Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı fotoğraflarında, beyaz giysili, aksakallı, nurani yüzlü bir kişi vardır. Bu, Anadolu'ya gelip Kurtuluş Savaşı'na katılan Libyalı Şeyh Ahmet Sünusi'dir. Atatürk, Batı'lı devletlerin  Kürt soydaşlarımızı kışkırtmaya çalıştıkları Kurtuluş Savaşında onları milli harekete kazandırmak için Güneydoğu Anadolu'ya ve Kuzey Irak'a, Arap-İslam dünyasında tanınan Sünusi'yi göndermiştir.  Sünusi, Libya'daki Sünusiye tarikatının şeyhidir. 1837 yılında Libyalı Muhammed Bin Ali Sünusi tarafından kurulmuş olan bu tarikat, Batılı güçlerin istilasına karşı çıkan "antiemperyalist" bir çizgiye sahiptir. Sünusiler, 1911'de İtalya'nın Libya'yı işgali üzerine,  Osmanlı ordusunda İtalyanlar’a karşı savaşmışlardır. Atatürk, Enver Paşa, Yakup Cemil, Kuşçubaşı Eşref, Ali Fethi (Okyar)  Libya'ya gitmiş bölge halkını İtalyanlar’a karşı örgütleyerek "gerilla savaşı" vermişlerdir.
Atatürk, Libya'da olduğu günlerde, daha sonra Kurtuluş Savaşı'na katılacak olan Sünusi ile tanışıp dost olmuştur.  Sünusi, I. Dünya Savaşı sırasında Sultan Mehmet Reşat'ın daveti üzerine, 1918'de İstanbul'a gelmiştir. Enver Paşa Sünusi'yi, Halife'nin "cihat fetvasını" İslam dünyasına duyurması ve Türkler’in yanında olmaya çağırması amacıyla Arap-İslam ülkelerine göndermek istemiştir. Ancak bu sırada Vahdettin'in padişah olmasıyla bu planlar bozulmuştur. Enver Paşa'dan hoşlanmayan Sultan Vahdettin, Sünusi'nin Arap-İslam dünyasına gönderilmesini onaylamamıştır. Vahdettin, İttihatçıların, kendisinin yerine Sünusi'yi Halife yapacaklarından kuşkulanmıştır. 
Kurtuluş Savaşı başladığında Bursa'da bulunan Sünusi, Atatürk'e haber göndererek milli harekete katılmak istediğini bildirmiştir. Bunun üzerine Atatürk onu Ankara'ya davet etmiştir: 15 Kasım 1920'de Ankara'ya gelen Sünusi onuruna 23 Kasım'da Meclis'te yemek vermiştir. Sünusi, yaptığı konuşmada: "İslamiyet'in yok olma tehlikesi ve halkın ümitlerinin kesildiği bir sırada Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, arkadaşlarıyla beraber din uğruna savaşmaya başladılar. Siz de beraber savaştınız, cihat ettiniz. Bu hizmet bütün İslam Âleminin devamına ve kurtuluşuna ait mukaddes bir vazifedir" demiştir.
Atatürk, cevabi konuşmasında şunları söylemiştir: "Sünusi teşkilatı diğer teşkilatlar gibi sadece bir tarikat değildir; bu tarikat insanlığı İslamiyet’in saadet yolunda yürütmeye yönelik esaslı bir teşkilattır. Huzurlarıyla müşerref olduğumuz zat, İslam âleminde etkili olan mukaddes bir teşkilatın başında bulunan yüce bir zattır. Kendilerinin İslam âlemine yapacakları hizmetler, şimdiye kadar olan hizmetlerini taçlandıracaktır. Bu sayede İslam dünyasının dayanak merkezi olan Türkiye'nin güçlendirilmesine hizmet etmiş olacaklardır. Gelecekteki hizmetlerine şahsım ve TBMM adına teşekkür arz eylerim." 
Atatürk, Sünusi'ye, üç görev vermiştir: İslam dünyasındaki antiemperyalist hareketleri Ankara'nın etkisi altına almak. Arap-İslam dünyasında, özellikle Irak ve Suriye'deki Müslüman Arapları İngiltere ve Fransa'ya karşı harekete geçirmek. Türkiye içinde, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da, milli harekete katılımı arttırmak ve İngiltere'nin bölücü propagandasına karşı koymak. Sünusi, bu hedefler için çalışmıştır. İstanbul'daki Amerikan temsilcisinin, 26 Ocak 1922 tarihli raporunda, Sünusi'nin, muhtemel bir Kürt ayaklanmasını önlemek için Güney-Doğu Anadolu'ya gönderildiğini bildirmiştir. Atatürk,  Sünusi'nin doğudaki ününden yararlanmak istemiştir. Bu öyle bir ündür ki, o günlerde Antep'te: "Şeyh Sünusi Hazretlerinin geçtiği toprağı düşman istila etmezmiş" gibi söylentiler dolaşmaya başlamıştı. Tarihte kurulan bu dostluk günümüze yansımış Türkiye ve Libya, Doğu Akdeniz'de asrın antlaşmasını yapmıştır.