Cuma hutbesi okuyup, namaz kıldırdı. Haremlik selamlık olarak ayrılan 100 kişilik cemaatin çoğunluğunu kadınlar oluştururken, başı açık olan kadınlar da saf tuttu. (19.03.2005-http://www. hurriyet.com.tr/dunya/islam-da-bir-ilk-cumada-kadin-imam-305037)
**
Müslüman üzerine farz-ı ayn namazlar ve dini mükellefiyetler varken normal dini standartlarda yaşamayan bir kadın grubun farz-ı kifaye olan cenaze namazı ısrarının altında bir bit yeniği olduğu âşikardı.
Diğer taraftan Amina Vadud'un derdi ne idi?
Bu günlerde de Hz. Peygamber'e postacı rolü verip "Kur'an bize yeter" diyenler var.  
Yazımızın başına dönersek ABD'nin kirli ortağı İngiltere ile Irak'a operasyonu tam bir tilki oyunu.
Saddam Hüseyin'in biyolojik silahlar ürettiği iddiasıyla başlatılan ve 8-9 yıl süren kanlı işgal, ülkeye sözü verilen "demokrasi" yerine sivillere büyük bedeller ödetecek iç karışıklıklar getirmedi mi?.
İnsanlarla dalga geçer gibi buna "Irak'ı Özgürleştirme Operasyonu" adı verildi. Ancak bu askeri müdahale, yüz binlerce sivilin hayatını kaybetmesi, milyarlarca doların harcanması ve sonunda nur topu(!) gibi terör örgütü DEAŞ'ın doğmasına sebep oldu.
Yine kritik günler yaşıyoruz, seçim atmosferindeyiz.
Tilki tavuklara özgürlük istiyorsa netice sır değil, tezgâhlanan bir oyun vardır.
Mevla ahir ve akıbetimizi hayreylesin, tilkilerin tuzaklarından korusun.
Vesselam…